İzmir Menemen'de yaşanan ve trafik hukuku açısından önemli bir emsal teşkil eden olayda, radar tarafından hız sınırı ihlali yapmakla suçlanan Avukat Oğuzhan Bizkevelci'nin açtığı dava, mahkeme tarafından haklı bulundu.
Menemen Sulh Ceza Hakimliği, hız ölçen radar cihazlarında yüzde 2 hata payı olabileceğine ve bu nedenle uygulanan idari para cezasının hukuka aykırı olduğuna karar verdi.
Radar Cezasına Karşı Açılan Davada Emsal Karar!
Olay, 3 Ocak'ta Menemen Çevre Yolu'nda meydana geldi. Avukat Oğuzhan Bizkevelci'ye, 120 kilometre hız sınırı olan yolda 135 kilometre hızla gittiği için idari para cezası kesildi. Ancak Bizkevelci, radar cihazlarının hata payını göz önünde bulundurarak yargıya başvurdu ve itirazını yasalara uygun bir şekilde dile getirdi.
Yüzde 2 Hata Payı Kabul Edildi
Menemen Sulh Ceza Hakimliği, davanın değerlendirilmesi sırasında ''Hız İhlal Tespit Donanımları Muayene Yönetmeliği'' 7'nci maddesine atıfta bulunarak, hız tespit cihazlarındaki maksimum izin verilebilir hata değerlerinin +/- yüzde 2 olarak kabul edilebileceğini belirtti. Buna göre, hız sınırının yüzde 10 toleransla 132 kilometre olduğu, yüzde 2 aşım ile birlikte 135 kilometre hızın mümkün olduğu ifade edildi. Mahkeme, trafik, yol, hava şartları ve hata payının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, avukatın itirazının haklı olduğuna karar verdi.
Radar Cezası İptal Edilir mi… Evet!
Bu dikkat çekici karar, radar cezalarıyla ilgili önemli bir emsal oluşturuyor. Mahkemenin bu kararı, radar cihazlarının yüzde 2 hata payını kabul etmesiyle, benzer durumda olan diğer sürücüler için de bir yol gösterici niteliğinde. Avukat Bizkevelci'nin açıklamalarına göre, bu karar sonucunda benzer durumdaki vatandaşlar, hukuki yollara başvurarak haklarını arayabilirler.
Bu olay, trafik cezaları konusunda yargının nasıl bir yaklaşım izlediğini de gösteriyor. Mahkemenin bu kararı, hız ihlali cezalarının sadece mekanik bir uygulama olmadığını, her olayın kendine özgü şartlar içinde değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, bu karar hız ölçüm cihazlarının mutlak doğruluk iddiasını sorgulayarak, teknik cihazların da hata yapabileceğini ve bu hataların hukuki sonuçları olabileceğini gözler önüne seriyor.