ANKARA (AA) - Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Ortaöğretimde sınıf geçme yönetmeliğinde sınıfta kalmaya ilişkin, tüm düzenlemeler hazırlandı, 2020-2021 yılından itibaren uygulayacağız." dedi.
Selçuk, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
Önümüzdeki yıl hayata geçirilecek "Lise ve ilköğretim tasarımı"yla ilgili çalışmaların hangi aşamada olduğu, bu tasarının ne gibi yenilikler getireceği ve bu çalışmanın lise ve üniversiteye giriş sınavlarında bir değişikliğe neden olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Selçuk, öncelikle herhangi bir konuda 2023 vizyon belgesinde dayalı olarak yapılması gereken işleri sıraladıklarını söyledi.
Konunun muhatabı olan okul yöneticileri, il müdürleri, ilçe müdürleri, sivil toplum kuruluş temsilcileri, veliler, öğrenciler, öğretmenleri davet ettiklerini anlatan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyoruz ki 'bizim böyle bir planlamamız var, bize katkı sağlar mısınız' Ortaöğretimle ilgili çalışmada da yüzlerce öğretmen ve yöneticinin davet edildiği toplantılar, çalıştaylar yapıldı. Veliler, lise öğrencilerimiz geldi, 'biz böyle bir planlama yapıyoruz, ne dersiniz? Siz bunu yaşadığınız, yaşıyorsunuz' dedik. Sonuçta topluma dedik ki 'biz bir taslak hazırladık ve bu taslağı kamuoyunun tartışmasına sunuyoruz. Yapıcı olan tüm eleştirilere de açık olarak geri bildirimleri alacağız.105 civarında kurum ve kuruluştan görüş istedik, dedik ki 'Biz böyle bir şey yaptık, ne dersiniz.' Gelen geri bildirimlere dayalı olarak da Mayıs'tan beri hazırlıklarımız devam ediyor ve çok nitelikli, çok yararlı geri bildirimlerde geldi ve bu geri bildirimlerden faydalanarak, önümüzdeki süreçte bunun son haline ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı olarak bazı açıklamaları da yapacağız."
Bu çalışmanın ilkokul ve ortaokulda da lise ile beraber eşgüdümlü ve eş zamanlı olarak yapılacağını ve bu konuda hazırlıklarında sürdüğünü aktaran Selçuk, kamuoyuna ve bu 105 kuruma "Ortaöğretim tasarımı ile ilgili ne düşünüyorsunuz, ilkokul ve ortaokul tasarımına ilişkin görüşleriniz nedir?" diye de sorduklarını anlattı.
Oradan da gelen geri bildirimlere göre hazırlıkların sürdüğüne işaret eden Selçuk, bunun neden geçen sene yapılıp, bu sene başlamadığına ilişkin olarak, şöyle konuştu:
"Başlayamaz, çünkü alt yapı gerekiyor. Hem söz veriyoruz, 'altyapı olmadan bir işi yapmayacağız' diye hem de 'niçin hemen başlamadı, değişim niye yapılmıyor' şeklinde bir muhatap olma durumunuz da söz konusu. Özet olarak şu söylenebilir; 2020-2021 yılından itibaren ilkokul, ortaokul ve lisede bu tartışılan, görüş bildirilen tasarıma uygun olarak çalışmalarımız, hazırlıklarımız devam ediyor. Bunun sınavlarla bir ilgisi yok. Biz sınav değiştiğinde eğitim sistemi düzelir ya da düzelmez gibi bir sebep, sonuç ilişkisini çok kabullenmiyoruz. Yani bir sınavı değiştirerek, eğitim sisteminin değişeceğini düşünmüyoruz. Şu anda da böyle bir ihtiyaç yok. diğer taraftan örneğin tarih dersi, matematik seçmeli olduğu gibi konulara da açıklık getirme fırsatımız. Tarih dersi zorunlu bir ders, matematik zorunlu bir ders."
- "Hiçbir okulumuzun bir dezavantaj yaşanması söz konusu değil"
Selçuk, seçmeli derslerle ilgili tek bir havuzun olmasına ilişkin bir şikayet olduğuna da işaret ederek, "Ona ilişkin bir düzenleme de yaptık. Hiçbir okulumuzun bir dezavantaj yaşanması söz konusu değil." dedi.
Kendilerine ayrıca "Neden Anadolu Lisesi ilan edildi?" sorusunun geldiğini belirten Selçuk, şöyle konuştu:
"Program geliştirme açısından, eğitim bilimi açısından baktığımızda, biz sistemin omurgasını çalışırız önce yani her bir okulu tek tek ortaya koymayız, Bir omurga çalışırız. Omurga ne? Anadolu Lisesi. Anadolu Lisesi'ne dayalı olarak Fen Lisesi'ne bazı dersler ekleniyor ya da saatleri değiştiriliyor. Anadolu İmam Hatip Liseleri'ne bazı esnek dersler var, onları eklememiz lazım. Tarihsel olarak böyle bir gelenek var, Türkiye'de bunun devam etmesi lazım. Diyelim ki sosyal bilimler lisesine bazı dersler ekleniyor ama omurga aynı, yani Anadolu Lisesi. Dolayısıyla biz Anadolu Lisesi'ni hallettiğimizde zaten diğer liselere de ilgili tüm genel müdürlüklerle beraber ortak bir şekilde çalıştık."
Ziya Selçuk, sınıf geçme yönetmeliği ile ilgili bir durumun söz konusu olduğunu belirterek, "4+4+4 başladığı yıl ilkokula başlayan çocuklar, 2020-2021 eğitim yılında lise 1'e başlayacak. Bizim çağ nüfusumuz normalde 1 milyon 200 bin civarındayken o sene 1 milyon 800 bin küsur olacak. Önümüzdeki yıl bizim fiziksel altyapıyı kurmamız, öğretmen ihtiyaçlarımızı sağlamamız, dersliklerin, laboratuvarların düzenlemesini yapmamız gerekecek." ifadelerini kullandı.
Ortaöğretimde sınıf geçme yönetmeliğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Milli Eğitim Bakanı Selçuk, şu bilgileri verdi:
"2020-2021 yılında yeni sistemle beraber ortaöğretimde sınıf geçme yönetmeliğinde sınıfta kalmaya ilişkin, tüm düzenlemeler hazırlandı, 2020-2021 yılından itibaren uygulayacağız. Bununla ilgili de kararımızı aldık. Bu yönetmelik henüz okullar yeni başladığı için şu an ilan edilmiyor. Bugünkü ihtiyaçlarımıza ilişkin olarak mevcut Orta Öğretim Yönetmeliği bugün çıktı ama 2020-2021 yılının ihtiyaçlarına ilişkin de sadece sınıf geçme kısmıyla ilgili bir yönetmelik değişikliği yapacağız. Neyi yapacağımıza ilişkin de hemen hemen bütün illerimizde çalıştaylar yaptık. Bütün illerimizden davetler oldu öğretmenlerimize, yöneticilerimize, 'Siz sınıfta ne sorun yaşıyorsunuz, ne yapalım' şeklinde, bununla ilgili de çok işlevsel sonuçlar çıktı. 2020-2021'de de inşallah bunu uygulayacağız."
- "Öğrenme farklılığı yüzde 40' yakın"
Bakan Selçuk, 2020-2021'de merkezi bütçeden daha büyük pay alma durumunda yapacakları yeni atılımlara ilişkin çalışmalarının olup olmadığı ve okullar arasındaki imkan farklılıklarına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
"Okullar arasında öğrenme farklılıkları yüzde 40'a yakın. Bu yüzde 10'un altında olmalı. İmkan, öğrenme farklılıklarını azaltma hedefimiz var. Bu farklar azaldığında velilerimiz sadece belirli bir kesim okula yönelmek durumunda kalmayacaklar. Çünkü okullar arasında çok fazla fark olmayacak. Bunun için bir ekonomik yatırım gerekiyor. Bir finansman problemi var burada. Çünkü bunu nasıl yapacağımızı biliyoruz, yol haritası var. Hatta tarih tarih biliyoruz. Mesela okul öncesinde 5 yaş zorunlu olacaksa, benim 21 bin dersliğe ihtiyacım var. Bunları net biliyoruz. Bizim şu kadar öğretmene ihtiyacımız var, bunu net biliyoruz. Hatta 2035'e kadar neye ihtiyacımız var, bunları biliyoruz, bunların hesaplamalarını yaptık."
Türkiye'nin ekonomik imkanlarının gittikçe daha olumlu olarak geliştiğini ve bu devam ettikçe eğitime ayrılan payın da artması ve bu imkanların kapatılmasına ilişkin çalışmaların hazır olduğunu vurgulayan Selçuk, "Uluslararası standartlar belli. Bizim 50 küsur bin okulumuzun bir matris üzerinde hangisinin, hangi parametrede, neyi zayıf ya da güçlü datası var elimizde. Bu veriye dayalı olarak da okullar arasında bütçe dağıtırken okulların imkanını dikkate alarak, öğrenci başına birim olarak örneğin; 100 lira veriyorsak imkanı daha zayıf olan bir okula, imkanı çok daha iyi olan bir okulumuza belki 30 lira, 50 lira vereceğiz. Yani eşit bir dağıtım değil, adil bir dağıtımdan söz ediyorum." diye konuştu.