85 bine yaklaşan ihracatçının çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ve yurt dışı ile merkez teşkilatında görevli tüm büyükelçilerin katılımıyla Ankara’da düzenlenen 11. Büyükelçiler Konferansı’nda konuştu.
Hükümetin Yeni Ekonomi Programı ve içerisinde 103 kez “ihracat” ifadesi yer alan 11. Kalkınma Planında 2023 yılında 226,6 milyar dolarlık bir ihracat projeksiyonu oluşturularak, ihracatın sürdürülebilir büyüme için vazgeçilmezliği noktasından, Türkiye için yeni bir yol haritası çizildiğine dikkat çeken TİM Başkanı Gülle, “Bu projeksiyon sayesinde, 2001’de küresel ticaretten aldığı binde 51’lik oran ile en çok ihracat yapan 35. ülke olan, 2018’de binde 87 ile sırasını 31.liğe yükselten ülkemizi 2023’te binde 96 ile ilk 30 ülke arasına yükseltmek en büyük gayemiz. Şu anki seyirde bu hedefleri tutturmamız gayet makul görünüyor. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, ihracatımızın doğal seyrinde ulaşacağı bu rakamı, ülke ve ürün bazlı pazara giriş ve tutunma stratejilerimiz yeni üretim ve yatırım modellerimiz ve yeni nesil teşviklerle çok daha ileri seviyelere taşımamız mümkün” dedi.
“SEKTÖR ÇEŞİTLİLİĞİ SAĞLADIK”
TİM’in Türkiye’nin uluslararası alanda “yumuşak güç unsurları” arasında yer aldığını vurgulayan Gülle, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye için güçlü ekonominin güçlü ihracattan geçtiğini biliyor, Büyükelçilerimiz, Başkonsoloslarımız ve ekipleriyle birlikte, Türkiye’nin diplomasi becerisine ticaret alanından gerekli katkı için çalışıyoruz. Bugün 223 ülkede, 180 milyar dolara ulaşan mal ve 50 milyar dolara ulaşan hizmet ihracat kalemlerimizle ülke markamızı ve algımızı, daha da iyi seviyelere taşımak için uğraşıyoruz. Geleneksel ihraç pazarlarımız olan AB, Orta Doğu, Türki Cumhuriyetler ve Kuzey Afrika’da mevcut ihraç ürünlerimizin yanına iklimlendirme, süs bitkileri, mücevher, elektronik gibi ürünleri ekledik. Yükselen pazarlarımızdan Latin Amerika’da çelik ve makine sektörlerinde, Okyanusya ülkelerinde otomotiv ve kuru meyvede Uzakdoğu ülkelerinde hububat ve su ürünlerinde artık biz de varız diyebiliyoruz. Ancak, gidecek çok yolumuz olduğu açık. Pazarlar hakkında sağlıklı bilgiye erişimde Ticaret müşavirlerimizin desteğine Büyükelçilerimizin, Konsoloslarımızın katacağı güç özgüvenimizi daha da artıracaktır. Büyükelçilerimizin, ihracatçılarımızın yaşadığı sorunlar için her türlü mücadeleyi ortaya koymaları ihracatçılarımızın ülkemize sunduğu döviz kazandırıcı hizmetleri güçlendirecek önemli bir etkidir. Diplomatik misyon sayısıyla dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer alan Türkiye’nin küresel marka algısına 226,6 milyar doları ürün ihracatı olmak üzere hizmet ihracatıyla birlikte toplamda 290 milyar dolara, 2030 için de 400 milyar dolara azimle koşmayı sürdüreceğiz.”
AFRİKA AÇILIMI İLE GELEN PAY
Ticaret savaşları, Brexit, gümrüksüz Afrika gibi konularda siyasi yaklaşımları ticari başarılara dönüştürebileceklerini vurgulayan Gülle, “Malumunuz, Afrika ülkeleri dünyadaki en büyük gümrüksüz alanlarından birini oluşturmanın eşiğinde. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde 2005’te başlattığımız Afrika açılımı sayesinde, bu coğrafyada ülkemiz ürünlerine önemli bir ilgi söz konusu. 2005 yılında gerçekleştirdiğimiz 3,3 milyar dolar ihracatla kıtanın ithalatından %1,6 pay alırken, 2018’de 15 milyar dolarla payımızı %2,6’ya çıkarmayı başardık. Ancak tam tersi şekilde, Suudi Arabistan ve Irak gibi ülkelerin bazı uygulamaları, tarife dışı engelleri, konunun ticari kaygılarla değil siyasi hedeflerle alındığını ortaya koyuyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği tüm bu küresel gelişmeler ihracatçılarımız için yeni fırsatlar doğacağını ve bu nedenle Büyükelçilerimizle her zamankinden daha çok işbirliği içinde olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Bu sayede ihracatımızın sadece bugününü değil, geleceğini de güçlendirmek için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLENMELİ
TİM Başkanı, Türkiye’nin 1. ve 2. kuşak komşu ülkeler ve Avrasya’dan başlayarak tüm dünya ile siyasi ilişkilerinin güçlü, istikrarlı ve sürdürülebilir olmasının dış ticareti olumlu etkilediğini vurguladı. Gülle, “Bununla birlikte, siyasi ilişkilerin ticarete katkı sunacak şekilde ele alınması, siyasi meselelerde dış ticaretin gerektiğinde bir koz, motive edici bir unsur olarak kullanılması, Türkiye ile siyasi alanda görüş ayrılıkları olan ülkelerin ticari konuları ayrı tutmaları yönünde ikna edilmesi ve ticari konuların ayrılması, Dışişleri Bakanlığı’mızdan ihracatçılarımızın beklentileri arasındadır. Gümrük Birliği’nin güncellenerek, AB pazarındaki varlığımızı güçlendirmenin yanında, pazar çeşitliliğimizi arttıracak yeni ticari ilişkilere ve yeni anlaşmalara yönelme gereği kaçınılmazdır. Ayrıca, pazar payımızın düşük olduğu Latin Amerika ülkeleri son dönemde ihracatçılarımız için gözde bir pazar konumuna gelmiştir. Ticaret Bakanlığımızın da hedef ülke belirleme stratejisini, ihracat ailesi olarak bizler de benimseyerek, bu doğrultuda yol haritaları üzerinde çalışmaktayız” şeklinde konuştu.