Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında konuştu. Türkiye’nin 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerine geride bıraktığına dikkat çeken Erdoğan, “50 günlük resmi seçim kampanyamız boyunca Sivas’tan başlayıp uşak’ta sona eren 59 il, 4 ilçe mitingi yaptık. İstanbul’un 28 ve Ankara’nın da 11 ilçesinde mitingler yaptık. Emeğimizin karşılığını da aldık. Yüzde 51,7 ve belediye başkanlığı sayısına göre de yüzde 54,2 düzeyinde bir başarı kazandık. Seçim sonuçlarını önceki hafta Kızılcahamam’da yaptığımız istişare toplantısında değerlendirdik. AK Parti olarak bu seçimlerde 15 büyükşehir, 24 il, 516 ilçe ve 203 belde belediyesini yönetme hakkını elde ettik. Milletimiz bize bin 389 belediyenin 758’nin sorumluluğunu vermiştir. Büyükşehir, il, ilçe ve belde olarak kaybettiğimiz belediyelerin her biri ile ilgili ayrı ayrı çalışma yapıyoruz. Bu başarısızlığa yol açan sebepleri genel merkezimizden il teşkilatımıza, adaylarımızdan milletvekillerimize kadar teker teker tespit edecek ve gereğini yerine getireceğiz. Bu işler aceleye gelmez. Tespiti ne kadar sağlam yaparsak, çözümü de o derece güçlü ve kalıcı olarak hayata geçirebiliriz” ifadelerini kullandı.
“YAPTIĞIMIZ HER İTİRAZIN GERİSİNDE İNKARI MÜMKÜN OLMAYAN SOMUT DELİLLER VARDIR”
Seçimlerin bittiğini ancak tartışmaların henüz bitmediğini vurgulayan Erdoğan, “Yapılan itirazlar sebebiyle 3 ilçemizdeki belediye başkanlığı seçimlerinin 2 Haziran’da yenilenmesiyle ilgili karar daha önce verilmişti. Bu seçimlerin en tartışmalı konusu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonuçları olmuştur. Bu seçimi önce yaklaşık 25-28 bin arası bir farkla AK Parti’nin kaybettiği ilan edildi. Biz milli iradeye seçim ve sandık sonuçlarına olan teslimiyetimiz sebebiyle bu durumu saygıyla karşılamaya hazırdık. Seçim gecesi yaptığımız basın toplantısında ve Genel Merkez’de yaptığımız balkon konuşmasında bu durumu ifade ettik. İlerleyen saatlerde ve günlerde arkadaşlarımız yaptığı sandık sonuç tutanaklarıyla, ilçe birleştirme tutanaklarıyla geçersiz oylarla ilgili itirazlar netleştikçe karşımıza bambaşka bir manzara çıktı. Bu süreçte gördük ki AK Parti’ye oy veren 15 bin seçmenin iradesi alenen gasp edilmiştir. Bu hataların bir kısmı sehven yapılmış olsa da önemli bir bölümünde kasıt olduğu açıktır. Hatalar, yanlışlar diğer partilerde aynı oranlarda yapılmamış sadece AK Parti’nin oylarında belirgin bir farklılık ortaya çıkmıştır. Meseleyi biraz daha araştırınca hem seçmen listeleriyle hem de sandık kurulu üyeleriyle ilgili ciddi yolsuzluklar, kanuna aykırı uygulamalar olduğunu gördük. Konuyu YSK’ya taşıdık. Sunduğumuz belgeler gayet sağlamdır. Yaptığımız her itirazın gerisinde inkarı mümkün olmayan somut deliller vardır. Aradaki fark neredeyse yarı yarıya azalmamış olsaydı mesele buralara kadar gelmezdi. Gözümüzün önünde tüm çıplaklığıyla duran hukuksuzluğu, bir irade gaspını görmezden gelemeyiz. Biz bu yapılanların hesabını milli irade hırsızlarından sormazsak milletimiz bizden hesap sorar. Sadece iptal oylarının sayımıyla ve birleştirme tutanaklarının düzeltilmesiyle böylesine büyük bir oy sayısının ortaya çıkması dahi içimize kurt düşürmeye yetmiştir. Birilerinin suyu bulandırarak balık avına çıktıkları intibahına kapıldık. İstanbul’daki yaklaşık 62 bin sandık görevlisinden neredeyse 20 bine yakınının seçim kanunundaki açık emre rağmen kamu görevlileri arasından değil de banka ve özel okul çalışanları arasından seçilmiş olması şüphelerimizi daha da artırdı. Seçimler öncesinden başlayarak bir takım kirli ellerin işin içine girdiği ve konuyu buralara getirdiği anlaşılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde organize bir yolsuzluk, tam kanunsuzluk, usulsüzlük hali olduğuna inanıyoruz. Tek tek yanlışlar, kusurlar maruz görülebilir ama sandık kurulu üyelerinin, başkanlarının neredeyse 3’te birinin kanuna aykırı atanmış olmasını iptal edilen oyların çok büyük bir bölümünün AK Parti’ye ait çıkmasını kimse masum bir hata veya yanlış olarak izah edemez. Hukuk mücadelemizi seçim kanunumuz çerçevesinde dün akşama kadar sürdürdük. AK Parti’nin seçimden çıkan sonucu kabullenmemek, hakkı olmayan bir seçimi kazanmış gözükmek gibi bir derdi yoktur. Sadece gasp edilen haklarımızın ve yapılan açık yolsuzluktan, usulsüzlükten kaynaklanan hataları düzeltmenin peşindeyiz. Durum tam tersi olsaydı, AK Parti az bir farkla seçimi kazanmış gözüküp ardından fark yarı yarıya azalsaydı ve aynı usulsüzlükler tespit edilseydi inanın ensemizde her gün boza pişiriliyor olurdu. Böyle bir durumda bize söylemedikleri, etmedikleri bırakmayacak olanların şimdi hukuki haklarımızı kullandığımız için aynısını yapıyor olmalarındaki ikiyüzlülüğü milletimizin takdirine bırakıyorum” açıklamasını yaptı.
“ÜLKEMİZİN YENİDEN SİYASET VE TOPLUM MÜHENDİSLERİNİN OPERASYON ALANI HALİNE GELMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
YSK’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin 23 Haziran 2019 tarihinde yenileneceği kararına değinen Erdoğan, konuya ilişkin şunları söyledi:
“YSK, hem bizim hem diğer partilerin temsilcilerini dinlemiş, verilen bilgi ve belgeleri inceleyip kararını ortaya koymuştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri 23 Haziran 2019 Pazar günü yenilenecektir. Kararın ülkemize ve İstanbul’a hayırlı olmasını diliyoruz. Bu kararı siyasetçiler olarak sorunlarımızı demokrasi ve hukuk içinde çözme irademizi güçlendirecek, hakemliği milli iradeye bırakacak en doğru adım olarak görüyoruz. 23 Haziran’a kadar olan sürede çok daha fazla çalışarak İstanbul’daki tüm hemşehrilerimizin gönlüne girerek seçimleri kazanmaya çalışacağız. İstanbul halkının 23 Haziran’da gelecek 5 yılı için en isabetli kararı vereceğine inanıyorum. Türkiye bir demokrasi ve hukuk devletidir. YSK tam tersi bir karar vermiş olsaydı daha önce ilan ettiğimiz gibi biz yine buna uyacaktık. Türkiye’de demokrasiyi gerçek anlamda aya kaldıran, tüm kural ve kurullarıyla işler hale getiren parti biziz. İstanbul seçimlerinin üzerindeki gölgenin kalkmasını sağlayacak bu kararı demokrasimizi güçlendirecek önemli bir adım olarak görüyoruz. Türkiye geçmişte kendini milletin ve devletin üstünde gören sözüm ona elitlerin yol açtığı tahribatlar yüzünden ağır bedeller ödemiştir. Ülkemizin yeniden siyaset ve toplum mühendislerinin operasyon alanı haline gelmesine izin vermeyeceğiz. Milli iradenin önünden arkasından dolaşarak sandığa gölge düşürmeye çalışanlara meydanı bırakmamakta kararlıyız. Perde arkasından sinsice operasyon yürütenlerin, sahada kendine yer açmaya çalışanların hepsini biliyoruz. Armut piş ağzıma düş misali oturdukları yerden sadece bize hata yaptırarak ülkenin yönetimine el koymayı hesaplayan karanlık odaklara bekledikleri fırsatı asla vermeyeceğiz.”
"YANLIŞ YAPIYORSUNUZ, ÖNCE HERKES HADDİNİ BİLECEK"
“Bazı iş adamı gurupları dün açıklanan bu karardan sonra baktık ki garip garip açıklamalar yapıyorlar” diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, “Bundan sonra da tabii ki bizden bu tavırlarınızla ülkemizin geleceğine yönelik bir normalleşmeyi konuştuğumuz dönemde sizler burada seçim hukukunun işletildiği bir yerde böyle bir açıklamayı yaparsanız bunlar anormalleşmeyi getirir. Yanlış yapıyorsunuz, önce herkes haddini bilecek. Herkes işini yapacak. Ekonomiyle mi uğraşıyorsun, iş adamı mısın, sen işini yap, sana düşeni sandığında git kullan ama kalkıp seçim yargısının bu noktada verdiği karara adeta müdahale mahiyetinde açıklamalar yaparsanız sizin de nerede olduğunuzu, nereye oturduğunuzu gayet güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Müsaade edin de bizim de size bakışımız ona göre değişecektir. İlk olarak da bu seçimde gördüğümüz eksikliklerin, aksaklıkların, yanlışların bir daha tekerrür etmemesi için gereken hukuki düzenlemeleri süratle gerçekleştireceğiz. Önce teşkilatıma sesleniyorum; sandıklar noktasında çok kararlı ve bu işi en ideal şekilde kontrol etmemiz gerekliliğini hatırlatmak istiyorum. İşi hafife almamak gerekiyor. Burada buna benzer bazı yanlışların olduğu ortada. Arkadaşlarımız süratle yoğun bir çalışmaya başladılar. Konuyu en kısa zamanda meclis gündemine de getirecekler” ifadelerini kullandı.
"FELAKET TELLALLARI İSTEDİKLERİ KADAR TAMTAMLARINI ÇALSINLAR"
Konuşmasının bir diğer bölümünde ekonomiye değinen Erdoğan, ekonominin güvenliğini sınırların güvenliği ve nesillerin geleceği kadar önemli gördüklerini belirterek, son dönemde ekonomide yaşanan dalgalanmaların sebebinin doğru okuması gerektiğine dikkat çekti. Yaşanan bu dalgalanmaların sebebinin yanlış okunduğu takdirde yanlış sonuçlara varılmasının da kaçınılmaz olacağını kaydeden Erdoğan, “Ülkemizi küresel bir senaryo doğrultusunda yeniden dizayn etmek isteyen bir projeyle karşı karşıya olduğumuz artık su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu dayatmaya karşı biz milletimizle birlikte istikbalimize ve istiklalimize sahip çıktıkça ülkemize yönelik saldırılar, özellikle de ekonomimize yönelik sabotajlar artıyor. Ekonomide 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu geceye kadar gayet iyi giden göstergelerin birdenbire allak bullak olmasını, tem başına ülkemizin kendi dinamikleriyle açıklayabilmek mümkün değildir. Bizim eksiklerimiz olabilir ama bugün önümüzde duran manzara tam bir ekonomik sabotaj halidir. Ne yapacağız? Bir dönem şehirlerimizi kana ve ateşe bulayan teröristlere ne yaptıysak bundan sonra da onu yapacağız. Sınırlarımıza dayanan teröristlere ne yaptıysak onu yapacağız. Ülkemize uluslar arası alanda köşeye sıkıştırmak isteyen kumpaslara karşı ne yaptıysak onu yapacağız. İktidara geldiğimiz 2002 yılında her bakımdan yıpratılmış, hırpalanmış, zayıflatılmış Türkiye’nin büyümesi, güçlenmesi için ne yaptıysak onu yapacağız. Önce bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bunu başardıktan sonra çok çalışacağız. 82 milyon hep birlikte çok çalışacak, Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştıracağız. Hep beraber sağlam durursak hiçbir saldırı ekonomimizde arzu edilen tahribata yol açamaz. Üstesinden geldiğimiz her saldırının ardından ekonomimizin daha da güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini biliyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de ülkemize ve özellikle de ekonomimize millet olarak hep birlikte sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Felaket tellalları istedikleri kadar tamtamlarını çalsınlar, tüm göstergeler ekonomide iyiye, olumluya doğru ümit verici bir kıpırdanmanın yaşandığını ortaya koyuyor. Üretim kıpırdıyor, ihracatımız artmayı sürdürüyor, istihdam yükselişe geçti, turizmde rekorlar kırıyoruz. Kur faiz enflasyon şer üçgenine ülkemizi hapsedip ekonomik olarak çökertme gayretlerinde elbette vazgeçilmeyecektir. Siyasi ve ekonomik yaptırım tehditleriyle bizi taciz etmekten geri durmayacaklar ama biz yönümüzü geleceğe çevirip ve elimizdeki imkanları üretime, yatırıma, istihdama yönelik kullanırsak bu çabalar sonuçsuz kalmaya mahkumdur. İnşallah bu dalganın üstesinden de hep birlikte geleceğiz” diye konuştu.