2 gün süren çalıştayda hasar tespiti konusunda İtalya, Yeni Zelanda ve Japonya gibi ülke örnekleri konuşulurken, zarar modellemesi ve sigortaya ilişkin konular da tartışıldı. DASK’ın Afet Yönetim Sistemi ve modellemesinin detaylarının da paylaşıldığı çalıştayın açılışında konuşan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, “Depremin yol açtığı riskler; nüfus artışı, şehirleşme, sanayileşmeyle birlikte sürekli yeni boyutlar kazanırken, deprem riski yönetiminin de değişen bu koşullara uyum sağlayacak şekilde sürekli geliştirilmesi gerekiyor. DASK olarak biz de misyonumuz doğrultusunda bu konuyu önemsiyoruz” dedi. Güler, İstanbul depremine ilişkin güncel verileri de paylaştı.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Deprem Hasar ve Risk Yönetiminde Uluslararası Gelişmeler Çalıştayı’nı düzenledi. Sigorta sektörünü, uluslararası reasürans ve modelleme şirketlerini, kamu kurumlarını ve üniversiteleri bir araya getiren çalıştayda, deprem sonrası hasar tespiti alanında ülkelere özel uygulamalar ele alınırken deprem riskinin modellenmesinde son gelişmeleri de konuşuldu. DASK’ın olası İstanbul Depremi’nde oluşacak hasarın öngörülebilmesi için geliştirdiği hasar modellemesi ve hasar tespit metodolojisi ile afet yönetim sistemi de çalıştayda konuşulan konular arasında yer aldı.
DASK’ın 2000 kurulduğunu hatırlatan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Deprem riski ve yönetimi son derece geniş kapsamlı bir konu. Depremin yol açtığı riskler; nüfus artışı, şehirleşme, sanayileşmeyle birlikte sürekli yeni boyutlar kazanırken, deprem riski yönetiminin de değişen bu koşullara uyum sağlayacak şekilde sürekli geliştirilmesi gerekiyor. DASK olarak biz de misyonumuz doğrultusunda bu konuyu önemsiyoruz. DASK, ülke genelinde Zorunlu Deprem Sigortası bilincini geliştirmek ve ev sahiplerini Zorunlu Deprem Sigortası yaptırmaya teşvik etmek amacıyla kuruluşundan bu yana farkındalık ve bilgilendirme faaliyetlerini düzenli olarak sürdürmektedir. Bugün DASK’ın yürüttüğü çalışmalar sayesinde, Zorunlu Deprem Sigortası teminatına sahip konutlarımızın sayısı 9,5 milyona ulaşmış bulunmaktadır. Ülkemiz genelinde her iki konuttan biri artık Zorunlu Deprem Sigortası’na sahiptir. Ancak buradan, Zorunlu Deprem Sigortası sistemine dâhil etmemiz gereken diğer bir yüzde 50’nin daha olduğunu da hiçbir zaman unutmamalıyız. Kurumun bir depremdeki ödeme kapasitesi, bugün itibarıyla 24 milyar TL seviyelerine ulaşmıştır.”
İstanbul depreminin ardından 10 bini aşkın hasar ihbarı
26 Eylül İstanbul depremine değinen Güler, “İstanbul’da Marmara Denizi merkezli 5,8 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. Can kaybına sebep olmayan bu depremin ardından, yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerin halkımızın nezdinde yarattığı farkındalık sayesinde Zorunlu Deprem Sigortalı konut sayısında depremden sonraki ilk haftada önemli artışlar yaşandı. Ancak bugün itibariyle ülke genelinde ve İstanbul’da üretimler normal artış seviyelerine döndü. Temennimiz, sigorta bilincimizin artması için bu tür talihsiz olayları yaşamak zorunda kalmamamızdır. Umut ediyorum ki, konutlarımızın sigortasız kalan diğer yarısını da en kısa zamanda teminat altına almayı başaracağız. Bu son depremle ilgili DASK kurumumuzun hasar süreçlerinin yönetiminde geldiği noktayı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Depremin ardından 10 binin üzerinde hasar ihbarı aldık. Gelen ihbarları hızlı bir şekilde değerlendirip yüzde 25’ini depremden sonraki bir ay içinde sonuçlandırdık. Bu süreçte 2,5 milyon TL seviyesinde tazminat ödemesi gerçekleştirdik. 2-3 hafta gibi çok kısa bir süre içerisinde ulaştığımız bu sonuç, alt yapılarını kurduğumuz afet yönetim sisteminin özellikle mobil hasar tespit süreci ve dijitalleşen hasar dosya süreçlerinin tamamlanmasıyla gerçekleştirilmiştir” dedi.
Afet Yönetimi Sistemi DASK’ın öncelikli konuları arasında
DASK’ın bilinçli, sorumlu ve yetkin bir kurum olarak iki ana konuda çalışmalarını ve stratejilerini yoğunlaştırdığını ifade eden Güler, sözlerini şöyle tamamladı:
“İlki ülke genelinde Zorunlu Deprem Sigortası penetrasyonunu yüzde 100’e ulaştırmak, ikincisi de güçlü bir IT, afet finansmanı, operasyon ve koordinasyon yapısını kapsayan ‘Bütünleşik Afet Yönetimi’ altyapısını kurmaktır. Afet Yönetimi çalışmaları kapsamında ülkemizin riskini ve yapı stoğunu daha doğru çözümleyen hasar tespit metodolojileri ve modelleri üzerinde çalışıyoruz. Özellikle Van depreminden öğrenilen dersler ve ihtiyaçlar sonrasında projelendirilen ve yoğun bir şekilde çalışılmaya başlanılan bu konular son 4 yıldır kademe kademe devreye alınmaya başlandı.”
DASK’ın hedefi etkin ve başarılı bir operasyon
DASK, depremin yol açabileceği olası hasarları gidermek için fon büyüklüğünü artırırken, aynı zamanda afet yönetim süreçlerine yatırım yaparak yaraların daha hızlı sarılması için projeler geliştiriyor. 2011 yılından bu yana çalışılan Afet Yönetim Sistemi projesinin detaylarını paylaşan DASK Yönetim Kurulu Üyesi ve Koordinatörü İsmet Güngör, şunları söyledi:
“Çalıştayımızın konusu Deprem Hasar ve Risk Yönetiminde Uluslararası Gelişmeler.DASK perspektifinden baktığımızda hasar yönetiminde 3 kritik unsur öne çıkıyor: Paydaşlar ile etkin koordinasyon, ihtiyari kapasitelerin yaratılması ve tüm süreçlerin dijitalleştirilmesi.Özellikle hasar süreçlerinin kusursuz işlemesi DASK’ın misyonunu yerine getirmesi ve hedeflerini gerçekleştirmesi açısından büyük önem taşıyor. 20 yıldır sigortalı adedimizi artırmaya çalışırken, aynı zamanda Afet Yönetim süreçlerine yatırım yaparak depremle baş edebilme güç ve hızını arttırıcı projeler gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda 2011 yılından bu yana Afet Yönetimi Sistemi projesi üzerinde çalışıyoruz ve halen kullanmakta ve geliştirmekteyiz. Bu sistemin iki bileşeninden bir tanesi Afet Risk Yönetimi Modülü diğeri Afet Hasar ve Operasyon Yönetimi modülü.En kötü senaryolarda dahi etkin ve başarılı bir operasyonu sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz.”
Ülke örnekleri konuşuldu
Çalıştayın ilk günü Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik’in “İstanbul’da Deprem Riski” başlıklı sunumuyla başladı. Ardından İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve DASK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper İlki’nin başkanlığında “Deprem Sonrası Hasar Değerlendirmesi ile İlgili Metodoloji - Bazı Kilit Konular Bağlamında Ülke Uygulamaları” başlıklı oturum gerçekleşti. Marco Di Ludovico, Kenneth Elwood, Koichi Kusunoki ve Stefano Pampanin’in katıldığı oturumda İtalya, Japonya ve Yeni Zelanda’dan akademisyenlerin katıldığı oturumda, farklı ülkelerin metodolojileri konuşuldu.
Akademisyenler ve reasürans şirketleri deprem sonrası iyileşme ve sigorta sektörünün rolünü konuştu
Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar’ın başkanlığını üstlendiği “Deprem Zararı Modellemesi ve Fiyatlandırması” oturumu, Peter Stafford, Sergio Lagomarsino, Helen Crowley ve Paolo Bazzurro’nun katılımıyla hem depreme ilişkin risk değerlendirmelerine hem de bunun sigorta sektörüne yansımalarına ilişkin tartışmaları gündeme taşıdı.
Fouad Bendimerad deprem sonrası iyileşme sürecinde deprem sigortalarının rolünü anlatırken, Charles Scawthorn da deprem sonrası yangın modelleri ve sigorta hakkında bir sunum yaptı. DASK Yönetim Kurulu Üyesi ve Koordinatörü İsmet Güngör ise Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nu anlattı. Çalıştay Prof. Dr. Mustafa Erdik’in moderatörlüğünde; Air, Guy Carpenter, Munich Re, ve Swiss Re gibi modelleme, brokerlik ve reasürans şirketlerinin modelleme konusunda çalışan uzmanlarının katılımıyla gerçekleşen panel oturumuyla sonra erdi.