Avrupa Birliği (AB) ile varılan Brexit anlaşması gereği Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık'ın geri kalanı arasında ticarete sınırlama getiren düzenlemeye karşı 29 Mart'ta başlayan olaylar sürüyor.
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in eşi Prens Philip'in ölümünün ardından yapılan çağrıları dinlemeyen birlik yanlıları bir kez daha sokağa çıktı. Olaylar sırasında göstericiler ateş yakarak yolları kapattı. Polise molotofkokteyli ve taşlarla saldıran birlik yanlıları bir aracı ateşe verdi. Polisin çoğu kez geri çekilmek zorunda kaldığı görüldü.
Olayların sebebi
Birlik yanlıları, Brexit anlaşmasının bir parçası olan Kuzey İrlanda Protokolü'ne karşı çıkıyor. Protokol, Birleşik Krallık'ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticareti düzenliyor.
Protokole göre Brexit'e rağmen Kuzey İrlanda, AB'nin gümrük birliği kurallarına tabi olmaya devam ediyor. Birleşik Krallık'ın geri kalanıyla ticareti ise Kuzey İrlanda limanlarında gümrüğe tabi tutuluyor. Birlik yanlıları, Kuzey İrlanda Protokolü'nün ticarete zarar verdiğini ve Kuzey İrlanda'nın Birleşik Krallık'taki konumunu tehdit ettiğini savunuyor.
Ayrıca ayrılıkçı Sinn Fein partisi üyeleri ve yetkililerinin eski bir IRA istihbarat şefinin geçen haziran ayındaki cenaze töreni sırasında yeni tip koronavirüs ( Kovid-19) yasaklarını ihlal etmesi ve polisin müdahalede bulunmaması da diğer bir sebep olarak öne çıkıyor.
İrlanda sorunu
İngiliz imparatorluğunun ilk sömürgesi İrlanda adasından İngiltere'nin elinde kalan kısmı teşkil eden Kuzey İrlanda, 1960'lı yıllardan 1998'e kadar Katolik ayrılıkçılar ile İngiltere ile birlik yanlısı Protestanlar arasındaki çatışmalara ve terör olaylarına sahne olmuştu. 40 yıla yayılan ve "Sorunlar" diye anılan yıllarda terör olaylarında 3 bin 500 civarında kişi hayatını kaybetmişti.
Ada ancak 1998'de imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması ile sükunete kavuşurken, Kuzey İrlanda'da çatışan tarafların ortaklığına dayalı bir bölgesel yönetim kurulması üzerinde anlaşılmıştı.
Belfast Anlaşması olarak da bilinen metinler, Kuzey İrlanda'da bugün yürürlükte olan bölgesel yönetimin temelini oluşturuyor.
Barış anlaşmasının üzerinden geçen 20 yılı aşkın süreye karşın, bölge halkı arasında güven tam olarak tesis edilebilmiş değil.