Avukat Kudbedin Kaya’nın öldürülmesine ilişkin davanın görülmesine başlandı

Bakırköy’de bir restorandayken kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından silahlı saldırıya uğrayan Kudbedin Kaya’nın öldürülmesine ilişkin davanın görülmesine başlandı. 6’sı tutuklu 11 sanığın yargılandığı davaya firari sanık Naci Şerifi Zindaşti katılmadı.

Bakırköy’de bir restorandayken kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından silahlı saldırıya uğrayan Kudbedin Kaya’nın öldürülmesine ilişkin davanın görülmesine başlandı. 6’sı tutuklu 11 sanığın yargılandığı davaya firari sanık Naci Şerifi Zindaşti katılmadı.

Bakırköy’de 21 Ekim 2017’de bir restoranda öldürülen avukat Kudbedin Kaya cinayetine ilişkin 11 sanıklı davanın görülmesine başlandı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada 7’si tutuklu 9 sanık ile taraf avukatları ve müştekiler hazır bulundu. Duruşma kimlik tespitleri ile başladı.

Savunmasını yapan tutuklu sanık Ali Atman 20 aydır haksız yere hapis yattığını ve otoparkta vale olarak görev yaptığını söyleyerek çalıştığı yere milyonlarca araç geldiğini aktardı. Atman, “Olaydaki evrakta parmak izimin olduğu iddianamede belirtiliyor. Aracı park ederken dokunmuş olabilirim. Evrakın nasıl hazırlandığını bilmiyorum. Olayı gerçekleştiren kişilerle irtibatım yok. Öldürülen kişiyi hiç görmedim, aramızda husumet yoktur” dedi.

Davanın tutuklu sanıklarından Aslan Özden ise suçu işlemediğini ve işlemediği bir suçtan 10 aydır tutuklu olduğunu söyleyerek, davanın firari sanığı Naci Şerifi Zindaşti’nin arkadaşı olduğunu ve aralarında bir iş ilişkisi olmadığını savundu.

Tutuklu sanık Bilal Kayış ise suçlamaları kabul etmeyerek davanın sanıklarından Ali Atman ile çocukluk arkadaşı olduğunu ve sürekli telefonda konuştuklarını aktardı. Bilal Kayış bu gerekçeler ile iddianamede adının geçtiğini savunarak beratini istedi.

Sanık Kayış, telefon görüşmesinde ‘Sizin adamlar gazeteye düşmüş, yakalanmış’ şeklindeki konuşmalarına ise "Ben kafede şef garsondum. Salih Şahin sık sık kafeye gelirdi. Konuşmalar Salih Şahin ile yapıldı. Ama Şahin’in ifadesi bile alınmadı. Telefonda ‘kendinize dikkat edin, yakalanmayın’ diyorum, bunu Salih Şahin’e kendi adli olayları nedeniyle söyledim. Her şey ortadadır, benim ailemden 3 kişi PKK tarafından öldürüldü. Devlet bizi koruyamıyor, kendimizi korumak zorundayız. O yüzden silah taşırız. Sanki ben Zindaşti’yi tanıyormuşum gibi yansıtılmış. Glock marka silah taşıyorum diye, öldürülen avukatta Glock marka silahla öldürüldü diye bağlantı kuruluyor. Suçsuzum” dedi.

Sanıklardan Emre Ateş savunmasında, evlere müzik ve görüntü sistemi kurma işiyle uğraştığını söyleyerek, “İddianamedeki sigorta poliçesinde parmak izimin bulunması yaptığım iş nedeniyle olabilir. Zindaşti’yi tanımam” şeklinde konuştu.

“ZİNDAŞTİ EĞLENMEYİ SEVEN ADAM”

Tutuklu sanık İbrahim Kadir Aslan ise, kendisinin parmak izi veya ses kaydının olmadığını söyleyerek, “Bilal Kayış, evimde kalıyordu, onu almaya geldiklerinde beni de aldılar. 20 aydır içerideyim. Mağdurum. Ben Bodrum’da gece kulüpleri işletiyorum. Naci Zindaşti’yi tanırım benim müşterimdir. Bodrum için veli nimet bir insandır. Her geldiğinde 10 bin liralık loca için 20 bin lira bırakırdı. Herkese 100’er Euro dağıtırdı. Herkes sever ve saygı duyardı. Çünkü adam para dağıtıyor. Eğlenmeyi seven bir adam” dedi. Tutuklu sanık Aslan, Zindaşti’nin 6 ay tutuklu kalıp sonra serbest bırakıldığına kendisinin ise 20 aydır tutuklu bulunduğunu söyleyerek mahkemenin adaletine sığındığını aktardı.

Tutuksuz sanık Selçuk Bülkü de, “Maktulün ailesine baş sağlığı diliyorum. Ümit Patlamaz ile 2009 yılında tanıştım, evini kiraladım. Yalan konuşmanın anlamı yok. Ümit Patlamaz bana bir evrak getirdi. İçinde plaka olduğu belliydi, içini açıp bakmadım. Hasan Çataltaş’ı Bodrum’dan tanırım, bana araç evrak işi yapıp yapmadığımı sordu. Ben de kendisine ’Ümit’e yaptırırım’ dedim. Ümit, evrakı dükkana getirdi, Hasan’a vermemi istedi. Yanımda Murat İlter vardı” şeklinde savunma yaptı.

“TEHDİTLERDEN DOLAYI ARACIMI ZIRHLANDIRDIK”

Duruşmada söz verilmesi üzerine konuşan maktül Kudbedin Kaya’nın eşi Hülya Ceylan ise Zindaşti’nin eşine vekalet vermek istediğini ancak eşinin Zindaşti’nin tavırlarından hoşlanmadığı için bunu kabul etmediğini aktardı. Ceylan, “Bunları bana kendi ağzıyla anlattı. Bu olay Ergenekon Davası sürecinden önce oldu. Eşimin reddetmesinden sonra husumet başladı. Zekeriya Öz, gizli tanık İranlı şahsın ifadelerini alarak eşimi sanık yargılattı. Ergenekon davası nedeniyle eşimin işleri aksadı. Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde Orhan Ünğan’ın suçsuz olduğuna inandığı için vekaleti aldı. Defalarca bu davadan çekilmesini istedim. Bu davanın son davası olduğunu, avukatlığı bırakacağını söyledi. Bana kimseyi yarı yolda bırakmam, dedi. Silahı yoktu eşim hukukçuluk yapıyordu. Tehditlerden dolayı aracımı zırhlandırdık. İranlı şahıs bir suç örgütü lideridir. Çetesiyle bu işi organize edip eşimin katline sebep olmuştur. Sanıklar birbiriyle eş, dost ve akrabadır. Eşim katledilmiştir” dedi. Maktul Kudbedin Kaya’nın oğlu Navdar Kaya ise, Zindaşti’nin babasına karşı husumeti olduğunu söyleyerek olayın organize bir biçimde gerçekleştiğini ifade etti.

Mahkeme tarafların dinlenilmesinin ardından Cumhuriyet Savcısına görüşünü sordu.

Cumhuriyet Savcısı tutuklu sanıklar Ali Atman, Aslan Özden, Bilal Kayış, Emre Ateş, İbrahim Kadir Aslen ve Murat İlter’in tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanmış olması, üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle tahliyelerini talep etti. Savcı Zindaşti’nin yakalama emrinin akıbetinin sorulmasını, sanık Hasan Çatalbaş hakkında zorla getirilme kararı çıkartılmasını da istedi.

Mahkeme cumhuriyet savcısının görüşünün ardından ara kararını vermek için duruşmaya ara verdi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuksuz sanık Hasan Çatalbaş hakkındaki zorla getirilme kararının devamına, Naci Şerifi Zindaşti’nin yakalama emrinin beklenmesine ve tutuklu sanıklar Ali Atman, Aslan Özden, Bilal Kayış, Emre Ateş, İbrahim Kadir Aslan ve Murat İlter’in tutuklulukta geçirdikleri süre ve mevcut delil durumu göz önünde bulundurularak tahliyelerine karar verdi.

İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede 21 Ekim 2017’de gerçekleşen olay anlatılmıştı. İddianamede avukat Kudbedin Kaya’nın Bakırköy’de bir restorandayken kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından silahlı saldırıya uğradığı ve hayatını kaybettiği açıklanmıştı. İddianamede, Zindaşti ile Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan’ın husumetli oldukları, bu husumet sonucunda birçok kişinin öldürüldüğü belirtilerek, Büyükçekmece’de Zindaşti’nın kızı Arzu Şerifi Zindaşti ile yeğeni Devrim Öztunç’un öldürülmelerine ilişkin olay da anlatılmıştı. Kudbedin Kaya’nın bu davada sanıklarından birinin avukatı olduğu ve bir duruşmada öldürüleceğini söylediği de belirtilmişti. İddianamede Kudbedin Kaya’nın öldürülmesine ilişkin sanık Zindaşti’nin kimliği tespit edilemeyen biri kadın, biri erkek iki kişiyi azmettirdiği, davanın diğer sanıklarının ise kimlikleri tespit edilemeyen bu kişilere eylemleri rahat gerçekleştirmeleri için sahte belgeler hazırladıkları açıklanmıştı. Firari sanık Naci Zindaşti hakkında ‘tasarlayarak öldürmeye azmettirme’, ‘resmi belgede sahtecilik’ ve ’ruhsatsız silah bulundurma’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 2 yıldan 8 yıla kadar, diğer 10 sanık hakkında ise ’tasarlayarak öldürmeye yardım etme’ ve ’resmi belgede sahtecilik’ suçundan 25 yıla kadar hapis cezalarına çarptırılmaları talep edilmişti.

(İHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Asayiş Haberleri