Tıpkı gribal bir enfeksiyonmuş gibi yorgunluk, halsizlik ve ateşle kendini gösterebilen lenfoma, çocukluk çağında en sık karşılaşılan kanser türleri arasında yer alıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Funda Çorapcıoğlu, birçok hastalığı taklit edebilen bu sinsi hastalığın, karaciğer ve dalak büyümesinin yanı sıra, halk arasında beze olarak adlandırılan lenf nodüllerinin, vücudun herhangi bir bölgesinde nedensiz büyümesi ile de ortaya çıkabildiğini söylüyor.
Çocuk Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Funda Çorapcıoğlu, 15 Şubat Dünya Çocukluk Çağı Kanser Günü kapsamında yaptığı açıklamada, çocuklarda her lenf bezi büyümesinde kaygılanmanın gereksiz olduğunu ancak lenf bezi büyümesinin lenfomanın (lenf kanseri) habercisi de olabildiği için çok dikkatli olunması gerektiğini belirterek, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Çocukluk çağında en sık karşılaşılan kanser türleri arasında yer alan lenfoma (lenf kanseri), yorgunluk, halsizlik, ateş ve iştahsızlık gibi belirtiler nedeniyle grip başta olmak üzere birçok hastalığı taklit edebildiğinden sinsice ilerleyerek zaman kaybedilmesine neden olabiliyor. Çocuklarda özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında ve sonrasında en sık boyunda, kasıkta, koltuk altı ve köprücük kemiğinde görülen lenf bezi büyümelerinin çoğunlukla gribal enfeksiyonlardan kaynaklanmakla birlikte, lenfomanın da önemli bir bulgusu olduğunu belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Funda Çorapcıoğlu, bu nedenle anne-babaların çok dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulunuyor.
Hastalığın tedavisinde erken tanının hayat kurtarıcı olduğunu belirten Prof. Dr. Funda Çorapcıoğlu “Lenf nodları her sağlıklı insanda bulunan, özellikle küçük çocuklarda fark edilir hale gelebilen normal yapılardır. Çocuklarda her lenf bezi büyümesinde kaygılanmanız gereksiz. Ancak büyümüş bir lenf nodu, lenfomanın da habercisi olabildiğinden; çocuğun tanısal yaklaşımında gereksiz tetkik isteyerek zaman kaybına yol açmamak için ayrıntılı öykü ve fizik muayene eşliğinde her vaka ayrı değerlendirilmeli ve buna göre testlerin istenilmesi gerekmektedir. Kan testlerinin yanı sıra hastalığın tanısı için iki yönlü akciğer grafisi, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme tetkikleri ve biyopsi başlıca yararlanılan yöntemlerdir.” diyor.
Bu belirtiler kritik önem taşıyor!
Çocuklarda enfeksiyon, ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, kansızlık ve döküntü gibi belirtilerin dikkate alınması gerektiği, lenf bezlerinin 1 cm’den büyük olması durumunda da hastalık göstergesi olup olmadığının araştırılmasının kritik önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Funda Çorapçıoğlu şöyle konuşuyor:
“Yumuşak, rahatça bastırılabilen, hareket ettirilebilen lenf düğümleri ‘iyi huylu’ yani kanser olmayan karakterlidir. Lenfoma ile ilişkili lenf düğümleri sert veya lastik kıvamındadır. Sabit veya birbiriyle küme yapmış lenf düğümleri ise metastatik kanserler veya lenfomaların bir bulgusu olabilir. Bu nedenle süre ayrıntılı sorgulanmalı, bu süreçte lenf nodlarının boyutları ve sayısında artış olup olmadığı irdelenmelidir. 4-6 hafta içinde boyutları gerilemeyen ya da 8-12 hafta içinde tamamen normal boyutlara dönmeyen lenf nodları biyopsi ile incelenmelidir. Boyunda 2 cm’nin üzerinde gösteren lenf nodlarında lenfomadan şüphelenilmelidir. Köprücük kemiği üzerinde yer alan lenf nodlarında ise boyuta bakılmaksızın kanser riski yüksektir.”
Erken tanı ile tam iyileşme mümkün!
En sık görülen çocukluk çağı kanserlerinde lösemi ve santral sinir sisteminin ardından üçüncü sırada olan lenfomalar ülkemizde yüzde 15-18 arasında görülüyor.
Dikkatli öykü, muayene ve tetkikler sayesinde tanı kesinleştirildikten sonra nedene yönelik tedavi uygulandığını belirten Çocuk Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Funda Çorapcıoğlu, “Erken tanı lenfomada da hayat kurtarıyor ve tedavide tam başarıyı mümkün kılıyor. Bu nedenle lenfoma/lösemi ve diğer çocukluk çağı kanserlerinin atlanmaması ve erken tanı konulması için çocukların özenle ve büyük bir dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor.” diyor.
Prof. Dr. Funda Çorapcıoğlu, çocukların sağlıklı ve dengeli beslenmesi, düzenli spor yapmaya teşvik edilmeleri, sigaralı ortamlardan uzak tutulmaları ve işlenmiş et ürünleri (salam, sosis, sucuk vb) ile şekerli gıdaların zararlarına karşı da bilinçlendirilmelerinin önemli olduğunu söylüyor.