Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Fizyoterapi Programı Öğretim Görevlisi Uzman Fizyoterapist Mirsad Alkan, evden çalışma sürecinde ergonomik olmayan ekipman kullanımı ve yanlış oturma pozisyonlarının tercihi ile duruş bozuklukları riskinin arttığını belirterek, "Özellikle aşırı yumuşak ya da aşırı sert zeminlerde oturmak, öne kayarak oturmak, yatarak çalışmak gibi iş aktivitelerine ek olarak film izlemek, oyun oynamak, gibi uzun süre sabit pozisyonda kalınan eğlence aktivitelerinde de aynı durum söz konusudur." uyarısında bulundu.
Bahçeşehir Üniversitesi açıklamasına göre Alkan, evden çalışma ile doğru oturma alışkanlıklarının kaybedildiğini ve kişinin yatarak çalışma gibi sağlığa uygun olmayan davranışlarda bulunduğunu ifade etti.
Bu durumun ihmal edilen sakroiliak eklem ağrılarına neden olduğunu belirten Alkan, "Sakroiliak eklem ağrısı zamanla duruş bozukluğuna neden olur. İhmal edilerek tedavi edilmezse kalça eklemi ve omurga biyomekaniğini bozarak bacak boyu kısalığına ve skolyoz gelişimine varan çeşitli sorunlara neden olmaktadır." bilgisini verdi.
Salgın döneminde evden çalışma şekli yaygınken, uzun süre aynı pozisyonda çalışmanın da kas ve iskelet sistemi yapılarına ciddi zararlar verdiğini ifade ederek, "Omurga etkilenimi, fıtık, disk hastalıkları, omurga kemik şekillerinin bozulması, kas spazmları, tetik nokta ve gergin bant oluşumları gibi birçok probleme neden olabileceği gibi omurgada şekil bozukluklarına (skolyoz) da neden olabilmektedir." uyarısında bulundu.
Mekanik ağrı şikayetlerine neden oluyor
Alkan, omurga sağlığının korunmasında en önemli bileşenlerden birisi toplum arasında kuyruksokumu kemiği olarak bilinen sakrum (Omurganın alt kısmında büyük, üçgen şeklindeki kemik) kemiğinin korunması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sakrum kemiğinin leğen kemiği olarak bildiğimiz pelvis ile yaptığı sakroiliak eklemdeki açısal değişikler, ağrı başta olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabilir. Bu durum sakroiliak eklem disfonsiyonu olarak tanımlanır. Sakroiliak eklem, özellikle öne kayarak oturma, yatarak çalışma gibi pozisyonlarda baskı altında kalmakta ve sakrum doğal açısı bozularak ciddi biyomekanik problemlere ve mekanik ağrı şikayetlerine neden olmaktadır.
Pandemi öncesi dönemde dahi oldukça yaygın görülen kuyruksokumu kemiği şikayetinin, pandemi koşullarında ergonomik olmayan ev ortamlarında uzun süreli çalışma ve fiziksel aktivite seviyelerindeki düşüşe bağlı olarak daha da artması söz konusudur.
Evden çalışma sürecinde ergonomik olmayan ekipman kullanımı ve yanlış oturma pozisyonlarının tercihi ile riskin arttığı düşünülmektedir. Özellikle aşırı yumuşak ya da aşırı sert zeminlerde oturmak, öne kayarak oturmak, yatarak çalışmak gibi iş aktivitelerine ek olarak film izlemek, oyun oynamak, gibi uzun süre sabit pozisyonda kalınan eğlence aktivitelerinde de aynı durum söz konusudur."
"Hatalı duruş ve topallayarak yürüyüşe neden olmakta"
Alkan, sakrum kemiğinde görülen pozisyon değişikliğinin zamanla diğer eklemleri de etkilediğini ifade ederek, özellikle omurga ve kalça eklemlerinin bu noktada kilit rol oynadığını kaydetti.
Alkan şu bilgileri verdi:
"Zamanla hatalı duruş alışkanlıkları kas yapılarının dengeli kuvvetini, dengesiz hale getirmekte ve kas kuvvetinin azalmasıyla ortaya çıkan ağrı neticesinde; hastalar ağrının daha az hissedildiği şekilde hareket etmek anlamına gelen antaljik duruş, antaljik yürüyüş gibi hatalı hareket davranışlarına başvurmaktadır.
Antaljik pozisyon tercihleri bazen de hasta farkında olmadan vücudun yönlendirmesi ile gerçekleşmekte ve mevcut mekanik bozuklukları kronik hale getirmektedir. Böyle bir durumda kas kuvveti desteğinin oldukça azalması ile birlikte kalçadan başlayarak tüm bacağı etkileyen topallayarak, oraklayarak, sekerek yürümek gibi bozukluklara neden olmaktadır."
"Bacak boyu kısalığı neticesinde de fonksiyonel skolyoz gelişimi görülebilmekte"
Alkan, omurga etkileniminin birçok ciddi hastalıklara davetiye çıkardığını belirterek, "Bu durumun fıtık, disk hastalıkları, omurga kemik şekillerinin bozulması, kas spazmları, tetik nokta ve gergin bant oluşumları gibi birçok probleme neden olabileceği gibi omurgada şekil bozukluklarına (skolyoz) da neden olabilmektedir. Skolyoz başlangıçta kas dengesizliğine bağlı fonksiyonel skolyoz olarak görülse de tedavi edilmemesi durumunda zamanla kemik yapıları bu duruma adapte olarak yapısal skolyoz haline gelebilmekte ve tedavi süreci zorlaşmaktadır.
Omurga etkilenimi olmaksızın bazı kalça etkilenimlerinde zahiri bacak boyu kısalığı neticesinde de fonksiyonel skolyoz gelişimi görülebilmektedir. Özellikle kısa sürede ciddi derecede boyu uzayan ergenlik dönemindeki çocukların bu hususta daha dikkatli olması gerekmekte ve mümkünse belirli aralıklarla sağlık kuruluşlarında risk açısından izlenmesi önerilmektedir." değerlendirmesini yaptı.
"Kontrolsüz ağrı kesici kullanımı tehlikeli"
Mirsad Alkan, tedavi aşamasında kas kuvvet dengesizliklerini doğru şekilde düzeltmek için, etkilenen tüm yapıları kapsayan iyi planlanmış egzersiz programlarının kritik rol oynadığını ifade ederek, tedavi süreci hakkında bilgi verdi.
Alkan şunları kaydetti:
"Bu durumun tedavisinde tek seanslık tedaviler sağladıkları geçici rahatlama ile günlük yaşamı kolaylaştırmakta ancak uzun vadede sorunu kronik bir hastalık haline getirmektedir. Tek seanslık tedavilerin sonrasında iyileştiğini düşünen hastaların, devam eden süreçte ortaya çıkan ağrılarını gidermede sağlık kuruluşlarına başvurmak yerine ağrı kesici ilaçlara yönelmesi oldukça yaygın ve hatalı bir davranıştır.
Hatalı ağrı kesici kullanımı sonucu kişilerin ağrı eşiğinde meydana gelebilecek değişimler, uzun vadede kronik ağrı şikayetleri ile sonuçlanabilir. Bu nedenle ilaç kullanımları mutlaka hekim tarafından önerilen dozda olmalı ve kesin çözüm için uzman fizyoterapistlerin planladığı zamana yayılmış manuel terapi ve egzersiz programları ile tedaviye devam edilmelidir."