İSTANBUL (AA) - Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Cumhuriyetimizin 100. yılında cumhuriyetin bize hediye ettiği nadide emanetlerden biri olan Olgunlaşma Enstitülerimizin hak ettiği noktaya gelebilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere bu salondaki herkesin bir mesuliyeti var." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla Milli Eğitim Bakanlığınca Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezinde "Olgunlaşma Enstitüleri Kurumsal Dönüşüm Toplantısı ve Hafıza Sergisi" açılış programı düzenlendi.
Burada konuşan Selçuk, Olgunlaşma Enstitülerinin, göreve geldiği günden beri canlandırma ve geliştirme ihtiyacı duyduğu çok özel kurumlardan biri olduğunu ifade etti.
Zaman içerisinde kan kaybetmiş ve kapatılma riskine düşmüş olan bir kurumun yeniden sahip olduğu nefesle can kazanmasının çok hayati bir öneme sahip olduğunu belirten Selçuk, "Bu anlamda bugünlerde yapmaya çalıştığımız şey, geçmişte yapılanların yanında gerçekten çok küçük bir çabadır. Çünkü geçmişte yapılanlar bin yılın tarihini süzüp de bir irfanla getiren bir duygudaşlığı ihtiva ediyor." diye konuştu.
Selçuk, bu meseleyi sahiplenerek himayesine alan ve bunun Türkiye'nin geçmişiyle, şimdisiyle, geleceğiyle bütünleşmesi için çok değerli bir köprü kurulmasına fırsat verdiğini belirttiği Emine Erdoğan'a teşekkürlerini iletti.
- Enstitülerin ruhu
Sergide geçmişe bakıldığında hayranlıkla izlenilen bir manzara, hatıra, duygu, düşünce ve eylemlerin bir kütüphanesi olduğunu dile getiren Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu hayranlıkla baktığımız geçmişi bugün yaşatarak ve geleceğe taşıyarak yeni bir vazifenin sahibi olduğumuzun da şuurundayız. Doğru tespitleri ve analizi yaparak, sadece masa başından karar vermeksizin sahaya inerek, şehir şehir, enstitü enstitü dolaşarak, oranın ruhuna intisap etmek ve oranın ruhuyla zamanın ruhunu ilişkilendirmek ihtiyacı son derece önemli. Bunu yapmaya da gayret ettik. Bu nedenle de her konuda olduğu gibi bir danışma kurulu oluşturduk. Ülkemizin köklü kurumlarının dönüşüm çalışmalarını yapmak için danışma kurulumuz bu geçmişi incelemekle ilgili bir faaliyet ajandası oluşturdular. Tüm programlarına rağmen enstitülerimizin dönüşüm sürecini destek veren danışma kurulu üyelerimize çok teşekkür ediyorum. Enstitülerimizi ziyaret edip gerekli raporları tarafıma ulaştırarak mesafe almamıza çok büyük gayretleri oldu."
- "Basit olan güzeldir"
Bir yılı aşkın süredir enstitülerin mevcut durumu ve neye ihtiyacı olduğuyla ilgili çalışmalar yaptıklarını aktaran Selçuk, öğretmen ve usta öğreticilerle bir araya gelerek değerlendirme yaptıklarını ifade etti.
Bakan Selçuk, değerlendirmelerde dikkate aldıkları kriterler ve ölçümleri şu şekilde sıraladı:
"Bunlardan bir tanesi sadeleşme kriteri. Yerinde yapılan incelemeler ve akademisyenlerimizin de bakış açısıyla ortaya çıkan durum bize gösterdi ki bir sadeleşmeye ihtiyaç var. 'Basit olan güzeldir' prensibine hizmet etmekte yarar var. Bir başka ölçütümüz derinleşmekle alakalıydı. Enstitülerdeki kurs ve program sayılarının çok fazla olmasının, öğretmenlerin ve usta öğreticilerin belirli alanlarda ustalaşmasını engellediğini fark ettik. Bu yüzden de derinleşmeyi kendimize bir hedef olarak koyduk. En çok önemsediğim başlıklardan birisi de gençleşme. Enstitülerin kuruluş felsefine uygun şekilde ülkemizin sanat ve zanaat hafızasını gençlere aktarma vazifemiz var. Maalesef gençlere bunu aktarmakta biraz güçlük çekmeye başlamışız, gençler bu işten uzaklaşmış. Tam da bu meseleyi bu şekilde yen bir nefesle güzelleştirirken yeni bir bakış açısıyla küreselleştirirken, uluslararası bir bakış açısına kavuştururken gençleşmenin gözden kaçırılması elbette mümkün değildir."
- "Yeni bir özgünlük dili geliştirmeliyiz"
Tarih içerisinde bütün enstitülerin kendilerine özgü bir dil oluşturduğuna işaret eden Selçuk, bu dilin yaygınlaşamadığına, ortak dil ve hafıza oluşturma konusunda bazı sıkıntıların yaşandığına vurgu yaptı.
Ortak bir tasarım diline ihtiyaç olduğunu ifade eden Selçuk, bir başka boyutun da gelenek ve yenilik ahengi olduğunu söyledi.
Selçuk, "Ahenk kelimesinin kendisindeki ahenge varabilmek için geleneği ve yeniliği buluşturmanın bir edep ve huşu içerisinde yapılması gerekiyor. Bundan dolayı da geleneği ve yeniliği birlikte bir bedende buluşturmak vafizesini de üstümüze almış bulunuyoruz. Bir başka husus özgürlük meselesi. Bizim küresel etkiler nedeniyle giderek tek tipleşen bir orijinalite anlayışımız da oluşmaya başlıyor ama bu orijinalite ya da özgünlük anlayışımızı geçmişte alfabemizi yeniden okuyarak yeni bir özgünlük dili geliştirmeye ihtiyacımız var. Buna da dikkat ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, araştırma ve tasarım meselesinin akademik tarafı ile üretim tarafını birlikte ele aldıklarını belirterek, bunu yaparken dünyaya açılmayı, uluslararası bir marka üretimi çalışmasını neticelendirmeyi arzu ettiklerini kaydetti. Selçuk, bunun için de ortak bir pazarlama diline ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
- "Kalıcı eserler oluşturmayı hedefliyoruz"
Bu pazarlama diliyle beraber üretilen tasarımları bütün dünyaya yönlendirme çabası içerisinde olacaklarını da ifade eden Selçuk, bunun uluslararasılaşmayı gerektirdiğini, bu yüzden dünya pazarına açılmayı ve satış garantili projeler yapmayı çok önemsediklerini söyledi.
Bakan Selçuk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kültür ve sanat diplomasisinde ülkemizin daha yüksek sesle kalıcı eserler oluşturması ve dünyanın birçok müzesinde bizim eserlerimizin daha fazla yer alması elbette hedefimiz. Bahsi geçen bu konularda birçok ülkeyle de temasımız var. Bu ülkelerle yakın ilişkiler kurarak tasarım konusunda bir fikir alışverişi ve istişare sürecindeyiz. Bu süreci 2023 yılına kadar nihai bir hedefe ulaştırmaya da gayret ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında cumhuriyetin bize hediye ettiği nadide emanetlerden biri olan Olgunlaşma Enstitülerimizin hak ettiği noktaya gelebilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere bu salondaki herkesi bir mesuliyeti var. Bu sorumluluğu birlikte yüklendiğimiz de o zaman bir başka anlam tasavvuru ortaya çıkacak. Yeni dönemde sizlerin desteğiyle Türk iğnesinin mucizesini bütün dünyaya anlatacağımıza inancımız tamdır."