Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları hayvan deneyleriyle sürüyor
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
134
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
234
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
334
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
434
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
534
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
634
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
734
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
834
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
934
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1034
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1134
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1234
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1334
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1434
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1534
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1634
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1734
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1834
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
1934
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2034
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2134
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2234
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2334
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2434
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2534
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversiteleri bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu'nun yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak amacıyla başlattığı yerli DNA aşısında dört farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdiklerini, kısa süre önce ilk aşı prototipini hayvanlara uyguladıklarını, bu çalışmanın 2 ay daha süreceğini bildirdi.
Budak, EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmediği dönemde üniversite olarak salgınla mücadelede strateji belirlediklerini söyledi.
Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalara başladıklarını kaydeden Budak, "TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan Kovid-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen 'Kovid-19'a karşı DNA aşısı geliştirme' projemizde üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz üstün bir gayretle çalışmaktadır." dedi.
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Aşı çalışmalarında kesin bir tarih vermek doğru değil, çünkü araştırma sürecinde yaşabilecek zorluklar nedeniyle bu süreç değişebilir."
Budak, aşı geliştirme çalışmalarını daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte üniversite çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracaklarını da belirtti.
- DNA aşılarının avantajları
EÜ Tıp Fakültesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ise geliştirdikleri aşının "bağışık yanıtı uyarma özelliğini" test ettiklerini aktardı.
Ardışık prototiplerin deneneceği 2 aylık bir süreci geçireceklerini kaydeden Döşkaya, "İki ay sonunda tahminizce 1 ay sürecek kaliteli bir ürünle acaba aşımızın hayvanlarda zarar verici bir etkisi var mı, bu tespit edilecek. Bu süreç sonunda hayvanlarda bütün testlerin olumlu sonuçlanması durumunda hazırlanan bir dosya ile Sağlık Bakanlığı'na FAZ-1 klinik çalışma başvurusu yapmayı planlıyoruz." dedi.
Döşkaya, DNA aşılarının klasik aşılara göre insanlarda zararlı etkilerinin olmaması, raf ömrünün uzun olması, kolay ve ucuz üretilebilir olması gibi üstünlüklerinin bulunduğunu, bağışıklık sistemini virüse karşı kuvvetli ve uzun süre uyarabilmesinin de diğer bir avantaj olduğunu kaydetti.
ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu da Sağlık Bakanlığı'ndan onay gelmesinin ardından, EÜ ARGEFAR bünyesinde hem hasta hem sağlıklı gönüllülerde Faz-1 çalışmalarının yapılabileceği bir klinik oluşturulacağını, Tıp Fakültesi Hastanesi ile birlikte Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının da yapılabileceğini belirtti.
2634
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
2734
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
2834
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
2934
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
3034
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
3134
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
3234
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
3334
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.
3434
Ege Üniversitesi’nin Kovid-19 için aşı çalışmaları sürüyorEge Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) laboratuvarlarında Kovid-19 karşısında başlatılan aşı çalışmaları devam ediyor. Üniversitedeki uzmanların çalışmalarını sürdürdükleri yerli DNA aşısının 4 farklı prototipinin laboratuvar ölçekli üretiminin bitirildiği, kısa süre önce de hayvanlara uygulandığı ve bu çalışmanın 2 ay daha süreceği bildirildi.