Vücutta sıvı dengesinin korunması ve yeterli miktarda sıvı alımı, en önemli konuların başında geliyor. Vücuttaki sıvı dengesi, alınan ve atılan sıvılar arasındaki fark olarak tanımlanıyor. Günlük şartlarda sıvılar beslenme yolu ile alınıyor. Su ve diğer içecekler haricinde katı gıdalardan da belirli miktarda sıvı alınabiliyor. Bununla birlikte vücuttan sıvı kaybı temel olarak idrar ve dışkı ile olmakla birlikte, terleme ve akciğerlerden buharlaşma yolu ile de gerçekleşiyor.
SU, HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Sıvıların insan vücudunda çok önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk, “Vücut ağırlığının yaklaşık %75’ini oluşturan su, hem hücre içinde (intraselüler) hem de hücre dışında (ekstraselüler) yer alır. Hücre içi sıvılar vücut sıvılarının 2/3’ünü oluştururken hücre dışı sıvılar 1/3’ünü oluşturur. Hücre dışı sıvıların özelliği, çeşitli boşluklar ve dokular arasında hareket edebiliyor olmasıdır. Vücuttaki hücre dışı sıvının en önemli kısmı kanın hücresiz plazma kısmındadır. Bunun haricinde doku aralıklarındaki sıvılar ve karın, göğüs boşluğu gibi alanlarda yer alan sıvılar bulunmaktadır. Kas %70 sıvı içeriği ile en çok su içeren dokulardan bir tanesidir.Hücrelerdeki fizyolojik dağılımı ve vücudumuzdaki (hücre, damar içi ve damar dışı) çeşitli su kompartımanlarını denetleyen ve koruyan su, hücrelerin ve organların (kalp, kaslar, kan damarları, böbrekler, mide-bağırsak sistemi) fizyolojik fonksiyonlarını sürdürmesini de sağlamaktadır.
İnsan besin almadan haftalarca canlılığını sürdürebilmesine karşın susuz ancak birkaç gün yaşayabilmektedir (en uygun şartlarda en fazla 7 gün). İnsan vücudundaki karbonhidrat ve yağın tümü, proteinlerin yarısı, vücut suyunun ise sadece %10'u yitirildiğinde yaşam tehlikeye girmekte, vücut suyunun % 20 oranda kaybı ölümle sonuçlanmaktadır. Tüm bu bilgiler suyun, insan vücudu için ne kadar önemli önemli olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır.
Su, vücutta pek çok fonksiyona sahiptir. Termoregulasyon yani vücut ısısının ayarlanması, besin öğelerinin ve oksijenin dokulara taşınması, eklem kayganlığının sağlanması, metabolik atıkların dokulardan uzaklaştırılması ve sindirim-emilim bu fonksiyonlar arasında ilk akla gelenlerdendir.” dedi.