Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Türkiye ekonomisinin çok önemli gelişme kaydettiğini belirterek, “Cumhuriyetin temellerinin atıldığı dönemde neredeyse hiç sanayisi olmayan Türkiye, bugün dünyanın 18’inci büyük ekonomisi durumunda” dedi.
Ankara Ticaret Odası Meclisi, Atatürk’ün Ankara'ya gelişinin 100. yıl dönümü dolayısıyla, Ulus'taki II. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Cumhuriyet Müzesi Meclis Salonu'nda bir anma programı gerçekleştirdi. Cumhuriyet Müzesi Müdürü Bahar Çakırhan’ın müze hakkında bilgi vermesiyle başlayan programda bir konuşma yapan ATO Başkanı Baran, milletin kurtuluş mücadelesini ve bağımsız bir devletin kuruluş yıllarını, tarihi binada bir kez daha anmak istediklerini belirterek, "Bu sıralara sinen ruhu, değerleriyle anlamak, bugüne ve geleceğe taşımak istedik." diye konuştu.
Yeni ve milli devletin bağımsızlık ve çağdaşlaşma olmak üzere iki temel amacı olduğunu anlatan Baran, "Gazi Mustafa Kemal, genç Türk devletinin gelişmesinin, büyümesinin ve bağımsızlığını korumasının büyük ölçüde iktisadi güçle mümkün olacağının bilincindeydi. Öncelikli olarak milli ekonominin inşa edilmesini ve mali bağımsızlığın sağlanmasını hedefledi." dedi. Cumhuriyet kurulduğunda ülke ekonomisinin büyük oranda tarıma dayalı olduğunu hatırlatan Baran, şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti o günden bu yana çok büyük yol kat etti. Cumhuriyet kurulduğunda, savaşlar ve salgın hastalıklarla mücadele eden ülkenin nüfusu yaklaşık 13 milyondu. Bugün, yarısı 35 yaşın altında 82 milyonluk nüfusa sahip bir ülkeyiz, İhracat 51 milyon dolardı, bugün 168 milyar dolar. İthalat 87 milyon dolardı, bugün 223 milyar dolar. Kişi başına milli gelir sadece 45 dolar düzeyindeydi, bugün yaklaşık 9 bin dolar seviyesinde. 733 milyon dolar olan milli gelirimiz ise yaklaşık 750 milyar dolar düzeyinde. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı dönemde neredeyse hiç sanayisi olmayan Türkiye, bugün dünyanın 18’inci büyük ekonomisi durumunda. İzmir İktisat Kongresi ile etkin bir sanayileşme politikası ortaya koyan Türkiye, yerli ve milli üretimin önemini anladı. Ortada fiili bir savaş olmasa da aynı tablo bugün için de geçerli. Bugün de ekonomik bağımsızlıktan söz etmek için yerli ve milli üretime sahip olmak gerekiyor. O gün yedi düvele karşı topla, tüfekle, bunlar olmadığı zaman süngüyle mücadele veren milletimiz, bugün de benzer bir mücadeleyi sancılı bir coğrafyanın ortasında veriyor.”
İstiklal Harbinin bir benzerinin farklı görüntülerle ve yöntemlerle bugün de verildiğinin altını çizen Baran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Millî birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik her türlü oyun, her türlü fitne sergileniyor. Sınırlarımızın güvenliğinden ekonomimize kadar egemenliğimizi hedef alan çok yönlü saldırılar gerçekleştiriliyor. Bu noktadan, daha da güçlü çıkmanın yolu yine ekonomiden geçiyor. Ekonomide dışa bağımlılığı azaltmanın yegâne yolu da üretim. Savunma ve havacılık sanayiinde yakalanan yüksek teknolojili üretim düzeyi sayesinde, dünyada adından söz edilen bir ülke haline geldik. Hükümetimizin Yeni Ekonomi Programı ile ekonomide çizdiği strateji, uygulamaya koyduğu Sanayi Stratejisi Belgesi ve İvme paketi ile ülke ekonomisi bir dönüşüm sürecine girdi. Bu süreci doğru yöneterek Türkiye ekonomisini çok daha güçlü bir hale getirmek ihtiyaçtan ziyade bir zorunluluktur. İthal edilen ürünlerin yerli üretimini desteklemeli, ileri teknoloji ve katma değerli üretim gerçekleştirmeli, yurt dışı pazarlarımızı genişletmeli ve ihracatımızı artırmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti, tarihi birikimi, köklü devlet geleneği, asırlık Cumhuriyet tecrübesi ile tüm sorunların üstesinden gelebilecek güce sahiptir”
-“UMUTLARIMIZI DİRİ TUTMALIYIZ”
ATO Meclis Başkanı Mustafa Deryal ise sembolik olarak ATO'nun Aralık ayı Meclis Olağan Toplantısı’nın açılışını yaptı. Deryal, 2. Meclis binasının, vatanın ve kutlu evlatlarının kırılmaz varlık iradesinin harcıyla inşa edildiğini belirterek, "Zahiren biraz taş, biraz ahşaptan ibaret görünse de mazisi binlerce yıllık Türk milletinin inşallah binlerce yıl daha var olacak ülkülerinin anıtıdır" dedi.
27 Aralık 1919 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin, umutsuz bir milletin uzun sürmüş gecelerine aydınlık olduğunu söyleyen Deryal, "O günler, içinde bulunduğumuz şartlarla mukayese kabul etmese de aziz vatanımız ve vatan kadar mühim kabul ettiğimiz coğrafyamız 100 yıl sonra yine, denizde ve karada büyük bir askeri ve iktisadi tehdit altındadır. Sözde barış zamanının en çetin mücadelesi de biz iş insanları tarafından verilmektedir. Umutlarımızı diri tutarak geleceğe inançla bakarak, kanını, terini ülkemizin aydınlık yarınlarına akıtmış o muazzam kadronun mirasını gelecek nesillere daha müreffeh biçimde teslim etmeliyiz ki aziz milletimizin ve güzel vatanımızın yarınları daha güçlü, daha huzurlu ve apaydınlık olsun" diye konuştu.
ATO Meclisi, konuşmaların ardından II. TBMM Binası önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.