Bağımlılık için tedavi görenlerin; doğru beslenme sayesinde, bağımlılıktan kurtulma şanslarının daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor.
Birçok bağımlılığın üstesinden gelmek zorlu bir mücadele gerektiriyor. Tedavinin başarısını arttırmak için altta yatan biyokimyasal dengesizlikleri tespit etmek, bağımlılıktan kurtulmaya engel olan kaygı ve depresyonun genetik faktörlerini ele almak önemli. Peki, bağımlılıktan kurtulmada beslenmenin rolü nedir?
Bağımlılıktan kurtulmanın beslenme ile ilişkisi hakkında bilgi veren Beslenme ve Diyet Uzmanı Zülal Yalçın; diyet ve takviyelerle yapılan beslenme terapisinin, tedavide anahtar rolü olduğunu söyledi. Zülal Yalçın; “Bağımlılıkta, biyokimyasal onarım denilen süreç; yani beyni ve vücudun geri kalan kısmını dengeye getirme süreci önemlidir. Hem diyet değişiklikleri hem de besin takviyeleri ile yapılan “Beslenme Terapisi” bu sürecin en önemli parçasıdır. Bağımlılık tedavisine başlayan herkesin genellikle multivitamin de dahil olmak üzere temel bir beslenme desteği alması gerekir. Besin takviyesi, laboratuvar test sonuçlarına göre ayarlanır. Biyokimyasal ve genetik eksikliklerini, tamamlamak için beyine ihtiyaç duyduğu besinleri verirseniz, bağımlılık için tedavi görenlerin ayık kalma şansları artar. Alkol eksikliğinde beslenme eksikliklerinin düzeltilmesi esastır. Bağımlı kişilerde çinko, çeşitli B vitaminleri ve protein gibi bazı besin öğeleri eksiktir. Genellikle, alkol bağımlılığı olan kişilerde çinko eksikliği görülür. Bunun nedeni kısmen et, kepekli tahıllar, fındık ve süt ürünleri gibi yiyecekler yoluyla yeterince mineral tüketemedikleri olabilir. Ancak bunun asıl nedeni alkolün bağırsaktaki çinko emilimini azalttığı ve idrarla çinko kaybını arttırdığıdır. Çinko eksikliği, tat ve koku hissinin azalması, yüzdeki huysuz cilt yaraları ve kötü gece görüşü gibi görünebilir. Çinko eksikliği ayrıca, genellikle alkol bağımlılığı olan insanlar için zorluk teşkil eden depresyon, sinirlilik, karışıklık ve ilgisizlikle ilişkilendirilmiştir. Bağırsak, bağırsak içerikleri ile vücudun geri kalanı arasında iyi bir engel oluşturmadığında, toksinler (zararlı bakteriler gibi) karaciğere gidebilir ve alkolle ilişkili karaciğer hastalığının zararına katkıda bulunabilir. Ağır alkol kullanımı, B vitaminlerini tüketebilir. Vitamin formlarının eksiklikleri, vücudun beyindeki serotonin ve dopamin üretimini yavaşlatan etkenler arasındadır. Bunlar alkol ve tatlılar da dâhil olmak üzere, isteklerin yönetiminde rol oynayan iyi hissettiren kimyasal maddelerdir. Bağımlılıktan kurtulmak isteyenler tedaviye başladıklarında iyi bir beslenme terapisi ile desteklenmelidirler” dedi.