İbni Sina (tam adı: Ebu Ali el-Hüseyin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi) Samanoğulları Sarayı maliye katiplerinden ve saygın bir bilim adamı olan Abdullah Bin Sina'nın oğludur. Batı kültüründe Avicenna olarak bilinen İbni Sina'nın, 980 yılında günümüzde Özbekistan'da bulunan Buhara yakınlarındaki Afşana kentinde dünyaya geldiği bilinmektedir. Ünü sadece doğu medeniyetleri ile sınırlı olmayan ve ortaçağ Avrupa'sında en büyük tıp bilgini olarak kabul edilen İranlı Müslüman bir bilgin ve düşünürdür. İbni Sina'nın olağanüstü bir zeka ve hafızaya sahip olduğu için daha 10 yaşındayken Kur'an-ı Kerim'i ezberlediği bilinmektedir.
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş olan İbni Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında da tıp eğitimine başlamıştır. İbni Sina'nın doğduğu kente yakın olan ve dönemin bilginlerini barındıran Buhara'da hem babasından hem de döneminin ünlü ilim insanlarından özel ders ve iyi bir eğitim almıştır. Olağanüstü hafızası ve zekası ile de bu konuda öne çıkan bir çocuk olan İbni Sina, 14 yaşına geldiğinde bilim konusunda öğretmenlerini geride bırakmaya başlamıştır. Henüz daha küçük yaşlardayken felsefe, edebiyat, matematik, tıp gibi çeşitli alanlarda engin bir bilgi birikimine ulaştığı bilinmektedir.
İbni Sina 16 yaşına bastığında genel olarak tıbba ağırlık vermeye başladı. Tıp konusunda bilgileri öğrenmekle yetinmeyen İbni Sina, araştırma ve çalışmalarıyla pek çok hastalığa karşı yeni tedavi yöntemleri de geliştirmeye başladı. Henüz 19 yaşında doktor ünvanı elde etti ve ücret almaksızın hastaları tedaviye başladı. Dönemin önemli siyasi figürlerinden Samani Hükümdarı Nuh bin Mansur'un hastalığını iyileştirdikten sonra ününe ün katan İbni Sina aynı zamanda bu sayede Buhara'daki muhteşem düzeyde zengin kitaplıktan dilediği gibi yararlanma hakkını elde etti. İbni Sina'nın bu kütüphanede bulup okuduğu kitaplar, bilgisinin daha da derinleşmesine ve düşüncelerinin gelişmesine büyük katkıda bulundu. Nitekim İbni Sina, 21 yaşına geldiğinde dönemin en büyük hekimlerinden biri olarak kabul edilmekteydi.
İbni Sina'nın Ölümü
Genç yaşında özellikle tıp alanında geliştirdiği yeni tedavi yöntemleriyle ünü batı medeniyetlerine kadar yayılan İbni Sina, Gazneli Mahmud'un Samani hanedanına son vermesi üzerine Buhara'dan göç ederek Harzem'e gitti. Daha sonra gezgin bir yaşantı tarzı sahiplenen İbni Sina bir yandan hekimlik yapmaya devam etti. Bir süre Hemedan'da Büveyhi Emiri Şemsü'd-Devle'nin vezirlik görevini yerine getirdi. Bu şekilde siyasete girmiş olması bazı kesimleri huzursuz edince siyasal nedenlerle hapsedildi. Hapisten çıktıktan sonra kendine düşman kesilen kitleden uzak durmak için sürekli kentten kente göç etti. En son İsfahan'da, Kâkûyi Hükümdarı Alaü'd-Devle'nin sarayına girdi. Hükümdarla çıktığı bir sefer sırasında 10 Temmuz 1036 tarihinde mide rahatsızlığından Hemedan'da vefat etti.
İbni Sina'nın Eserleri
İbni Sina'nın günümüze kadar ulaşan başyapıt olarak kabul edilebilecek pek çok eseri bulunmaktadır. Ancak bunlar arasında en ünlüsü Türkçe olarak Sağlık Kitabı şeklinde tercüme edilen, Kitabu'ş-Şifa'dır. Bu kitap, insanlık tarihinde tek bir kişi tarafından yazılan en kapsamlı yapıttır. Sadece tıp değil aynı zamanda mantık, fizik, geometri, astronomi, matematik, müzik ve metafizik konularında dönemin tüm bilgilerini bir araya getiren bir ansiklopedidir.
Bunun dışında İbni Sina'nın özellikle Batı toplumlarında da en çok bilinen bir diğer başyapıtı el-Kanun fi't-Tıb'tır. Türkçeye Hekimlik Yasası olarak çevrilen bu kitap, Yunan hekimlerinin bulgularına olduğu kadar kendi gözlem ve deneylerini de içeriğinde barındıran en gelişmiş tıp ansiklopedilerinden biridir. Günümüzde Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi büyük konferans salonunda İbni Sina'nın duvara asılı büyük boy portresi bulunmaktadır.