Her yıl 21 Haziran, “Dünya ALS günü” günü olarak anılıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, ALS hastalığı hakkında önemli bilgiler verdi.
“ALS Hastalığı, ilerleyici kas güçsüzlüğü yapan bir hastalıktır. Temel nedeni kasları kontrol eden motor nöronlar denilen sinir hücrelerinin ölmesidir” diyen Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini,
“ALS Hastalığı, erişkinlik döneminde her yaşta başlayabilir ancak genelde 40-70 yaş arası görülür. ‘Motor nöron’ denilen sinir hücreler, ‘medulla spinalis’ denilen omuriliğin ön boynuz bölgesinde yer aldığından, hastalığın ismine ‘motor nöron hastalığı’ veya ‘ön boynuz hastalığı’ da denir. Kasları hareket ettiren motor nöronların kaybına bağlı olarak kaslarda ilerleyici bir güçsüzlük oluşur” şeklinde konuştu.
Kalem tutabiliyor, anahtarınızı çevirebiliyor musunuz?
Hastalığın genellikle uzuvların uçlarındaki kasların işlevini yitirmesi ile başladığını ifade eden Uzm. Dr. Celal Şalçini,
“Özellikle anahtar çevirme, tarak kullanma, mouse ve kalem tutma gibi ince beceri gerektiren hareketlerde güçlük olur. Hastalar ilk başta ‘sakarlık’ olarak tarif edebilir. Daha sonra güçsüzlük olur ve kasların giderek incelmesi ile ilerleyen bir rahatsızlıktır” dedi.
ALS Hastalığının belirtileri nelerdir?
ALS Hastalığının kendini genelde ilerleyici kas güçsüzlüğü şeklinde gösterdiğini kaydeden Uzm. Dr. Celal Şalçini, hastalığın belirtilerini şöyle sıraladı:
“İlerleyici kas güçsüzlüğü kendini;
-Ağır objeleri kaldırmada zorluk,
-Çabuk yorulma,
-Eşyaları kaldıramama,
-Yutma güçlüğü,
-Solunum güçlüğü,
-Kaslarda erime ve incelme,
-Kaslarda çok sık seğirme.”
Şalçini, “Ancak kas seğirmesinin normal bireylerde de sıklıkla görüldüğü ve kesin olarak ciddi bir hastalığa işaret etmediği unutulmamalıdır” uyarısında bulundu.
ALS’nin yalnızca yüzde 10’u genetik kaynaklı
ALS Hastalığının bazı genetik tiplerinin olduğunu belirten Uzm. Dr. Şalçini, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belirli genetik mutasyonları taşıyan ailelerde sık ALS görülebilir.Ancak genetik olgular toplam olguların çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Yakınlarından birinde ALS görülen kişilerin hastalığın kendilerinde de görülmesinden korkmasına gerek yoktur. Çünkü ALS vakalarının yalnızca yüzde 10’u genetik nedenlerle ALS olmaktadır. Geri kalan yüzde 90 hasta ise yakınlarında herhangi bir hastalık olmamasına karşın bu hastalığa yakalanmaktadır.
Nasıl tedavi edilir?
Hastalığın tamamen yok edilmesini sağlayan ve tam şifa şansı tanıyan bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Ancak bu hastalık üzerine yoğun araştırmalar yapılmakta olduğundan sürekli yeni tedavilerin bulunma olasılığı vardır. ALS hastalığında hastalığın ilerlemesi üzerine etkili olduğu bilinen bir ilaç kullanılır. Bu ilacın hastalıktaki kas gücü kaybını bir miktar yavaşlattığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Hastalığın tedavisi için bir başka ilaç da geçen sene ABD'de kullanım için onaylanmıştır.
Erken teşhis büyük önem taşıyor!
Bu ilaçlar dışında ALS hastalığında sık görülen solunum sıkıntıları için önerilebilecek tedaviler bulunmaktadır. Özellikle gece yaşanan solunum azalması hastaların hayat kalitesini olumsuz etkileyebileceğinden erken dönemde önlem alınması önerilir. Hastalığın ilerleyen evrelerinde yutma güçlüğü, kas erimesi, soluk almada güçlük gibi durumlar için de özel tedaviler gerekebilir.”
Mutlaka birden fazla doktorun görüşünü alın!
“ALS tanısı konulan hasta ve yakınlarının bu tanıyı mutlaka birden fazla doktordan görüş alarak teyit ettirmesi önerilir. Bunun nedeni birçok hasta başka hastalıkların ALS gibi bulgu vermesi ve ALS'yi taklit edebilmesidir” uyarısında bulunan Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, sözlerini şöyle tamamladı:
“ALS Hastalığının kesin bir tedavisi olmamasına karşın kas güçsüzlüğü yapan birçok hastalığın tedavisi vardır. Bu nedenle öncelikle tanının kesinleştirilmesi gerekir. ALS hastalarının mutlaka bir doktor takibinde olması gerekmektedir. ALS Hastalığı tanısı olan hastaların ve yakınlarının hastalık sürecinde duygusal açıdan yıpranma ve zor zamanlar geçirme olasılıkları fazladır. Bu gibi durumlarda bir ruh sağlığı uzmanından da destek alınması önerilir.”