ABDULKADİR GÜNYOL - Turkcell Dijital Servisler ve Çözümlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ataç Tansuğ, BiP'in kimseyi vermek zorunda olmadıkları izinleri vermeye zorlamadığına dikkati çekerek, "Bunların yanında da verilen hiçbir izni ve buradan oluşan veriyi üçüncü taraflarla ve başka şirketlerle de paylaşmıyoruz. Bunları bir ticari amaçla kullanmıyoruz." dedi.
Tansuğ, AA muhabirine, kabul tarihi 15 Mayıs'ta sona erecek WhatsApp'ın "gizlilik sözleşmesi" hakkında değerlendirmelerde bulundu.
WhatsApp'ın gizlilik sözleşmesi kabulünü zorunlu kılması sürecinde yaşananları hatırlatan Tansuğ, "Ocak ayında WhatsApp yeni gizlilik politikasını yayınladı. Bu gizlilik politikasına onay vermeyenlerin 15 Şubat itibarıyla uygulamayı kullanamayacaklarını duyurmuştu. İşin enteresan tarafı da neydi? Bu politikayı Amerika ve Avrupa Birliği dışında Türkiye gibi ülkelerde uygulayacak olmasıydı. Tabii bu tüm dünyada tepkilerle karşılaştı. Gelen bu tepkiler sonrasında da WhatsApp bu uygulamayı 15 Mayıs tarihine öteledi. Peki 15 Mayıs tarihinde ne olacak? WhatsApp gizlilik politikasına onay vermeyen kullanıcılarının hesaplarını 15 Mayıs tarihi itibarıyla askıya alacağını yani donduracağını söyledi. Ağustos ayı itibarıyla da bu hesapların silineceğini bildirdi." ifadelerini kullandı.
Daha önce dünyaca ünlü teknoloji şirketlerinin topladıkları veriyi devletleri ve toplumları kontrol altına almak için kullandığına dikkati çeken Tansuğ, "Hatırlarsanız bir önceki Amerikan başkanlık seçimlerinde Facebook'un nasıl etkin bir rol aldığını hep birlikte gördük. Resmen başkanı belirlemişlerdi. Bu anlamda kişisel verilerimizin çok önemli olduğunun hepimizin farkında olması gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.
Yabancı şirketlerin Türkiye'de oluşan verileri diledikleri gibi kontrolsüz şekilde kullanmalarının önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizen Tansuğ, "Bu kapsamda gelişmiş ülkelerin hepsi bir takım regülasyonlar ve kanunlar çıkartıyor. Yani WhatsApp'ın Avrupa Birliği ülkelerinde neden bu dayatmayı yapamadığı da açıkça ortada. Çünkü bundan yaklaşık üç dört sene önce GDPR adı altında bir regülasyon yayınladılar. Veri koruma regülasyonu. Bu regülasyona aykırı olduğu için bu dayatmayı Avrupa Birliği ülkelerinde yapamıyorlar. Bizim gibi ülkelerde yapıyorlar. Bizim ülkemizde de çok benzer regülasyonlar, kanunlar var. Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) aslında GDPR'a çok benzer bir regülasyon ama uyum konusunda Türkiye'de yeteri kadar takip edildiğini düşünmüyorum." şeklinde konuştu.
15 Mayıs itibarıyla söz konusu uygulamayla WhatsApp'ın Türkiye'de kullanıcılarının kişisel verilerini üçüncü taraflarla paylaşmasının mümkün hale geleceğine işaret eden Tansuğ, "Bu gibi durumlara maruz kalmamak adına ağırlıklı olarak kendi ülkemizde kendi mühendislerimizin geliştirdiği uygulama ve çözümleri ortaya koymamız ve geliştirilen bu çözümleri de tercih ediyor olmamız çok kritik diye düşünüyorum. Biz de bu anlamda Turkcell olarak 2013 yılından itibaren verdiğimiz telekomünikasyon hizmetlerinin yanında birçok dijital alanda servis ve ürün geliştiriyoruz. Yerli ürün ve servisler bunlar. Bu geliştirdiğimiz servisleri sadece Türkiye'de değil dünyaya da yaymaya çalışıyoruz. Bu anlamda milyonlarca kişinin tercih ettiği uygulamamız BİP var. Şeffaf, eşit, güvenli iletişim fırsatını tüm dünyaya sunmaya çalışıyoruz." yorumunu yaptı.
"Oluşan veriyi üçüncü taraflarla ve başka şirketlerle paylaşmıyoruz"
Mesajlaşma uygulamaları arasındaki farklara değinen Tansuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında uygulamaların temelde verdikleri servisler benzerdir. Bunlar iletişim platformu servisleridir. Bu kapsamda BiP de, WhatsApp da, Telegram da aynı hizmeti sağlıyor. Kendi aralarında birbirlerine göre özellikler açısından bir takım artıları eksi var. BiP'in temel farkı şu: BiP kimseyi vermek zorunda olmadığı izinleri vermeye zorlamıyor. Sadece Türkiye'de değil her pazarda ve her ülkede benzeri politikaları işletiyoruz. Bir takım izinler tabii ki biz de istiyoruz. Ama bunlar uygulamayı kullanmaya yönelik izinler.
Yani kamera izni istiyoruz ki insanlar görüntülü görüşme yapabilsinler. Fotoğraflarına erişim izni istiyoruz ki insanlar diğer kişilere fotoğraf gönderebilsin. Mikrofon izni istiyoruz ki insanlar normal konuşma yapabilsinler. Eğer kullanıcı bu izinleri vermezse uygulamanın sadece o fonksiyonunu kullanamıyor. Kullanıcıları bu izinleri vermeye kesinlikle zorlamıyoruz. Bunların yanında da verilen hiçbir izni ve buradan oluşan veriyi üçüncü taraflarla ve başka şirketlerle de paylaşmıyoruz. Bunları bir ticari amaçla kullanmıyoruz. Bence temel fark budur diye düşünüyorum."
"Asya'dan 20 milyon yeni kullanıcı edindik"
BiP uygulamasının sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde kullanıcısı olduğuna vurgu yapan Tansuğ, "Bizim yüz doksan iki ülkede yaklaşık seksen milyonu aşkın indirmemiz ve aylık da otuz milyonun üzerinde de bir aktifliğimiz var. BiP'in bu kullanıcı kitlesinin yaklaşık üçte biri yurt dışında üçte ikisi Türkiye'de diyebiliriz. Özellikle ocak ayında WhatsApp'ın bu gizlilik politikasını değiştirmesi sonrasında alternatif uygulamalara inanılmaz bir göç oldu. BiP de bunlardan bir tanesiydi.
Bu dönemde de ocak ayından mayıs ayına kadar Asya tarafında Bangladeş, Endonezya, Pakistan ve Hindistan'dan inanılmaz bir talep gördük. Buralardan yaklaşık yirmi milyona yakın yeni kullanıcı edindik. BiP şirketleşerek Turkcell'in ürünü olmaktan da çıktı. Şirketleşmenin ana motivasyonu bunu globalde de bir değer haline getirmek, globale yaygınlaştırmaktı. Bu yolda da emin adımlarla da ilerlediğimizi söyleyebilirim." ifadelerini kullandı.
ABD ve Çin veriye sahip olabilmek için çatışma halindeler
Verinin dünyanın geleceğine yön verdiğine işaret eden Tansuğ, eskiden petrole sahip olan ya da petrolü işleyen ülkeler ön plandayken bugün veriye sahip olan, bu veriyi işleyen ülkelerin ön planda olduğunu belirtti. Dünyadaki teknoloji şirketlerinin yüzde 70'nin ABD'li, yüzde 25'nin de Çinli şirketlerden oluştuğuna vurgu yapan Tansuğ, şunları söyledi:
"Dünyada en değerli 10 şirketin 7 tanesi teknoloji şirketi. Bunlar da Amerikalı ve Çinli şirketler. Yani aslında Amerika ve Çin arasındaki teknoloji alanında yaşanan savaşları ve yaptırımları bu sayede anlayabiliyoruz. Veriye sahip olabilmek için birbirleriyle çatışmalar halindeler. Bizim de bu anlamda aslında ülke olarak Türkiye'nin verisinin Türkiye'de kalması prensibiyle hareket etmemiz gerekiyor. Sunduğumuz ürün ve hizmetleri bu prensipler doğrultusunda geliştirmemiz gerekiyor.
Kullanıcıların herhangi bir uygulamanın kimin tarafından geliştirildiğine bakması, uygulamayı kullanmaya başlamadan önce gizlilik politikasını okuması ve alınan izinlerin uygulama ile ilgili bir hizmetin sunulması için alınıp işlendiğine dikkat etmeleri lazım. Her şeyden önemlisi de kişisel verilerin üçüncü taraflar ile ticari veya farklı amaçlar için izinleri olmadan paylaşılmayacağından da emin olmaları gerekiyor. Tüm platformlar anlamında, yerli ve milli teknolojileri ürün ve uygulamaları ülkece milletçe destekliyor ve kullanıp teşvik ediyor olmamız gerekiyor."