Gıda fiyatlarındaki artış daha önce de yaptığımız açıklamalarda belirttiğimiz gibi, halkımızın daha düşük fiyatlı olan ürünlere, yani daha düşük kalitede, mikrobiyal-fiziksel-kimyasal analizlerle güvenli olduğu garanti altına alınmamış, bu analizlerden geçememiş ve bir şekilde tezgahlardaki yerini almış ya da tağşişe uğramış gıda ürünlerine yönelmesine sebep oluyor.
Yaz döneminin gelmesi ve hava sıcaklığının yükselmesiyle birlikte açıkta sergilenen, satılan gıdalardaki tehlikeler de artıyor. Gıda güvenliği ve halk sağlığı tehlike altına giriyor.
Öncelikle gıda güvenliğinin ne demek olduğuna değinmek istiyoruz:
5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun’da gıda güvenliği, “gıdalarda ortaya çıkabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve her türlü zararların bertaraf edilmesi için alınan tedbirlerin bütününü,” ifade eder. Yine bu konudaki bilimsel çalışmalara baktığımızda gıda güvenliği, sağlıklı ve kusursuz gıda üretimini sağlamak amacıyla, gıdaların; üretim, işleme, muhafaza ve dağıtımları sırasında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması, olarak tanımlanmaktadır.
Her iki tanımdan da gördüğümüz gibi, güvenli gıda, fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikelerden arındırılmış gıdadır. Üretiminden satışına kadar gıda güvenliği ile ilgili önlemlerin alınması ve insan sağlığı için tehlike oluşturmaması gerekir.
Sokaklarda satılan gıdaları ele alalım:
Genel olarak açık havada birçok mikrop bulunur ve bunlar tozla birleşerek kolayca yayılmaya başlar. Özellikle havaların ısındığı dönemlerde salgınlara sebep olan açıkta satılan besinler, hareket eden insan ya da araçlarla beraber daha kolay hareket eder ve mikroplar her yana yayılır.
Özellikle açık havada simit satan simitçiler, kuru meyve, şeker, çikolata satan toptancılar, pirinç, bulgur gibi açıkta satılan bakliyatlar ve süt ürünleri sağlık için birçok olumsuzlukla doludur. Bazı mikroorganizmalar ürünün içerisinde ya da görüntüsünde farklılığa sebep olmadan sadece muhafaza koşulları, satış koşulları ve uygun olmayan hijyen koşullarından ötürü besin zehirlenmesine sebep olabilmektedir. Sıcak havalarla birlikte bu tehlike daha da artmaktadır. Ambalajı, etiket bilgileri olmayan, ambalajı yırtılmış ya da zarar görmüş gıda ürünleri satın alınmamalıdır.
Açıkta satılan gıdalar hijyenik değil
Açıkta satılan yiyecekler sadece mikrop ve bakteri etkisiyle değil; kuşlar, sinekler, kedi, köpek ve çeşitli böceklerin de etkisiyle mikropla daha hızlı buluşur. Hastalıklara davetiye çıkarır.
Mikroplar her yerde
Sokakta satılan birçok yiyeceğin içerisinde birçok mikrop yani bakteri bulunur. Bu bakterilerin zaman geçtikçe sayıları artış gösterir. Açık havanın etkisiyle savrulan ve taşınan mikrop ve bakteriler sebebiyle birçok hastalık ortaya çıkmaktadır. Rüzgârlı hava ya da sıcak havanın etkisiyle bakteriler hızla yayılır ve çoğalırlar.
Gıdalarda hızlı bozulma
Isı ve ışıktan uzakta muhafaza edilmesi ve soğukta bekletilmesi gereken gıdalar, bu şartlara uyulmadığında, çeşitli sağlık sorunlarına yol açar, hızlıca küflenir. Bu yüzden uygun olmayan koşullarda satılan gıdalar insan sağlığı için zararlıdır.
Gıda Hijyenini sağlama yolları nelerdir?
Gıda Hijyenini sağlamak temelde dört faktöre bağlıdır. Bunlar, Kişisel Hijyen, Gıda Hijyeni, Ekipman Hijyeni ve Ortam Hijyenidir.
Birincil tarladan sofraya birincil üretim yerleri, satış yerleri ve tabii ki en önemlisi bu bileşenlerin ahengini sağlama görevini yürüten Tarım Bakanlığı, halkımızın güvenli gıdaya erişimi konusundaki asli görevlilerdir.
Gıda ürünlerinin satışında ve satın alınmasında özen gösterilmesi gereken hususlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
*Gıda maddelerinin kaynakları bilinmeli ve güven vermelidir.
*Gıda maddelerinin sevkiyatı uygun olmalı, ambalajlama ve içeriklerin temiz, sağlam, ve açılmamış olmasına önem verilmelidir.
*Pastörize sütlerden yapılmış, olgunlaşmış ve uygun süre salamura edilmiş peynirler taze peynirlere tercih edilmelidir.
*Açıkta satılan süt satın alınmamalıdır.
*Potansiyel riskli besinlerde (et, balık, tavuk, süt vb.) soğuk zincir korunmalıdır (4°C ya da daha altında teslimat ve depolama)
*Etlerin elastik yapıda olmasına, renk, koku ve görünümünün kendine has olmasına ve yenilebilir damgalı olmasına dikkat edilmelidir.
*Hazır kıyma ve parça tavuk yerine kıyma çektirme ve bütün tavuk alma tercih edilmelidir.
*Etiketsiz, çatlamış, kirlenmiş ve kırılmış yumurta satın alınmamalıdır.
*Dondurulmuş yiyecekler -18°C’nin altında teslim alınmalıdır ve hemen dondurucuya konulmalıdır. Ambalaj içinde kristalleşmeye izin verilmemelidir.
*Dondurulmuş besinler alışverişin sonunda alınmalıdır.
*Etiket bilgilerine (üretim tarihi, son kullanma tarihi, üretim izni vb.) dikkat edilmelidir.
*Ezilmiş, küflenmiş, çamurlu ve böcek yeniği olan sebze ve meyveler satın alınmamalıdır.
*Mevsimine uygun, sebze ve meyveler tercih edilmelidir.
*Alt ve üst kapakları şişkin, kutusu hasar görmüş, kapağı gevşemiş, zedelenmiş olan konserve kutuları satın alınmamalıdır.
*Küflü, böcek yenikli, kırık taneli tahıl ve kuru baklagiller satın alınmamalıdır.
Bu şartların sağlandığından emin olunması için Tarım Bakanlığı ve Belediyeler tarafından gıda üretim ve satış yerleri belirli periyotlarda etkin olarak denetlenmelidir. Denetimlerde halk sağlığını tehlikeye atan işletmelere aynı uygunsuzluğu tekrar etmemesi için caydırıcı cezalar verilmelidir.
Denetimlerin yeterli ve etkin bir şekilde yapılabilmesi için hem Belediyelerde ve hem de ilgili Bakanlıklarda yeter sayıda gıda mühendisi istihdamı sağlanmalıdır.
Aksi takdirde neredeyse her gün gazete ve televizyonlarda izlediğimiz gıda zehirlenmeleri haberleri sıradan haberler haline dönüşecektir. Hatta geçmişte de olduğu gibi, gıda zehirlenmelerinden ölümler yaşanabilecek, sorun gittikçe kronikleşecektir.