Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, Marmara Depremi’nde Kızılay’ın eleştirilerin aksine tüm imkanlarıyla sahada olduğunu belirterek, “O gün sahaya ilk varan, ilk ekmek ulaştıran, ilk çorbayı kaynatan, ilk çadırı kuran, ilk yaralıya el uzatan, ilk sağlık hizmetini veren, hastanelere ilk yaralı ulaştıran tek bir kurum vardı, o da Kızılay’dı” dedi.
“Asrın felaketi” olarak adlandırılan, 17 bin 479 kişinin hayatını kaybettiği, 43 bin 953 kişinin yaralandığı Marmara depreminin 20. Yıl dönümünde Türk Kızılay bir dizi farkındalık çalışması gerçekleştirdi. Düzce ve Yalova’da bir araya gelen Kızılaycılar ve sporcular, depremden en çok etkilenen güzergahları geçerek Kocaeli’ne kadar pedal çevirdi. Bu farkındalık çalışmasının ardından Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde anma etkinleri kapsamında, “Vefa Gecesi” adı altında düzenlenen törende Marmara Depremi sırasında yabancı ülkelerden gelerek Türkiye’ye yardım ellerini uzatan yabancı ülkelerde görev alan arama ve kurtarma ekiplerine plaket takdimi yapıldı. Törene Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, Kızılay Genel Müdürü Dr. İbrahim Altan, AK Parti Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kızılay Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, farklı ülkelerden gelen arama ve kurtarma kuruluşlarının yetkilileri, Kızılay yetkilileri, STK temsilcileri ve Kızılay gönüllüleri katıldı.
“İSTANBUL’DA DEPREMDE HAYATINI KAYBEDECEK OLSA O İNŞALARI GÖMECEK YER YOK”
Programda deprem öncesi ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında bilgiler aktaran Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, İstanbul’da olası bir depremde nüfus nedeni ile arama ve kurtarma çalışmalarının yetersiz kalabileceğini ve insanların deprem anında kendilerini kurtarmaları gerektiğini ifade ederek, “Toplum tabanlı afet yönetimi çok önemli. İstanbul’da bir deprem bekliyoruz. Bizi orada kurtarmaya gelen kişiler bile depremzede olacak. Arama kurtarma ekipleri, polisler başa olmak üzere tüm ekipler depremzede olacak ve bi kendi başımıza kalacağız. Altın saat denen ilk 72 saatte birbirimizi kurtaracağiz. Bunu yaparken ne kadar becerikli ve bilgili olursak o kadar kendimizi kurtarabiliriz. Başka türlüsü mümkün değil. Şu anda İstanbul’daki deprem yönetilmez seviyede. İstanbul’da depremde hayatını kaybedecek olsa o inşaları gömecek yer yok. İstanbul’da olacak bir deprem yönetilmez bir seviyede olacaktır” dedi.
“AFETTE KURTARMA CENAZELERİ GÖMMEK, YARALARI SARMAK DEĞİLDİR”
Daha sonra konuşan Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, arama ve kurtarma ekipleri, devlet ve sivil toplum kuruluşlarından önce insanların bireysel olarak depreme hazırlanmalarını gerektiğini vurgulayarak, “1999’daki deprem döneminde yaklaşık 300-400 sertifikalı arama ve kurtarıcımız vardı. Van depreminde yaklaşık 4 bin civarında arama ve kurtarıcımız vardı. Miktad hocamızın biraz önce yüzümüze çarptığı bir gerçek vardı. İstanbul’daki, Marmara’daki kötü deprem senaryosunda, 3 fay hattının beraber kırıldığı deprem senaryosunda İstanbul’daki 30 bin müstakil binanın yıkılmasının ön görüldüğü depremde dünyanın bütün arama ve kurtarma ekiplerini toplasak 30 bin arama kurtarma ekibini tamamlayamayız. Bu noktada ne yapmalıyız? Riski azaltmazsak hazırlığımızı yapmazsak, bilinç oluşturmazsak sadece cenaze defnedilir ve kurtulanların yaraları sarılır. Afet kurtarma bu değildir” diye konuştu.
“O GÜN SAHAYA İLK VARAN, YARALIYA İLE EL UZATAN BİR KURUM VARDI, O DA KIZILAY’DI”
Marmara depreminde eleştirilerin aksine Türk Kızılayı’nın tüm personeli ile sahada olduğunu ve insanlara ilk yardım eli uzatan kurum olduğunu vurgulayan Kınık, “O gün Kızılay sahadaydı. O gün devlet kendi bakanları, valilileri ile haberleşemeyecek bir zaaf içerisindeydi. Bizler de hazırlıksızdık. Ama 150 yıllık refleksimiz var. Kızılaycılar, insan kaynaklarında çalışanından, mali şubesinden çalışanına, vazifesine dahil olmayan arkadaşlarımız da dahil olmak üzere sahaya seferber oldular. O günlerde çalışan sayımız 2 bin civarındaydı. 1999 depremi anıldığında sürekli olarak Kızılay bir günah keçisi olarak suçlanır. Kızılay’ın afet stoklarındaki olumsuzluklar dile getirilir. O gün sahaya ilk varan, ilk ekmek ulaştıran, ilk çorbayı kaynatan, ilk çadırı kuran, ilk yaralıya el uzatan, ilk sağlık hizmetini veren, hastanelere ilk yaralı ulaştıran tek bir kurum vardı, o da Kızılay’dı. Bugün biz de o günleri eleştiriyoruz. O günlerdeki hazırlıklarımızı ve hazırlıksızlıklarımızı eleştiriyoruz. Ama ben hazırsam, çocuklarım, ailem hazırsa toplum, devlet ve millet olarak hazırız” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından 20 yıl önce yaşanan Marmara depreminde gönüllü olarak yabancı ülkelerden gelen arama ve kurtarma ekiplerinin temsilcilerine teşekkür plaketi takdim edildi.
(Murat Kanber /İHA)