Yıldırım'ın hayatını kaybetmesi olayıyla ilgili olarak, 2018 yılı Eylül ayında kapatılan dosya, aile tarafından yapılan itirazlarla tekrardan açıldı. Yapılan DNA incelemesinde talihsiz kadının 3 tırnağında bir kişiye ait DNA bulguları bulundu.
Talihsiz kadının ailesinin avukatı Leyla Süren, kadının düştüğü yerde kan izi olmadığını; bir insanın telefonla intihar etmeyeceğini, Şule Çet cinayetiyle birçok ortak noktası olduğunu söyledi.
Pencerede parmak izleri bulunmadığını, hiç tutunmadan o pencereden aşağı atlamanın mümkün olmadığını aktardı. 17 metrelik yükseklikten yere çakılan Aysun Yıldırım'ın yaşamını yitirmesinin ilk olarak kayıtlarda "şüpheli ölüm" olarak yer aldığını, savcılık soruşturmasında "İntihar" denilip dosya kapatıldı diyen Süren, Yıldırım ailesinin itirazları üzerine dosyada eksikliklerle ilgili bilgi verdi.
Dosyada Aysun Yıldırım isimli talihsiz kadının atladığı iddia edilen pencerede hiçbir şekilde parmak izi bulunmadığı görülmüştü. Aynı zamanda tanıkların HTS kayıtları da dosyada bulunmuyordu. Avukat Süren'in itirazıyla birlikte dosya tekrardan açıldı.
Yapılan DNA incelemesinde talihsiz kadının üç tırnağında çalıştığı iş yerinde müşteri olan, terk ettiği erkek arkadaşı O.T.'ye ait DNA bulguları görüldü.
Avukat Rukiye Leyla Süren tarafından savcılığa yapılan başvuru sonrasında yurt dışında çıkış yasağı konulan O.T. hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Anne Yıldırım, dosyanın tekrar açılıp detaylı bir araştırma yapılmasıyla DNA bulgularının ortaya çıktığını, Bu DNA'nın Aysun'un patronunun arkadaşı ve aynı zamanda müşterisine ait olduğunu da belirten anne, kendilerinin ailesi olarak kızlarının intihar ettiğine hiçbir zaman inanmadıklarını; büyük bir hukuk mücadelesi verdiklerini ve sonunda gerçekleri su yüzüne çıkarmayı başardıklarını ifade etti.