Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan Güneş ailesi, konuşamayan otizmli 5 yaşında kızları Asel için umudu 2 bin 500 kilometre uzaktaki Türkiye’de buldu. Avşar ve Zeki Güneş çiftinin 5 yıl önce Asel adını verdikleri kızları dünyaya geldi. 3 yaşına gelen Asel’in yaşıtları gibi konuşmaya başlamadığını gören anne Avşar Güneş, kızının herhangi bir sağlık probleminin olabileceğini düşünerek Berlin’de bir hastaneye gitti.
Yapılan kontrollerde anne Gümneş’e beklemesi gerektiği, kızının bir zaman sonra konuşmaya başlayacağı söylendi. Ancak Asel 4 yaşına gelmesine rağmen konuşmaya ve iletişim kurmaya başlayamadı. Bunun üzerine defalarca hastaneye giden Güneş çiftinin kızı Asel’de otizm belirtileri olduğu belirlendi. Yaklaşık 1 yıl boyunca konuşması için dil terapisi alan Asel’de gelişme göremeyen aile, umudunu yitirmeyerek eğitimi için araştırma yapmaya başladı. Sosyal medyada ve internet üzerinden araştırmalar yapan Güneş çifti, Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde bulunan Atlantis Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde birçok çocuğun otizmi yendiğini gördü.
Bunun üzerine Türkiye’ye gelmeye karar veren aile, yaklaşık 2 bin 500 kilometre yol katederek Başiskele’ye geldi. Merkezde Asel için 5 günlük eğitim programı oluşturuldu. Bireysel eğitim, duyu bütünleme, at terapisi ve oyun terapisi ile eğitime başlayan Asel 3 gün sonra ilk defa konuşarak, ‘At attı’ dedi. Kızının konuşmaya başladığını gören anne ve baba büyük mutluluk yaşadı. Kızının konuşmasının kendisine büyük mutluluk verdiğini ifade eden anne Avşar Güneş, duygularını ifade ederken gözyaşlarına boğuldu.
“ORADA KONUŞMAYAN ÇOCUK ÖZÜRLÜ ÇOCUKTUR”
Almanya’da kızında otizm belirtileri tespit edilmesine rağmen sağlık ve eğitim sistemi nedeni ile gelişim gösteremediğini kaydeden baba Zeki Güneş, “Otizm belirtisi ile Almanya’dan geldik. Tam olarak bir otizm tanısı konulmamıştı ama belirtileri vardı. O yüzden çeşitli doktorlara gittikten sonra eğitimle kızımın yaşadığı sorunları aşabileceğini düşündük.
Yaptığımız araştırmalar neticesinde sosyal medya ve ulusal basın aracılığı ile bu kurumu gördük. Bu kurumun memleketimde olması daha bir kolaylık sağladı. Kızımın konuşmaması ve yaşıtları gibi iletişim kurmaması en belirgin özelliklerindendi. Onun dışında gözle görülür bir farklı davranışı yoktu. Oradaki kreş ortamı ve sağlık sistemi bizim kafamızı karıştırdı. Orada konuşmayan çocuk özürlü çocuktur. Bu damgayı vuruyorlar ve okulunu değiştiriyorlar” dedi.
“TEKRAR BİR PLAN YAPIP TÜRKİYE’YE EĞİTİM İÇİN GELMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Güneş, Türkiye’de çocuklarının gelişim gösterdiğini ifade ederek, “Biz buraya geldik. Kızım eğitimin ilk gününde biraz yabancılık çekti. Hocaların desteği ile eğitimin 3. gününe geldiğimizde kelime çıktıları almaya başladık. Bazı çıkartmadığı sesler, harfleri söylemeye başladı.
Yarın tekrar Almanya’ya dönüyoruz. Tekrar bir plan yapıp Türkiye’ye eğitim için gelmeyi düşünüyoruz. Almanya’da insanlar, Türkiye’de eskisi gibi dağınık bir sistemin olduğunu düşünüyorlar. İlgi ve alakanın olmadığını düşünüyorlar. Durumun böyle olmadığının farkına varanların sayısı çok az. Ama Türkiye’de her konuda gelişmeler var. Bu da bizim burada yaşadığımız en güzel örneklerden birisi” diye konuştu.
“ONUN İLK CÜMLESİNİ BİZ BURADA DUYDUK”
Kızının tedavisi için yaşadıkları zorlu süreçten bahseden anne Avşar ise, gözyaşları içerisinde kızının konuşmasını duymanın mutluluğunu yaşadığını dile getirerek, “İlk sorunumuz kreşte başladı. Konuşmadığında hastaneye götürüyordum, ‘Daha 3 yaşında, bekle konuşur’ diyorlardı. Dil bağı problemini öğrendik.
Bunu söylediğimizde saçma geldi, bakmadılar. Daha sonra kreşte problemleri devam etmeye devam etti. Hastaneye, çeşitli terapilere götürdük ama olumlu yönde hiçbir gelişme göremedik. Bir yıl boyunca konuşma terapisi eğitimi aldı. Ama hiçbir ses bile çıkmadı. Onun ilk cümlesini biz burada duyduk. ‘At attı’ ilk cümlesi oldu. 3 gün içerisinde ilk cümlemizi kurduk. Bu çok güzel” diye konuştu.
“HER ŞEY AİLEDE BİTİYOR”
Diğer otizmli çocuk annelerine seslenen Avşar Güneş, “Umutsuz olmasınlar. Gitsin araştırsınlar. Otizm deyip geçmesinler. Onlar da öğrenebilirler. O çocuklar her şeye açık. Aileler otizmli olduğunu öğrenince utanıyor. Bu çok yanlış bir şey.
Benim çocuğum otizmliyse otizmlidir. O her şeyi yapabilir, eğitim alabilir. Burada her şey ailede bitiyor. Bu umut herkes için geçerli. Hiç kimse umudunu yitirmemeli. Bazı insanlar harekete geçmiyor, çocuğun için ise yapacaksın” şeklinde konuştu.