Ülkemizde nüfusun yarısını oluşturan kadınlarımız, toplumumuzun en önemli dinamiklerden biridir. Çünkü kadınlarımızın varlığı, ister evinde anne olarak ister çalışma hayatının parçası olarak milletimiz, ülkemiz için büyük bir değer taşımaktadır. Kadınların sıkıntı içinde olması, aileden başlayarak toplumun ve geleceğin sıkıntı yaşaması demektir. Bu nedenle, toplumun birliği, dirliği, esenliği için kadınların kültürel, sosyal ve ekonomik kalkınmasına daha çok yatırım yapmalı; toplumsal hayatımızın her alanında onlara daha fazla yer vermeliyiz.
Toplumlar, zaman içinde mutlaka değişir, gelişir, ilerler. Ancak bu değişim ve ilerleme, o toplumu oluşturan insanların tümü sayesinde gerçekleşir. Kadın ve erkek, omuz omuza vererek, güçlerini birleştirerek, birbirlerini destekleyerek ülkesini kalkındırır. Bu güç en güzel örneklerini tarihimizde görüyoruz. Kadınlarımız, barışta ve savaşta üzerine düşeni her zaman fedakârca yapmıştır.
Ülkemizin gelişmesine ve kalkınmasına çağdaşlaşmasına her alanda sağladığı katkı, verdiği mücadele nedeniyle minnettar olduğumuz kadınlarımıza hak ettikleri değeri verme ve yaşadıkları sorunları çözme konusunda, hepimize düşen görevler bulunmaktadır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde kadına yönelik ayrımcılığı ve şiddeti ortadan kaldırmak, bu görevlerin başında gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, kadınların şiddete maruz kalması, toplumun geleceğini tehdit eden önemli bir sorundur. Üstelik bunlar, inancımız ve insanlık adına da kabul edilemeyecek bir durumdur.
Hayatımızın hemen her anında varlıklarını hissettiğimiz, her türlü ihtiyacımızda desteklerini esirgemeyen, bizi eğiten, yetiştiren, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren fedakâr kadınlarımızı yücelterek sağlıklı bir toplum, sağlam bir gelecek kurma yolunda güçlü adımlar atmaya daha çok gayret göstermeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Evlatları bu vatan için şehit ve gazi olan annelerimizi şükran veminnetle anıyor;saygıdeğer kadınlarımıza, sağlık ve mutluluk dolu bir gelecek diliyorum.