1978’de 14 yaşında çırak olarak ayakkabı imalatı sektörüne adım atan ve sonrasında ortopedik ayakkabı imalatına yönelen ve meslekte 45 yılı geride bırakan Ali Ergün Çambel (59), el yapımı ortopedik ayakkabı imalatının bitme noktasına geldiğini belirtti.
'BİZLER BİR NEVİ AYAKKABI DOKTORUYUZ'
1991 yılından beri 32 yıldır Amaç Kundura/Ortopedi Atölyesi olarak Ulus Kale Mahallesi Işıklar Caddesi Toptancılar Çarşısı’ndaki atölyesinden hizmet verdiklerini belirten Ali Ergün Çambel, “Amaç Kundura Ortopedik Ayakkabı Atölyemizde ürünlerimizin tamamı el işçiliği ile üretiliyor. Doğumdan ölüme kadar her çeşit ortopedik ayakkabı yapıyoruz. Sayası dana derisinden olmak üzere, dana ve keçi derisinden imal edilmiş köselesi ile birlikte ortopedik ayakkabı imalatı olarak hepsinde birinci sınıf malzeme kullanıyoruz. Doktor muayene sonrası reçete yazıyor. Ortopedi firması da reçete üzerinden ölçüyü alarak bize gönderiyor. Bizler de ayakkabı doktoruyuz bir nevi. Ortopedik dediğimiz; kalça çıkığı, kısalık takviyesi, ters ayak, içe dışa basma, fil ayağı sorunları ve ampute futbolcuları için özel ayakkabı üretiyoruz. Türkiye’nin birçok ilinden özel siparişler geliyor. Yurtdışından özel siparişler bile alıyoruz.” dedi.
‘26 ANA MALZEMEDEN ÜRETİLİYOR’
Ortopedik ayakkabı imalat sürecinin 26 ana malzemeden ve birçok aşamadan oluştuğunu belirten Çambel, imalat aşamalarını şöyle sıraladı: “İlk olarak ölçüden ayakkabı modeli-kalıbı çıkıyor. Daha sonra kesim, saya regola, saya yapıştırma, saya dikiş, saya tamam, bombe sertleştirici, fort sertleştirici, saya monte, çivi dizme, tıraşlama, fırınlama 70 derecede kurutma, vardola, kösele yapıştırma, harama açma, fora dikişi, freze, alt pumse aşamalarından sonra yazlık ya da kışlık olmak üzere ortopedik ayakkabı ortaya çıkmış oluyor.”
‘MESLEĞİN SON USTALARIYIZ’
Çırak yetişmediğini ve artık işin son ustaları olduklarını söyleyerek, mesleğin bitme noktasına gelme kaygısı taşıdıklarını ifade eden Çambel, şunları kaydetti: “Ankara’da kala kala 3-4 atölye kaldık. Böyle giderse yakın gelecekte hiç kalmayacak. Bizler, fabrikasyon üretimi mümkün olmayan çok özel ortopedik ayakkabıları atölyemizde 4 usta olarak kolektif bir şekilde üretiyoruz. El sanatına dayalı yaptığımız işin değeri bilinmiyor, ondan dolayıdır ki bir destek görmüyoruz. Meslekte en küçüğümüz 55 yaşında. Yıllardır bu mesleğe ömrünü veren bizlerden sonra meslek kaybolacak. Yeni çırak ve kalfa, usta yetişmiyor, biz bu işin son ustalarıyız. Bizlerden sonra mesleği sürdürecek yok.”
'DIŞA BAĞIMLI HALE GELECEĞİZ'
Artan girdi maliyetlerinin işin sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini dile getiren Ankara Ayakkabıcılar ve Çantacılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Hüseyin Uzun, tüm girdi maliyetlerdeki artışın üretimi baskıladığını, bu nedenle üretim yapan küçük ölçekli firmaların korunması gerektiğini, aksi halde rekabette iyice zayıf düşen şahıs firmalarının istihdam azaltma, işyeri kapatma eğilimlerinin artacağını kaydetti.
Personel giderlerinden kiraya, SGK-Bağ-Kur artışlarından vergilere ve diğer üretim girdilerine kadar birçok kalemde üretici firmaların üzerine ciddi yük bindiğini vurgulayan Uzun, “El imalatı ortopedik ayakkabı yapan sanatkar ustalarımızın sayısı her geçen gün azalıyor. Ustalarımız son nesil, onlardan sonra yetişecek kalfa usta yok. Ustalarımız bu işin gerçek uzmanları. Bürokratik işleyiş içerisinde bu son ustalarımıza destek sağlanmalıdır. Kendi öz sermayesi ile üreten, katma değer yaratan esnaf ve sanatkarlarımıza vergi ve sigortası anlamında pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Böyle devam ederse, önümüzdeki süreçte imalatçı esnaf ve sanatkarlarımızın bir bir kepenk kapatmaya devam ettiklerine şahit olacağız. Bu durum kayıt dışı ekonominin zeminini de güçlendiriyor. Zaten bir kayıtdışılık var. Birçok firmada kaçak çalıştırılan yabancı var, bunların sayısı daha da artacaktır. Üretim yapan sanatkarlarımız desteklenmeyince ve üretim yeterli seviyede olmayınca, ortopedik ayakkabı imalatında korkarım ki dışa bağımlı hale geleceğiz.” ifadelerini kullandı.