Topkapı Sarayı Müzesi'nde sergilenen Kaşıkçı Elması 86 karat ağırlığındadır. Etrafını çevreleyen 49 pırlantadan oluşan çarpıcı bir çift sıra ile süslenmiş olan bu zarif değerli taş, yuvarlak kesim elmas olarak bilinir ve dünyanın en büyük yedinci elması olarak kabul edilir. İşte Kaşıkçı Elması hakkında bazı bilgiler:
Kaşıkçı Elması, tarih boyunca birçok sahibe aitti. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, bu elmasın bazı sultanlara ait olduğuna inanılıyor.
Kaşıkçı Elması, parlaklık ve berraklık açısından çok değerlidir. Yaklaşık 86 karat ağırlığındadır ve muhteşem bir ışıltıya sahiptir.
Kaşıkçı Elması, Türkiye'nin kültürel mirası ve ulusal hazinesi olarak kabul edilir.
Elmasın Osmanlı hazinesine ne zaman ve ne şekilde girdiğine dair kesin bir bilgi olmadığı gibi, "Kaşıkçı Elması" adını neden aldığı dair bir çok hikayesi vardır. Bu ismin, kaşığa benzeyen oval kesiminden kaynaklandığı düşünülmektedir. Elmasın Osmanlı hazinesine gelişiyle ilgili çok sayıda rivayet mevcuttur. Haberimizde bunlardan en meşhur olan iki tanesinden bahsedeceğiz. Kaşıkçı Elması’nın hikayesine çok şaşıracaksınız. Eşsiz bir güzelliğe sahip olan elmas bakın nasıl bulunmuş ve şu an nerede?
Foto Haber ve Resimleri Görmek İçin Diğer Sayfaya Geçiniz...
KAĞIT TOPLAYICISININ BULMASI
Elmasın keşfiyle ilgili büyüleyici bir hikayeye göre, 17. yüzyılın sonlarında İstanbul'da gayretli bir kağıt toplayıcısı tarafından bir çöplükte tesadüfen bulunduğuna inanılıyor. İlginç bir şekilde, elmasın adını aynı zamanda bir kaşıkçı olan bu kişiye borçlu olduğu söyleniyor. Hikayeye göre, bu kaşıkçı bilmeden değerli taşı gerçek değerinin çok az bir kısmına bir kuyumcuya satmıştır.
Elmasın gerçek değerini anlayan kuyumcu, yeni bulduğu hazineyi hevesle yakın bir arkadaşıyla paylaştı. Ancak, heyecanları kısa sürede hararetli bir tartışmaya dönüştü ve şiddetli bir kavgayla sonuçlandı. Bu şiddetli tartışmanın haberi, mücevher ticaretinin önde gelen isimlerinden Kuyumcubaşı'nın kulağına gitmiş ve o da derhal olaya müdahale etmiş. Anlaşmazlığı çözmek için Kuyumcubaşı, kavga eden kuyumculara elmas karşılığında cömertçe bir kese altın teklif etmiş. Bu olağanüstü olayların haberi sonunda Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa ve Dördüncü Mehmed'e ulaşmış. Taşın muazzam değerinin ve öneminin farkına vararak derhal el koymuşlar. Böylece elmas devlet hazinesine girmiş ve burada titiz bir işlemden geçerek 86 karat ağırlığında nefes kesici bir mücevher ortaya çıkmıştır.
Foto Haber ve Resimleri Görmek İçin Diğer Sayfaya Geçiniz...
TEPEDELENLİ ALİ PAŞA VE NAPOLYON'UN ANNESİ HİKAYESİ
Elmasın Osmanlı hazinesine girişiyle ilgili en meşhur hikâye, Napolyon'un annesinden satın alınmasıyla ilgilidir. Buna göre, 1774 yılında Pigot adında bir Fransız subayı elması Hindistan'da satın almış ve Fransa'ya götürmüştür. Nihayetinde Napolyon'un annesi elması satın almış ve uzun bir süre elinde tutmuştur. Ancak Napolyon sürgüne gönderildiğinde annesi elması satmaya karar vermiş. O sırada Fransa'da bulunan Tepedelenli Ali Paşa adında bir adam elması satın almış ve Paşa'ya getirmiş. Ne yazık ki Tepedelenli Ali Paşa, devlete karşı isyanı nedeniyle 2. Mahmut döneminde vefat etmiş ve mal varlığına el konulmuştur. Sonuç olarak, Kaşıkçı Elması hazineye girmiştir.