Beyninizi sağlıklı tutmak için gereksiz bilgiden uzak tutun...

Yüzyılın Bilim İnsanları listesine adını yazdıran ve beyin cerrahisi alanının tüm dünyadaki idolleri arasında yer alan Prof. Dr. Gazi Yaşargil, ilerlemiş yaşına rağmen 20-30 yıl önceki hastası hakkında dahi tüm tıbbi detayları hatırlamasıyla da genç meslektaşları arasında bir efsane olarak görülüyor.

Yüzyılın Bilim İnsanları listesine adını yazdıran ve beyin cerrahisi alanının tüm dünyadaki idolleri arasında yer alan Prof. Dr. Gazi Yaşargil, ilerlemiş yaşına rağmen 20-30 yıl önceki hastası hakkında dahi tüm tıbbi detayları hatırlamasıyla da genç meslektaşları arasında bir efsane olarak görülüyor.

Prof. Dr. Yaşargil, hafızasıyla ilgili en önemli sırrının, beynini abur cubur bilgilerden uzak tutmak olduğunu söyledi. Yaşargil, “İyi bir hafızanın genetikle de ilgisi var elbette ama beyni, abur cuburdan korumak gerekiyor. Nasıl ki sağlıklı olmak için iyi beslenmek gerekli, beyni de sağlıklı tutmak için gereksiz bilgiden uzak tutmak lazım” dedi.

ONURUNA DÜZENLENEN SEMPOZYUMA KATILDI

Yeditepe Üniversitesi 1. Hipofiz Günleri Sempozyumu, tüm dünyadan önemli bilim insanlarının da katılımıyla 12 Ekim Cumartesi günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Geçen yüzyılın en önemli beyin cerrahı seçilen ve dünya tıbbının adından gıptayla söz ettiği Prof. Dr. Gazi Yaşargil onuruna düzenlenen sempozyumda, iyi huylu hipofiz bezi tümörlerinden “kraniyofarinjiyoma”ların teşhis ve tedavisindeki son gelişmeler anlatıldı. Demirören Haber Ajansı’na konuşan Prof. Dr. Gazi Yaşargil, 94 yaşında olmasına rağmen mesleğinde halen aktif olarak yer alabilmesindeki en büyük payın hafızasını korumak olduğuna işaret etti.

HAFIZAMI GEREKSİZ YÜKTEN KORUYORUM

Prof. Gazi Yaşargil, “Annemin müthiş hafızası vardı, matematikçidir. Benim hafızam çok iyidir, kardeşlerim de öyle. Ailevi ama hafızayı korumak lazım. Hani nasıl bedenimizi koruyoruz, abur cubur nasıl yemiyoruz? Mühim olan hafızayı korumak bana sorarsanız. Kaç tip otomobil var, hiç haberim yok. Motoru nasıl işler, bana ne? İşlesin o yeter. Bir başka maharetim de bulunduğum şehirlerde hiçbir sokağın ismini öğrenmem. Gideceğim yeri bileyim, gideyim geleyim yeter. Yani hafızamı yükten koruyorum. Boş yere isimler öğrenmiyorum. Mesleki terimleri öğreniyorum, onları tutuyorum aklımda. Abur cubur yok” diye konuştu.

TÜRK CERRAHLAR ÇOK İYİ YETİŞİYOR

Türkiye’deki beyin cerrahlarının çok iyi durumda olduğunu vurgulayan efsane hekim, “Müthiş gelişmeler var, alet edevatlar, özellikle nöroradyoloji, resim çekmek, beynin faaliyetini izlemek. Onlar mükemmel durumda. Sonra nöroanestezi çok mükemmelleşti. Bence şu anda Profesör (Uğur) Türe Bey dünyada en önde giden beyin cerrahlarından birisi ve burada ‘in operable’ yani ameliyat olmaz denen vakaları ele alıyor, yapıyor. Ama sabır çok önemli. Bir ameliyat bazen 3 saatte bitiyor, bazen 24 saatte, tahmin edebiliyor musunuz bunu? Milimetre milimetre uğraşmak lazım” dedi.

YENİ İLAÇLAR HEYECAN VERİCİ

Kranyofarinjiyoma cerrahisini yarım asır önce dünyada ilk uygulayan cerrahlardan biri olan Prof. Dr. Gazi Yaşargil, bu alandaki en sevindirici gelişmenin, ameliyat sonrası önüne geçilemeyen şişmanlığı engelleyebilen ilaçların keşfinin olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni ilaçlar geliştiriyorlar, mesela kraniyofarinjiyomanın ilerlememesi için yeni ilaç geliştirildiğini söylediler burada da. Şişmanlık tabii hem hastalıktan geliyor, hipotalamus denen yerde, hipotalamus dediğimiz yerde şişmanlığı idare eden yerde; yemek arzusu oluyor. Boyuna yiyorlar. Ama yeni bir gelişme var, bu şişmanlamaya karşı da bir ilaç bulmuşlar. Ama yalnız Kraniyofarinjiyoma’dan kaynaklanan şişmanlık için. Öbür şişmanlıklar disiplinsiz yemekten geliyor.”

İYİ BİR CERRAH OLMANIN YOLU KENDİNİ İYİ YETİŞTİRMEKTEN GEÇER

İyi bir cerrah olmanın kendini iyi yetiştirmekten geçtiğini de vurgulayan Prof. Dr. Yaşargil, genç cerrahlara şu tavsiyelerde bulundu: “Ben Zürih'te iken saymadım ama bir nevi duymuşlar, birisi hesaplamış eğitim için 3 bine yakın arkadaş gelmiş gitmiş yanıma. Amerika'da 20 sene bulundum, orada da aynı şekilde belki birkaç yüz hekim geldi. Mesela konsere gidiyorsunuz ya da sergiye gidiyorsunuz. Konserde müthiş solist var, keman çalıyor, piyano çalıyor, flüt çalıyor. Dinlediniz... O zaman iyi solist oluyor musunuz? İşte konu, herkesin kendini yetiştirmesi. Bize gelip bizim yanımızda bulunanlar bakıyorlar bir intiba alıyorlar. Onu kaparlarsa yetiştiriyorlar kendilerini.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri