Bir nöro-davranışsal bozukluk olarak tanımlanan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çoğu zaman yaramazlık ya da tembellikle karıştırılıyor.
Çocuğun derslere konsantre olmasında sorun yaşaması, çabuk sıkılması ve ödevlerini çok uzun sürede bitirebilmesi gibi durumlarda dikkat eksikliğinden şüphelenmek gerekiyor. DEHB tanılı çocukların olumsuz taraflarına değil, olumlu yönlerine odaklanılmasının önemli olduğunu belirten uzmanlar, olumlu davranışlarının takdir edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Ekim ayı, tüm dünyada Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) farkındalık ayı olarak anılıyor. Toplumda yaygın şekilde görülen DEHB hakkında bilinçlendirme yapılması hedefleniyor.
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) nöro-davranışsal bir bozukluk olduğunu söyledi.
Derslerde çabuk sıkılıyorsa dikkat!
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) üç farklı bileşeni olduğunu kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Bu durumun üç farklı belirti grubu vardır. Öncelikle dikkat eksikliği. Dikkat eksikliği, çocuğun derslerine konsantre olmasında ya da o konsantrasyonunu sürdürmesinde güçlük yaşamasıdır. Bu çocuklar genellikle derslerde çabuk sıkılan, başka şeylerle ilgilenen çocuklardır. Ödevlerini yaparken çabuk sıkıldıkları için ya çok kısa sürecek bir ödevi, çok uzun bir sürede ve ailelerinin desteğiyle bitirebilirler ya da çok özensiz, çok kısa sürede, eksiklerle dolu bir ödev yaparlar’’ dedi.
Yerinde duramaz ve sürekli hareket etmek ister
İkinci bileşen ya da belirtinin hiperaktivite olduğunu kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, ‘‘Hiperaktivite, çocuğun çok hareketli olması demek. Genellikle bu çocuklar, yerinde oturmakta zorlanan, otursalar bile sürekli kıpırdanan çocuklardır. Oturmaları gereken bir ortamda bile kalkıp dolaşmak, hareket etmek isterler. Bazılarında ise çok hareketlilik bulunmaz, ancak çok konuşma isteği belirgindir’’ dedi.
Sonucunu düşünmeden hareket eder
Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, üçüncü bileşenin ise dürtüsellik olduğunu vurgulayarak “Dürtüsellik, bir çocuğun sonucunu düşünmeden hareket etme eğilimidir. Bu çocuklar genellikle sabırsız çocuklardır. Beklemekte zorluk yaşarlar. Sıraya girip beklemeleri gerektiğinde ciddi sıkıntıları olur’’ dedi.
Dikkat eksikliğinin, hiperaktivitenin ve dürtüselliğin farklı şiddetlerde ve bir arada bazen de tek başına ortaya çıktığının altını çizen Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Örneğin dikkat problemi yaşayan, dikkatini sürdürmekte zorlanan bir çocuk, çok hareketli ve hiperaktif olmayabilir” dedi.
DEHB genetik geçişi olan bir bozukluktur
DEHB’nin çok yüksek oranda genetik geçişi olan bir bozukluk olduğunu belirten Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Bu duruma sahip çocukların anne ya da babalarında ya da birinci derece akrabalarında benzer belirtiler bulunur. DEHB anne ve babanın çocuğa yanlış tutum göstermesinden kaynaklanmaz, ancak anne ve babanın yanlış tutumları, çocuktaki belirtilerin şiddetinin artmasına ve bu belirtilere birtakım duygusal ve davranışsal sorunların eklenmesine neden olur. Örneğin böyle bir çocuğa yeterli ve tutarlı sınır konulmazsa yaşla birlikte kural tanımama, karşı gelme ya da ciddi davranış sorunları (örneğin şiddet uygulama, çalma gibi) gelişebilir” uyarısında bulundu.
İlaç tedavisi ve psikoterapötik çalışmalar uygulanmaktadır
DEHB’nin tedavi edilebilen bir bozukluk olduğunu kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Şiddetli DEHB belirtileri gösteren ve bu nedenle akademik başarısı, sosyal ve duygusal gelişimi sekteye uğrayan çocuklara ilaç tedavisi, çocukla ve aile ile psikoterapötik çalışmalar, gerekirse öğretmen ve okulun da tedavide işbirliğinin sağlanması gibi yöntemler kullanılır” dedi.
Çocuğun olumlu yönlerine odaklanılmalı
DEHB belirtilerine sahip çocukların olumsuz birtakım yaftalarla (tembel, bir baltaya sap olmaz, savsak gibi) etiketlenmemesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Emel Sarı Gökten “Belirtilerin çoğunluğunu çocuk kontrol etmekte zorlanır, bazen de belli bir süre kontrol eder ancak bunu sürdüremez. Bu nedenle DEHB tanılı çocukların olumsuz taraflarına değil de olumlu yönlerine odaklanılması, olumlu davranışlarının takdir edilmesi önemlidir. Çünkü çocuklar eleştirilme ya da etiketlenme ile davranışlarını düzeltmezler. Tam tersine çocuk övülen davranışı daha çok tekrar eder” dedi.
Tutarlı ve düzenli aile ortamı önemli
DEHB belirtileri olan çocukların küçük yaşlardan itibaren daha düzenli, kural ve sınırların net olduğu, anne ve babanın sınırlar konusunda beraber hareket ettiği, tutarlı davrandıkları aile ortamlarında büyütülmeleri gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Bu özellikte olan çocuklar belirtilen özelliklere sahip ailelerde yetiştirildiğinde daha az davranış sorunları geliştirirler” dedi.
Bu uyarılara kulak verin
Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, anne ve babalara tavsiyelerini şöyle sıraladı:
Okul öncesi eğitimden itibaren bu çocukların daha az çocuğun olduğu, öğretmenin daha kolay kontrol sahibi olabildiği ve tatlı sert yaklaşıma sahip öğretmenlerle akademik yaşamlarına başlamaları gereklidir.
Ders ortamına dikkat
Dikkatleri konusunda onlara destek olabilmek için ders çalışırken bir ebeveynin onlara eşlik etmeleri, yol göstermeleri, zaman kullanımı açısından destekleyici olmaları gerekir. Ders çalıştıkları ortamların dikkat dağıtıcı uyaranlardan arındırılmış olmasında fayda vardır. Ders çalışırken çalışma sürelerini ufak molalarla bölmeleri, uzun ödevleri daha küçük parçalara bölerek yapmaları önerilir.
Sınıfta görev verilmeli
Çok hareketli olanlarının sınıf ortamlarında sorun yaşamaması için öğretmen tarafından hareket edebileceği görevler (Ders kağıtlarını dağıtma, tahtayı silme vb.) onlara vermeli, aileler de mutlaka uygun bir spora yönlendirme yapmalıdır.
Akademik yıllar arttıkça halen dikkat sorunu devam ediyorsa çocuğun derslerinde zayıf kaldığı noktaları birebir derslerle desteklemek önemlidir.