Bingazi'den İstanbul aktarmalı olarak Ürdün'ün Amman şehrine giden Libya uyruklu Anwar Mohammed Tareef Zaid, uçak İstanbul'a gecikmeli inince Amman uçağını kaçırdı ve 1 gün sonraki uçağa bilet aldı. Zaid'in, havaalanı kontrol noktasında yapılan aramada çantasından çıkan 2 milyon 549 bin 500 doların el konuldu. Zaid’e 'yurtdışına bildirimsiz döviz çıkarmaya teşebbüs' suçundan 2 milyon 270 bin 74 lira idari para cezası verildi. Zaid, cezayı ödedikten sonra Sulh Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti. İtirazı kabul eden mahkeme, Zaid’in İstanbul aktarmalı olarak Amman’a gittiğine, yanında getirdiği döviz cinsi parayı ülkeye sokma amacı bulunmadığı gibi ülkeden yurtdışına çıkarmasının da söz konusu olmadığına dikkat çekti. Başsavcılığın itirazı üzerine Asliye Ceza Mahkemesi kararı kaldırdı; ancak Zaid’in başvurusunu haklı bulan Yargıtay, kararı kanun yararına bozdu. Asliye Ceza Mahkemesi, idari yaptırım olan para cezasının kaldırılmasına karar verdi ve ödediği para Zaid'e iade edildi.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURDU
Zaid, iade edilen paranın kanuni faizi ile dövizin uğradığı değer kaybının ödenmesi talebiyle Maliye Bakanlığı’na başvurdu. Ancak talebi reddedildi. Mahkemeye yaptığı itiraz da kabul görmeyince 7 Aralık 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Dilekçesinde makul sürede yargılanma hakkının, ayrıca haksız yere idari para cezası verilmesi sonucu uğradığı zararların giderilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini öne sürdü.
FAİZ ÖDENMEDİĞİ İÇİN İHLAL KARARI ÇIKTI
Başvuruyu 3 Temmuz'da görüşen Anayasa Mahkemesi, Libya uyruklu başvurucunun Anayasa’nın 35’inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararın bir örneği mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderildi. Kararda idari para cezasının hukuka aykırı olması nedeniyle başvurucunun ödediği paranın kendisine yaklaşık 1 yıl 9 ay sonra ödendiğine dikkat çekilerek şöyle denildi:
"Başvurucunun alacağına hak kazandığı tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre yönünden faiz ödenmemesi suretiyle mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacağın değer kaybına uğratılarak ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda müdahaleyle başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiğinden söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35’inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Yüksek Mahkeme, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı ise başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez buldu.