Çevre sürdürülebilirliği ve özellikle deniz kirliliği açısından giderek artan bir tehdit oluşturan plastik atıkların önlenmesi ve azaltılması, dünya gündeminde önemli bir yer tutuyor. Bu konu, geçtiğimiz ay Japonya’da gerçekleştirilen G20 Toplantısı kapsamındaki başlıklar arasında da yer aldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in da katıldığı toplantıda, üye ülkelerin denizlerin plastik atıklardan temizlenmesi için atacakları adımları gönüllülük esasına göre kolaylaştırmayı ve üyeler arasında bu konuda yakın iş birliğini hedefleyen bir eylem planının çerçevesi konusunda görüş birliğine varıldı.
Plastik atıkların önlenmesi ve azaltılması için önemli adımlar atan Türkiye, bu konuda hedefleme alanında AB ülkelerinin önünde yer alıyor. Türkiye’de, hali hazırda yüzde 54 olan plastik ambalaj atığı geri dönüşüm hedefi, 2020 ve sonrası için yüzde 55 olarak belirlenmiş durumda. AB’de ise yürürlükteki hedef yüzde 22,5 ve yüzde 55 hedefi ancak 2025’de, Türkiye’den 5 yıl sonra geçerli olacak. Türkiye, bu konuda Avrupa’nın en az 5 yıl ilerisinde yer alıyor.
Ülkemizde de plastik atıkların önlenmesi ve azaltılması konusunda pek çok yasal düzenleme bulunduğunu ifade eden ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, “Vakfımız, bu konudaki çabaları desteklemekte ve bu alanda aktif sorumluluk almaktadır. Başarı için konunun döngüsel ekonomi perspektifinden ele alınmasının, düzenlemeler arasındaki uyumun sağlanmasının ve uygulamaların tüm paydaşları kapsamasının önemine vurgu yapmak istiyoruz,” dedi.
Plastik atıklara karşı ülkemizde ve AB ülkelerinde alınan yasal önlemlerle ilgili bilgiler aktaran Mete İmer, “Türkiye’de 2004 yılında yayımlanan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ne göre piyasaya sürenlerin yerine getirmekle yükümlüğü olduğu plastik geri dönüşüm hedefi 2005’te %32 ve ondan sonraki yıllardaki artışlarla 2019’da %54, 2020 ve sonrasında %55’tir!Yani plastikler için AB’de yürürlükteki %22,5 ve 2025’te %55 olacak hedeflerle kıyaslandığında çok daha ileri bir noktadır” şeklinde konuştu.
1991 yılında kurulan ve 2005 yılında kendi alanında Türkiye’nin ilk yetkilendirilmiş kuruluşu ilan edilen ÇEVKO Vakfı, dünyada “genişletilmiş üretici sorumluluğu” olarak tanımlanan sanayi sorumluluğunu, ülkemizde yayımlanan yasal yükümlülükler çerçevesinde yerine getiriyor. 2018 yılında Türkiye’deki 1.888 ekonomik işletme Ambalaj Atıklarının Kontrolü kapsamındaki yasal yükümlülüğünü ÇEVKO’ya devretmiş durumda.
Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun, bir ürünün tüm yaşam döngüsündeki çevresel etkisini azaltma sorumluluğunu, yani ürünün tasarım aşamasından başlayarak atık olduktan sonra toplanması ve geri dönüştürülmesini de içeren sürecin sorumluluğunun üreticiye verilmesini ifade ettiğini belirten Mete İmer, “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS), atık yönetiminde geri dönüşüm hedeflerinin yerine getirilmesinde etkili bir modeldir. GÜS, sanayinin, sürece mali, teknik, operasyonel ve iletişimsel katkı sağlamasını mümkün kılar. Türkiye’de yetkilendirilmiş kuruluş ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun temsilcilerinden olan ÇEVKO Vakfı, bu alanda önemli çalışmalara imza atmaktadır. Yükümlülüğünü bize devreden piyasaya sürenler adına, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’mizdeki hedefleri tutturacak şekilde, 2005’ten 2019’a kadar, yaklaşık 1 milyon 700 bin ton plastik ambalaj atığının geri dönüşüme sevk edildiğini belgelemiş durumdayız,” şeklinde konuştu.
ÇEVKO Vakfı’nın, 2018 yılında belediyeler ve lisanslı firmalar iş birliği içinde, kendilerine yükümlülük devreden piyasaya sürenlerin plastik ambalaj atıklarının, yönetmelikteki hedef olan %54 oranında, toplanarak geri dönüşüme sevk edildiğini; böylece 182 bin 210 ton plastik ambalaj atığının geri dönüşümünü sağladıklarını ifade eden Mete İmer, “2018 yılında bu alandaki çalışmalarımızla, 43 bin ailenin yıllık su tüketimine eş değer 7,5 milyar litre su tasarrufu sağlandığını; 3 milyon otomobilin deposunu doldurabilecek, 134 milyon litre petrolden tasarruf edildiğini hesaplamış bulunuyoruz. Plastikler de dahil geri dönüştürüldüğünü belgelediğimiz tüm ambalaj atıklarının 2018 yılında ülke ekonomisine katkısının ise yaklaşık 3,6 milyar TL düzeyinde olduğunu öngörüyoruz” dedi.
Atık Oluşumunun Önlenmesi
Atık oluşumunun önlenmesi konusunda, tasarım ve iyileştirme ile ilgili olarak ülkemizde de birçok başarılı uygulamanın söz konusu olduğunu belirten Mete İmer, “Ülkemizde yürürlükte olan yasal düzenlemelere göre, piyasaya sürenlerden ambalaj miktarlarını azaltıcı yönde önleyici tasarım yapmaları beklenmektedir. Plastiklerde ve diğer ambalajlarda “ağırlık azaltımı uygulamaları” sayesinde birçok sektörde, kaliteden ödün verilmeksizin, daha az hammaddeden üretilen, daha hafif ambalajlar kullanılır hale gelmiştir.Örneğin su sektöründe, 1984 yılında 22 g olarak üretilen 0,5 litrelik PET su şişesinin, yıllar içinde, 10,5 grama kadar düşürülmesi sağlanmıştır,” şeklinde konuştu.
ÇEVKO Vakfı’nın faaliyetleri arasında, ‘Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’ kapsamında, Yeşil Nokta’yı kullanan kuruluşların örnek çalışmalarının ödüllendirilmesinin de yer aldığını ifade eden Mete İmer, “2018 yılında ‘Ambalaj Tasarımında Kaynak Azaltılarak Önleme Uygulamaları’ kategorisinde, Sarten Ambalaj ‘20 lt Yeni Plastik Bidon Projesi’ ve Vestel Beyaz Eşya da ‘Strafor Gramaj ve Yoğunluğun Azaltılması Projesi’ ile Yeşil Nokta Sanayi ödülü kazandılar,” dedi.
Ambalajlarda Geri Dönüştürülmüş Malzeme Kullanılması
2017’nin sonunda yeniden yayımlanan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin, birtakım istisnalarla birlikte, 2018’den başlayarak Türkiye’de yerli hammaddeden üretilen plastik ambalajlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanma zorunluluğu getirdiğine dikkat çeken Mete İmer, “Yönetmeliğe göre 2018’de plastik ambalajlarda zorunlu geri dönüştürülmüş madde kullanma oranı %4, 2019’da %6, 2020 ve sonrasında %8’dir,” dedi.
Mete İmer, sözlerine şöyle devam etti: “Son yılların en önemli gelişmelerinden birisi de kullanılmış plastik veya PET ambalajların geri dönüşümünden elde edilen maddelerin gıda ambalajı üretiminde kullanılmasıdır.Gıda kodeksinin geçmişte izin vermediği bu durum artık ülkemizde de PET’in ‘kimyasal geri dönüşümü (depolimerizasyonu)’ yoluyla mümkün hale geldi. Kullanılmış PET ambalajlardan gıdayla temas eden ambalajlar üretmek, yani ‘şişeden şişeye geri dönüşüm’, Avrupa’da artık ‘mekanik geri dönüşüm’ yolu ile de sağlanabilmektedir.Kimyasal geri dönüşüme göre daha ekonomik olan mekanik geri dönüşüme ülkemizde de geçilebilmesi için PET ambalaj atıklarının kaynağında, temiz ve verimli olarak toplanması, kalite ve hijyeni sağlayacak süreçlerde geri dönüştürülmesi ve bu süreçleri onaylayacak bir otoriteye gereksinim bulunuyor.”
Tek Kullanımlık Alışveriş Poşetleri
Plastik alışveriş poşetlerinin, yapılan yasal düzenlemeyle 2019 yılından başlayarak paralı hale geldiğini anımsatan Mete İmer, “Bu uygulamanın, ortaya çıkan plastik atık miktarını azaltmanın yanında, tüketicilerde atık bilincinin yaygınlaşması açısından, ellerindeki malzemenin bir atık değil, bir değer olduğunun farkına varmalarını sağlayacağını umuyoruz” dedi.
Sıfır Atık
“Tüm atıkların yeniden değerlendirilmesini hedefleyen ve hükümetçe üst düzeyde sahiplenilen “Sıfır Atık” politikası kuşkusuz plastik atıkları da içermektedir” şeklinde konuşan Mete İmer, bu konuda hazırlanan yönetmelik taslağı için görüşler toplandığını ve kısa zamanda son hale getirileceği düşüncesinin hakim olduğunu ifade etti.
AB’de Plastik Atıklara Karşı Alınan Yasal Önlemlerle İlgili Son Gelişmeler
Mete İmer, Avrupa Komisyonu’nun Aralık 2015’te ortaya koyduğu birinci Döngüsel Ekonomi Paketi’nin ardından 2018 yılında ikinci Döngüsel Ekonomi Paketi’ni açtığını da söyledi.İkinci paket birinci paketi tamamlar nitelikte ve “Döngüsel Ekonomide Plastikler için AB Stratejisi”ni de içeriyor.
Mete İmer, komisyonun ayrıca Avrupa’daki deniz çöpünün en önemli iki kaynağı olduğu öne sürülen ‘tek kullanımlık plastikler’ ve ‘balık avlama takımları’ ile ilgili bir direktif önerisinde bulunduğu bilgisini de aktardı ve şunları söyledi: “Döngüsel Ekonomide Plastikler için AB Stratejisi”, aslında, döngüsel tasarım, kullanım, tekrar kullanım ve geri dönüşüm faaliyetlerini plastik değer zincirleriyle bütünleştiren bir politika çerçevesi.Bu politika çerçevesinde AB genelinde ilk kez malzeme esasına dayalı yaşam döngü yaklaşımı uygulanıyor. Strateji AB düzeyinde ölçülebilir hedefler koyuyor.Bu hedeflerden birisi, 2030 yılına kadar AB piyasasına sürülen tüm plastik ambalajların ya tekrar kullanılabilir ya da geri dönüştürülebilir olması. Yeni kurulan Döngüsel Plastikler Birliği’nin, geri dönüştürülmüş plastiklerde var olan arz ve talep arasındaki farkı kapatmak için işletmeleri harekete geçirmesi bekleniyor.Birlik, plastik geri dönüşüm kalite ve ekonomisinin geliştirilmesi için çalışacak ve böylece Avrupa’da 2025 yılına kadar 10 milyon ton geri dönüştürülmüş plastiğin ürünlerde kullanılması için çaba harcayacak.Komisyon’un çağrısına olumlu yanıt veren 70 şirket ve iş örgütü 2025’e kadar hedefin üzerinde geri dönüştürülmüş plastik üretmek veya kullanmak üzere gönüllü taahhütte bulundu.Sanayinin bu gönüllü taahhütlerinin geri dönüştürülmüş plastik pazarını 2025’e kadar en az %60 arttıracağı hesaplanıyor, ancak 10 milyon ton hedefini tutturmak için daha fazla çaba gerektiği belirtiliyor.”
AB Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Direktifi’ndeki plastik ambalaj atığı en az geri dönüşüm hedefinin 2008’den beri %22,5 olduğunu hatırlatan Mete İmer, “2030 yılı için plastik ambalajlarda geri dönüşüm hedefi %55 olarak yeniden belirlendi.Ayrı toplama zorunlulukları ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) sistemlerinin geliştirilmesi, hedeflerin yükseltilmesiyle birlikte kabul edildi.GÜS sistemlerinin, hizmet bedellerinin “çevresel ayarlama” ya da “eko-modülasyon”, yani geri dönüştürülebilir ambalajlardan daha az bedel alınması yoluyla, geri dönüştürülebilirlik için tasarımı teşvik etmesi bekleniyor,” dedi.
Avrupa Komisyonu’nun açıklamasına göre, mikro-plastiklerin neden olduğu olası sağlık ve çevresel riskler hakkındaki kanıtlar mikro-plastiklerin ürünlerde bilerek kullanılmasının sınırlanmasını haklı çıkarır nitelikte.Komisyon bu konuda karar vermek için AB Kimyasallar Ajansı (ECHA)’dan görüş bekliyor.
Avrupa Komisyonu’ndan yapılan açıklamada AB sahillerinde en fazla bulunan 10 kirletici maddeyi içeren “tek kullanımlık plastikler” ve “balık avlama takımları” hakkında AB’nin yeni kurallar belirlemesinin AB’yi deniz çöpüyle girişilen küresel mücadelede ön sıraya yerleştirdiği bildirildi.AB yurttaşlarının plastik kirliliği ile ilgili kaygılarının başında deniz çöpü bulunuyor.
ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in aktardığı bilgiler ışığında, AB’de yasalaşma sürecindeki yeni düzenlemeler ise şöyle sıralanıyor:
Seçilmiş bazı plastikten yapılmış tek kullanımlık ürünlerin (kulak çubukları, çatal bıçaklar, kamışlar, karıştırıcılar, balon çubukları), fincanların, genişletilmiş polistrenden yapılan yiyecek ve içecek kaplarının ve okso-çözünür plastikten yapılan tüm ürünlerin yasaklanması.
Plastikten yapılan yiyecek ve içecek kaplarının tüketiminin azaltılması, bazı ürünlerin işaretlenmesi ve etiketlenmesi ile ilgili önlemler.
PET şişelerde 2025’ten itibaren %25, 2030’dan itibaren %30 oranında geri dönüştürülmüş plastik kullanılması hedefinin yanı sıra plastik şişelere 2025’e kadar %77 ve 2029’a kadar %90 ayrı toplama hedefinin getirilmesi ve kapakların şişelere bağlanması hakkında tasarım gerekliliklerinin oluşturulması.
Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu sistemlerinin kirliliği temizleme maliyetlerini de içerecek şekilde tütün filtreleri ve balık avlama takımları gibi ürünlere uygulanması.
Öte yandan, gemilerden atılan plastik çöplerin azaltılması amacıyla gemi atıklarına sabit bir ücret uygulanması; denizlerde kaybolan balık avı malzemelerinin raporlanmasının geliştirilmesi gibi önlemler de Avrupa Komisyonu’nun gündeminde bulunuyor.