“Kooperatiflerin çözüm bekleyen güncel sorunları nedir?”
Raporda kooperatiflerin güncel sorunlarına, 40 yılı aşan müşavirlik deneyimi ile güncel çözüm önerileri getirilecek.
Ülkemizde kooperatifçiliğin geliştirilmesi, kooperatif ürünlerinin tanıtımı ve bu alanda farkındalık oluşturularak kooperatifler aracılığıyla iç ve dış ticaretin geliştirilmesi amacıyla 2012 ve 2017 yılları olmak üzere iki ayrı kooperatifler fuarı düzenlenmişti. Bu fuarın üçüncüsü, 5 – 8 Aralık 2019 tarihlerinde Ankara Ticaret Odası Congresium Fuar Merkezi’nde düzenlenecek olup, teması “Kooperatiflerin Küresel Ekonomideki Yeri” olarak belirlendi.
Özmen Mali Müşavirlik adına konuyla ilgili açıklama yapan Uzman Mali Müşavir Evren Özmen “Sektörde 40 yılı aşkın bir süreye uzanan deneyimimiz var. Özellikle kurucumuz Kemal Özmen, Türkiye’nin Kooperatifçilik süreçlerine dair hazırladığı kaynak niteliğindeki kitaplarıyla bilgi ve deneyimlerini sektöre fayda olarak sunmayı hedeflemiştir. Bu bakış açımızdan yola çıkarak bu fuarda da kaynak teşkil etmesi için bir çözüm raporu sunacağız. Aşağıda belirttiğimiz konuların dışında uygulamada karşılaştığımız sorunlar da mevcut. Bu sorunların tamamının ortak, kolektif akıl ile çözüleceğine inancımız tam olup, Kooperatifler Fuarı gibi paydaşları bir araya getiren başarılı uygulamaların artmasını diliyoruz” diyerek görüşlerini paylaştı ve çözüm bekleyen konuları masaya yatırdı.
Kooperatiflerin kuruluş maliyetlerinin yüksekliği
Kooperatifler en az 7 gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulabilir. Kuruluş sürecinde bağlı olacağı Bakanlıktan izin alındıktan sonra Ticaret Odasında tescil ile tüzel kişiliğini kazanır. Özmen, “Kooperatiflerin kuruluşundaki prosedürler ve maliyetler baştan bu alanda faaliyet göstermek isteyenler için bir nevi bariyer teşkil ediyor. Yedi kişinin bir araya gelip bir fikir, bir faaliyet alanında mutabakata varması zaten kolay kolay karşılaşamadığımız bir durumken kuruluş sürecindeki bu tip engeller ülkemizde kooperatifleşme sürecine baştan balta vurmaktadır” açıklamasını yaparken çözüm önerisini şu şekilde sıraladı:
“Bazı tip kooperatiflerin kuruluş işlemleri için Ticaret odalarının ücret almaması veya düşük ücret alması. Bu bazı tip kooperatifler için bahsi geçen istisnalar, özellikle Kadın, Üretim, Kalkınma, Sosyal kooperatifler olarak adlandırılabilir.
İmza sirküleri, vekalet gibi işlemler için de noterlerin cüzi ücretler alması” Kooperatiflerin vergi mevzuatı karşısındaki durumunun netleştirilmesi
Özmen, kooperatiflere sağlanan vergi avantajlarını yeterli bulmazken, mevzuatların anlaşılması ve uygulanmasında yeterli açıklayıcı mevzuat olmadığını düşünüyor. Ayrıca, kooperatiflerin tamamı aynı torbaya koyularak tek bir çözüm önerisi getirildiği zaman uygulamaların üzücü olarak felaket olarak adlandırılabilecek iktisadi işletme açılışına döndüğünü belirtiyor. “Örneğin, Sosyal Kooperatiflere veya Kadın Kooperatiflerine özel hiçbir vergi olmaması, vergi kanunlarında bu tip kooperatiflerin isimlerinin bile geçmemesi, mevzuatı tam bilmeyen kişilerin yönlendirilmesi sonucu bu tip kooperatiflere ceza olarak geri dönmektedir” açıklamasını yaptı. Bu tip nedenlerle mutlaka kooperatiflerin iş ve işlemlerine göre yani kooperatifin tipi ve faaliyet alanına göre en azından sirküler yayınlanması öneriliyor. Ayrıca e-ticaret yoluyla büyütülmesi planlanan kooperatiflerin e-ticaret sürecinde ortakların ve kooperatifin karşılaşacağı vergiler ile ilgili bilgilendirilmesi gerekiyor.
MERSİS sisteminde yer alan ana sözleşmelerin hatalı ve zaman zaman güncel olmaması
Kooperatiflerin kuruluşu sırasında MERSİS’te bulunan kooperatifin ana sözleşmelerinin güncel olmaması, bazı maddelerinin farklı olması Bakanlık onay süreçlerini uzatıyor. Düzeltme prosedürlerinin de uzunluğu nedeniyle kuruluş süreci zaman zaman ortaklar açısından zor bir sürece dönüşebiliyor.
Kooperatiflerin Genel Kurullar’ında sunmuş oldukları denetim ve yönetim raporlarının ihtiyaca cevap vermemesi
Kooperatifler her yıl genel kurullarında ana sözleşmeleri gereğince Bakanlık tarafından tip olarak hazırlanmış olan yönetim ve denetim kurulu raporlarını sunmak zorundadır. Tebliğler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı zamanında hazırlanmış olup, kooperatifler hali hazırda tür itibari ile Ticaret Bakanlığı’na, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ve diğer bazı Bakanlıklara bağlı olarak faaliyetlerini yürütüyor. Raporlara standart getirilmesi her ne kadar ortakların bilgilendirilmesi açısından faydalı olsa da fiiliyatta genel kurullarda yaşanan durumlardan bazı örnekleri Özmen şöyle sıralıyor:
“Her yıl ortaklara 40 yıl önce kurulmuş kooperatifin kuruluş bilgileri okunmaktadır.
Şerefiye ve konut dağıtımını en az 20 sene önce yapmış, kentsel dönüşüme girme aşamasına girmiş kooperatiflere rapor gereği şerefiye rapor tarihi okunmaktadır.
Rapor 1. Numaralı Muhasebe Genel tebliğe uygun olmayan ifadeler içermektedir. Gelir-Gider= Kalan para gibi hatalı bölümler bulunmaktadır. Kooperatifler 213 sayılı Vergi Usül Kanunu’nun 177. maddesine göre 1. sınıf tacir olması nedeni ile bilanço usulü ile defter tutar ve bu nedenle tahakkuk esasına göre muhasebeleştirme işlemlerini yapar. Raporun bu anlamda revize edilmesi gereken bu tip bölümleri mevcuttur.
İşletme kooperatifine dönmüş ortaklarına ana sözleşmesi gereği yönetim hizmeti veren kooperatifler ile inşaat aşamasındaki kooperatiflerin raporu aynı formatta hazırlanmaktadır. Ancak iki kooperatifinde yaşadığı süreçler, karşılaştıkları problemler birbirlerinden tamamen farklıdır.”
“Bu anlamda raporların kooperatifler özelinde ilgili Bakanlıklar tarafından hazırlanması veya mevcut raporların gözden geçirilmesi uygun olacağını düşünmekteyim” dedi.
Kooperatif Ana Sözleşmeleri’nin durumu
Ticaret Bakanlığı tarafından kooperatif Ana Sözleşmeleri güncellenmekte olup, yeni tip kooperatifler için hazırlanan ana sözleşmelerde çağın ihtiyaçlarına yanıt verecek maddeler eklendiğini sözlerine ekleyen Özmen “Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni tip yapı kooperatifi sözleşmesinde de bazı maddeler tartışmalı da olsa güncel sorunlara yönelik proaktif çözümler üretebilecek maddeler eklenmiştir. Bu anlamda her iki bakanlığa da sürecin uygulama tarafında bulunan paydaşlar adına teşekkür ederiz” dedi.
Genel kurul oylama süreçlerinin çağın ihtiyaçlarına cevap vermemesi
Kooperatiflerde 500 ortak üzeri ise kapalı oy açık tasnif, 500 ortak altı ise el kaldırma sureti ile oylama yapılıyor. Gözlemler sonucu ise genel kurulun nizamının her zaman yeteri kadar oluşturulamadığı, gürültü nedeni ile oylama süreçlerinin sağlıklı işlemediği ve zaman zaman sonuçların ortakların tam anlamı ile içine sinmediği durumlar ortaya çıkmakta. Bu noktada Özmen “Ana sözleşmelere eklenecek elektronik ortamda yapılabilecek güvenli oylama sistemi gibi uygulamalar ile oy sayımı daha sağlıklı hale getirilmeli” diyor ve “Özellikle 1000 üzeri ortağı olan kooperatiflerde bir ortak dokuz ortağı vekaletname ile temsil edebilmekte yönetim ve denetim kurulu seçim maddesinde ise bir asil bir vekil olarak oy kullanabilmekte. Sadece bu durum bile genel kurul sürecinde karışıklığa neden olarak uzun süren davalara sebep olabiliyor. Belirtilen kooperatiflerin tamamı bütçe olarak bakanlığın uygun gördüğü elektronik oylama sistemini kullanabilecek bütçeye sahip. Bakanlığın uygun gördüğü ana sözleşmelere eklenecek bir husus ile uygulamada yaşanan bu sorunun da aşılabileceğini düşünmekteyim” dedi.
Genel kurula çağrı sürecinin modernleştirilmesi ihtiyacı
Kooperatiflerde genel kurul çağrı süreci kağıt ortamında ve 32 gün önceden taahhütlü olarak yapılıyor. Ticaret Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu bazı tip kooperatif ana sözleşmelerinde SMS yolu ile de çağrı mümkün hale geldi. Özmen bu konuda “Her anlamda e-dönüşümden bahsettiğimiz bugünlerde ana sözleşmelerde değil kanunda yapılacak bir düzenleme ile mevcut kurulmuş olan kooperatifleri de kapsayacak şekilde bir düzenleme ile genel kurul çağrısı e-mail, web sayfası, kep adresi, SMS, gibi modern yöntemlerle katılım sağlanması ayrıca fiilen genel kurula katılamayan ortakların e-devlet şifresi ile oy kullanabilmesi de mümkün hale getirilmeli. Mevcutta bazı kooperatiflerin ana sözleşmesinde mektup ile oy kullanma maddesi var. E-devlet üzerinden oy kullanılması mektup yöntemine göre daha sağlıklı olacaktır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.