Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eşine ’senden tiksiniyorum’ diyen kadını kusurlu buldu. Yüksek mahkeme, eşine "köpek, şerefsiz, çingene, mahalle karısı, kültürsüz, seviyesiz" ifadelerini kullanan kocaya da manevî tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.
Her hafta sonu alkol alan kocasının kendisine ve çocuklarına hakaret ettiğini, kızgınlık anında eşyalara zarar verdiğini öne süren Ş.A., Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı. Davacı kadın, kocası N.A.’nın, "köpek, şerefsiz, çingene, mahalle karısı, kültürsüz, seviyesiz" şeklinde sözler söyleyerek devamlı aşağıladığı ve küfürlü sözler sarf ettiği, sık sık alkol alıp, evdeki eşyalara zarar verdiğini dile getirdi.
Davalı koca da davacının ’senden tiksiniyorum.’ dediğini öne sürdü. Mahkeme, kadının maddî ve manevî tazminat talebini geri çevirirken, davalı kocayı nafaka ödemeye mahkûm etti. Karar temyiz edildi. Yargıtay 2. Hukuk Dâiresi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının, davacıya göre baskın kusurlu olduğunun kabulü gerektiğine hükmedip kararı bozdu. Mahkeme ilk kararında direnince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Davalı N.A.’nın, eşine ağır sözlerle hakaret ettiği, sık sık alkol aldığı, alkol aldığında sehpayı duvara vurmak, televizyonu kırmak gibi eylemlerde bulunarak evdeki eşyalara zarar verdiği hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: ’’Davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren kusurlu eylemleri değerlendirildiğinde ise eşinin ameliyat olduğu bir süreçte onunla yeterince ilgilenmediği, kızdığında çocuklarına karşı ’eşeğoğlu eşek’ sözleriyle bağırdığı ortadadır.
Davacı kadın da eşi için ’senden tiksiniyorum’ demiştir. Bu durumda evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı kadının kusuru bulunmakla birlikte davalı erkeğin kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, tarafların birinin kusurunu diğerinden baskın kabul etmek mümkün olmamıştır.
Evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu, buna bağlı olarak mahkemece davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, bu sebeple direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı kadının talep ettiği maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeplerle direnme kararı oy çokluğu ile bozulmuştur.’’ denildi.
(İHA)