... ilgili açıklamalar altına imza attılar. Yanıltma ustası olduğunu söyleyen uzmanlar, enfeksiyonun ilk aşamalarında virüsün insan vücudunu aldatabildiğini ifade etti. Koronavirüsün ciğerler ve solunum yollarında çok şiddetli bir şekilde faaliyet gösterirken, bağışıklık sistemini kandırarak kendini belli etmemeyi başarabildiğini aktardılar.
Türkiye'de koronavirüs konusunda rekor seviyelere ulaşan Ankara'da da çok kötü sonuçlar doğuran söz konusu virüsle ilgili olarak Dünya'nın en büyük üniversitelerinden olan Cambridge Üniversitesi'nden Profesör Paul Lehner çok önemli açıklamalar yaptı ve herkesi şok etti!
Profesör Paul Lehner; söz konusu virüsün oldukça zeki olduğunu ve burunda bir virüs fabrikası kurulurken dahi insanların çok iyi hissedebildiğini anlatarak kimsenin bilmediklerini tek tek ortaya çıkardı! İşte detaylar >> Diğer sayfaya geçiniz!
Vücut içerisine herhangi bir şekilde virüs girdiğinde; hücrelerin son derece normal olarak interferon ismi verilen kimyasal bir madde salgıladığını ve bu sayede bağışıklık sistemiyle vücuda alarm verdiğini açıklayan Profesör, fakat koronavirüsün söz konusu kimyasal maddenin salgınılanması vücudu kandırarak engellediğini, bunu çok iyi bir şekilde yaptığını ve insanda hastalığa dair tek bir belirti göstermediğini aktardı. Profesör, laboratuvarda enfekte olmuş hücrelere göz atıldığında, testlerin virüs diye avaz avaz bağırdığı esnada dahi, bunların hastalıklı olduğunun anlaşılamadığını ifade etti.
Koronavirüste insanın hasta olduğunu hissetmesi için, virüsün artık en yüksek noktaya fırlaması gerektiğini anlatan Profesör, bu noktaya gelene kadar koronavirüsün bir hafta kadar kendini hissettirmeden çoğalttığını, dolayısıyla da hastalığın farkedildiği an; hastaneye gidecek kadar ağırlaşıldığı zamanın olduğunu belirtiyor.
Lehner, bunun çok müthiş bir yayılma taktiği olduğunun altını çizerek, insanların hasta olduklarını bilmeden evde yatağa bağlanarak izole olmadıklarını; tam tersi dışarı çıkarak eğlenmeye devam ettiklerini söyledi. Virüsün bu şekilde çok hızlı bir şekilde sürat yapan bir motosiklet sürücüsü gibi, bir hastadan diğerine atlamayı devam ettirdiğini de ileterek, hasta henüz hastalandığının dahi farkına varmadan başka insanları hasta ediyor dedi. Lehner, bu yüzden koronavirüsün "Vur - Kaç Virüsü" olduğunu iletiyor. Bunun 2002 yılında meydana gelen SARS koronavirüsünden çok farklı bir taktiğe sahip olduğunu da sözlerine ekleyen Lehner, SARS salgınında insanların hastalandıklarını çok çabuk farkettiklerini ve virüsü bu sayede en çok bu aşamada bulaştırdıklarını, dolayısıyla kimin hasta, kimin hasta olmadığının net bir şekilde anlaşıldığı ve izole etmenin mümkün olduğunu hatırlattı.
"Yeni" kavramını açan profesör, söz konusu Dünya'da etkisini hissetiren son büyük salgının ise 2009 yılındaki H1N1 veya bilinen adıyla domuz gribi olduğunu, salgının o dönemler çok büyük kaygı yarattığını fakat o kadar büyük can kaybına yol açmadığını, çünkü bunun daha önce karşılaşılan bir virüse çok yakın bir virüs olduğunu; dolayısıyla yaşlı nüfusun aslında H1N1 konusunda o dönemler bağışıklı olduğunu söyledi. Bilinen yaygın grip türlerine yol açan 4 diğer koronavirüs tipi olduğunu açıklayan Profesör, koronavirüsün yeni bir türü olan Covid-19'a karşı kimsenin bağışıklığı olmadığını, çünkü benzer hiçbir virüs olayının meydana gelmediğini bundan dolayı da vücudun yeni gördüğü bir şeye ne yazık ki bağışıklık sağlayamadığını ifade etti.