Prof. Dr. Şengör, Türkiye'nin sismik hareketlilik açısından oldukça aktif bir bölge olduğunu ve en tehlikeli fayların 9 büyüklüğüne kadar deprem üretebileceğini belirtti. Özellikle İstanbul’un, 1999 İzmit depremi sonrası tetiklenen Kuzey Anadolu Fayı'nın bir sonraki halkası olduğuna vurgu yapan Şengör, yapılan araştırmaların İstanbul için muhtemel depremin en kötü senaryoda 7,6 şiddetinde olabileceğini ifade etti. Bu araştırmaların, Avrupa’dan getirilen 70 milyon dolarlık bütçeli gemi ile ve Prof. Dr. Naci Görür’ün koordinatörlüğünde yapıldığını kaydetti. Ancak bu çalışmalar için Türkiye'den finansal destek sağlanmadığını eleştiren Şengör, bu durumun üzüntü verici olduğunu dile getirdi.
Depremler Türkiye'nin "Asıl Beka Sorunu" Prof. Dr. Naci Görür ise Türkiye için en ciddi tehdidin depremler olduğunu ve deprem hazırlığının bir beka meselesi olduğunu belirtti. Hükümetlerin, milletin talepleri doğrultusunda hareket etmesi gerektiğine işaret eden Görür, depremle mücadelede halkın da sorumluluk alması ve doğru taleplerde bulunması gerektiğinin altını çizdi. Deprem sırasında enkaz altında kalanların parti ayrımı olmadan tüm vatandaşlar olduğunu hatırlatan Görür, oy verme sürecinde ‘Nasıl bir deprem hazırlığın var?’ sorusunun sorulması gerektiğine vurgu yaptı.
"Afet Bakanlığı" Kurulmalı Türkiye’de bir "afet" bakanlığının kurulmasını savunan Görür, bu bakanlığın çeşitli disiplinlerden uzmanlarla donatılması ve iyi bir bütçe ile 10 yıllık bir plan çerçevesinde çalışması gerektiğini öne sürdü. Kendine güvenen Görür, “Bana bıraksalar, ben ülkeyi 10 senede depreme hazırlarım” diyerek iddialı konuştu ve İstanbul’un 20 yıl boyunca depreme tam anlamıyla hazırlanamadığını, fakat doğru planlama ile tüm yurdun deprem için hazır hale getirilebileceğini ifade etti.
Bu tür uyarılar, İstanbul ve Türkiye genelinde deprem konusunda hala alınması gereken önlemler olduğunu ve bilimsel araştırmaların politik destekle birleştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Özellikle yerel ve merkezi yönetimlerin, bilim insanlarının önerilerine kulak vermesi ve gerekli önlemleri alması, can ve mal kaybını en aza indirgeyecek kritik öneme sahip.