Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin önüne yeni barajlar geldi ve biz bu barajları kaldırmak konusunda 82 milyon adına kararlıyız. Bütün engelleri kaldıracağız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Abant’ta gerçekleştirdiği 27. Dönem 2. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı, 3’üncü gününde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapanış konuşmasıyla sona erdi. Konuşmasına 3 günlük kampı değerlendirerek başlayan Kılıçdaroğlu, “Güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Ülkenin iç sorunlarını, dış politikamızı, dış sorunlarımızı bütün ayrıntılarıyla görüştük. Geleceğe yönelik düşüncelerimizi ifade etik. Bu bizim açımızdan son derece yararlı oldu. İkincisi güçlü ve birlikte çalışan bir aile olduğumuzu da bütün Türkiye’ye duyurduk. Beraber sorunları tartışan, çözüm üreten, çözümleri tartışan, dolayısıyla bu ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa çıkarlar üzerine politika üreten bir parti olduğumuzu da bütün dünyaya gösterdik” dedi.
“SORUNLARIN ALTINDA EZİLEN BİR KİTLE VAR”
Kampta akademik dünyadan insanların da yer aldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Suriye konusunda nasıl uluslararası konferans düzenlediysek ekonomide de, ekonominin diğer alt açılımlarında da pek çok düşünceyi burada bizim dışımızda akademik dünyadan ve uygulamadan gelen insanların da katkısıyla tartıştık. Neden akademik dünyadan gelen insanlar, neden bizim dışımızda pratikten gelen insanlar. Çünkü siyasetçi olarak biz belki bütün olanı görmeyebiliriz. Belki düşünmeyebiliriz. Bizim dışımızda da ayrı bir dünya var. O insanlarla da oturup konuşmamız gerekiyor. Bizim görmediğimizi belki onlar görecektir. Bizim düşünemediğimizi belki onlar düşünecektir. Bütün Türkiye’ye, biz hiçbir ayırım yapmadan, sorunları önyargısız masaya yatırarak çözmek istiyoruz mesajını veriyoruz. Çünkü sorunların altında ezilen bir kitle var. Ve bu kitle sıradan bir kitle değil. Bu kitle az bir kitle değil. Bir çocuk dahi yatağa aç giriyorsa nasıl o çocuğun karnı doyurmadan biz uyumayacağız diyorsak 8 milyon işsizin olduğu bir Türkiye’de biz sorunları tartışmayacağız da, çözümleri tartışmayacağız da ne yapacağız? Bu nedenle bu toplantı bizim iç dünyamızın zenginleşmesi açısından çok önemliydi. Bundan sonra da bu toplantılarımızı aynı anlayışla sürdüreceğiz” dedi.
“DEMOKRASİYİ KORUYOR MUYUZ? HAYIR”
Demokrasinin önüne yeni barajlar geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Anayasa’da, ‘devletin amaç ve görevleri cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak’ diyor. Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, devletin amaç ve görevlerinden birisi bu. Kim cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyacak devlet adına devleti yönetenler. Yani iktidarki siyasi parti. Şu soruyu hep beraber, siyasi görüşü ne olursa olsun bütün vatandaşların birbirine sorması lazım. Cumhuriyeti kurduk acaba demokrasiyi büyütmek için geliştirmek için elimizden geleni yaptık mı? Demokrasiyi koruyor muyuz? Hayır. Tam tersine demokrasinin önüne yeni barajlar geldi. Ve biz bu barajları kaldırmak konusunda 82 milyon adına kararlıyız. Bütün engelleri kaldıracağız. Sadece cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak değil. Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak. Demek ki iktidardaki parti devleti güçlendirirken, devlet adına hareket ederken kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak için de çaba harcamak zorundadır. Kimde huzur var? Refah nerede? Yoksulluk hangi boyutlarda. 17 yılda bir refah toplumu haline gelemedik. 17 yılın sonunda ne oldu bize. Neden bir ekonomik kriz yaşıyoruz? Neden üniversite mezunlarımız işsiz? Neden on binlerce çocuk yatağa aç giriyor? Neden çiftçilerimiz geçinemiyor? Bunu hepimizin bir şekliyle sorması lazım” şeklinde konuştu.
Konuşmasının son bölümünde dış politikaya değinen ve Şam yönetimi ile görüşülmesini savunan Kemal Kılıdaroğlu, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyorsak, iç savaş bitsin diyorsak Şam yönetimiyle konuşacaksın kardeşim. Bir araya geleceksin terörü mü bitirmek istiyorsun konuşacaksın. ’Hayır ben görüşmem, bildiğimi okuyacağım.’ Sen bildiğini okumuyorsun ki birileri dikte ediyor sen onu yapıyorsun. Tamamen egemen güçlerin istediği gibi bir dış politika oluşturuyoruz. Bütün bunlara rağmen bizim Türkiye’yi aydınlığa çıkarma görevimiz var. Bu misyonumuz var tarihin bize yüklediği. Biz her yerde bunu anlatacağız. Hiç kimse endişeye kapılmasın. Yerel seçimlerde bir basamak atladıysak ikinci seçimde de bu basamağı atlayıp Türkiye’yi aydınlığa ulaştıracağız. Çünkü biz sorunları bilen ve her konuda çözüm üreten tek partiyiz. İnsandan yana, doğadan yana, sevgiden yana, üretimden yana, alın terinden yana, Londra’daki tefeciler için değil, çiftçi Mehmet için, esnaf için çalışan, sanayici için çalışan, fabrikalarından duman tüten bir Türkiye için çalışacağız. Herkesin aşının, işi olduğu bir Türkiye için çalışacağız. Bizim özel bir gündemimiz yok. Diyorlar ya. Bizim özel gündemimiz Türkiye’yi bu bataktan çıkarmaktır. Türkiye’yi bu bataklıktan çıkaracağız. Türkiye’nin sorunları var çözümü de var. Çözeceğiz. Çözüm için sandığa gideceğiz. Kim üretimden, işçiden, esnaftan sanayiden yanaysa, kim tefeciden rantiyeciye karşıysa gelip oyunu vereceksin kardeşim. Oyun rengi de CHP’dir” dedi.
(Faruk Çidem/İHA)