İlk olarak Çin'in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan korona virüsü gündemin en önemli konularının başında geliyor. Son bilgilere göre 57 ülkede görülen ve 85 bin kişinin hastalanmasına 2.945 kişinin de ölümüne neden olan korona virüsü hakkında merak edilenleri DoktorTakvimi.com uzmanlarından İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Dr. Şükrü Yenice anlatıyor.
Tüm dünyanın kabusu haline gelen ve can almaya devam eden korona virüsü, yayılmaya devam ediyor. Son bilgilere göre 57 ülkede görülen ve 85 bin kişinin hastalanmasına 2 bin 945 kişinin de ölümüne neden olan korona virüsünün ilk olarak 1960’lı yıllarda ortaya çıktığı anlatan DoktorTakvimi.com uzmanlarından İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Dr. Şükrü Yenice, hastalık hakkında çok önemli bilgiler paylaşıyor.
Korona virüsün yol açtığı yeni hastalığa “Korona Virüs Hastalığı 2019” denildiğini ve uluslararası tıp literatüründe adı COVID -2019 olarak tanımladığını belirten Dr. Şükrü Yenice, hastalığa dair şunları anlatıyor:
“İlk korona virüs 1960’lı yıllarda tanımlandı. İlk büyük ve ölümcül salgını ise SARS-CoV ile yaptı. SARS Türkçe karşılığı “Şiddetli Akut Solunum Sendromu”, SARS-CoV ise SARS Corona Virus’tür. İlk olarak 2002 yılında Çin’in Guangdong Eyaleti’nde ortaya çıkan hastalığın bir yıl sonra salgına dönüşü neticesinde 8 bin 300 kişi hastalandı, 800 kişi öldü. İkinci önemli ve ölümcül korona virüs salgını MERS-CoV ile oldu ve ilk olarak 2012 de Suudi Arabistan’da ortaya çıktı. Deve eti ve sütü gibi gıdaları tüketen insanların yan ısıra develerin bakımını yapmak gibi yakın temasla enfekte olan kişilerle yayıldı. Bu hastalık 2 bin 500 kişiyi etkileyip 860 kişinin ölmesine yol açtı. Arap Yarımadası’ndan diğer ülkelere yayılarak 2015’te Uzakdoğu ülkelerinden ABD’ye kadar birçok ülkeyi etkiledi.”
Hastalıkta en tehlikeli dönem ilk 14 gün
Bu yıl dünyayı etkileyen COVID -2019 virüsünün ise Çin’in Wuhan eyaletinden yayıldığını hatırlatan Dr. Şükrü Yenice, hastalığın kaynağıyla ilgili en olası iddianın Huanan Deniz Ürünleri Toptan Satış Pazarında satılan vahşi hayvanlar olduğunu söylüyor. Yeni tip korona virüs olan COVID-2019’un öksürük,hapşırık gibi solunum yolları damlacıklarının yanı sıra ile burun akıntısı veya balgam gibi yüzeylere bulaşan salgılara temasla bulaştığının altını çizen Dr. Yenice, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Virüsü alan kişide, korona 27 güne kadar canlı kalarak çoğalır. En tehlikeli dönem ilk 14 gündür. Yaşlılar için ölüm riski gençlere oranla daha fazladır. Şimdilik ölüm oranı yüzde 3 civarındadır. SARS’da ölüm hızının yüzde 9.6 ve MERS’de ise yüzde 30 olduğu göz önüne alındığında COVID-2019’un ölüm hızının daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki ilerleyen süreçte vaka sayısı artarsa bu oran değişebilir. Tabii ki hastaların tedavi-bakım koşulları ve hastanın şeker hastalığı-kronik tıkayıcı akciğer hastalığı (KOAH)-kalp ve damar hastalığı, tansiyon yüksekliği- kanser ve benzeri yıpratıcı hastalığının olması da hayatta kalma süresini dolayısıyla ölüm oranını etkiliyor. Ancak şunun altını çizmekte fayda var. COVID-2019 virüsü salgınının ölüm oranı SARS ve MERS virüslerinin ölüm oranına göre daha düşük ama yayılma hızı ve bulaşma yeteneği diğerlerine göre çok daha şiddetli öyle ki virüs gözden bile girebiliyor.”
Koronada boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık daha az görülüyor
Korona virüsünün de tıpkı üst solunum yolu hastalıklarına neden olan diğer virüsler gibi ateş, halsizlik, kuru öksürük gibi belirtilerle başladığına dikkat çeken Dr. Yenice, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak koronada diğerlerinden farklı olarak burun akıntısı, hapşırık, boğaz ağrısı az görülür. Hastaların yüzde 80 kadarı orta derecede hastadır, yüzde 20 civarında hastanın ilerleyen solunum sıkıntısı yüzünden bir hafta sonra hastane tedavisine ihtiyaç duyar. Hastaların yüzde 14’ünde ise ağır zatürreye bağlı solunum sıkıntısı baş gösterir. Bütün vakaların yüzde 5’i solunum yetmezliği, septik şok ve çoklu organ yetmezliğiyle yoğun bakım tedavisine ihtiyaç duyar, maalesef hastaların yüzde 2.2’si de hayatını kaybeder. Hastalığın henüz bir tedavisi bulunmuyor, geliştirme aşamasında bulunan aşısı ise henüzrutin kullanıma sunulmadı. Bu nedenle önlem almak büyük önem taşıyor.” diyor.
Hastalanmamak için ne yapmalı?
Korona virüsüne karşı dikkat edilmesi gerekenler bir hayli fazla… İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Dr. Şükrü Yenice, önlemleri şöyle sıralıyor:
Ellerinizi temiz tutun, sık sık yıkayın. Ellerinizi sabun ve bol suyla en az 20-30 saniye süreyle yıkayın. Ellerinizi yıkamadan asla ağzınıza, burnunuza ya da gözünüze dokunmayın. El sıkışma ve tanıdıklarla sarılıp öpüşme geleneğinizi askıya alın, hatta bırakın.
Her gittiğiniz yerde sabun ve su bulamama ihtimaline karşı yanınızda alkol bazlı el dezenfektanı taşıyın.
Bol sıvı alın, iyi beslenin, bol meyve yiyin, organik gıdalar tüketmeye çalışın, alkol-sigara-mısır şurubu vs. bağışıklığı zayıflatır unutmayın, uykunuzu iyi alın, havasız yerlerden uzak durun.
Et ve süt ürünlerini iyice pişirerek tüketin.
Kelle-paça-keçiboynuzu pekmezi gibi besinler virüsü öldürmez, bu iddialara kulak asmayın. Bu yiyecekleri seviyorsanız yiyebilirsiniz ama virüse karşı kurtarıcı değildir. Bitkisel karışımlar, ev yapımı ilaçlar diye satışa çıkarılan şeylere kanıp paranızı kaptırmayın, Sirkeli su ile burun temizliği, bitkisel göz damlaları, yüze buhar maskesi yapmak da iyileştirmez hatta korumaz. Tuzlu suyun korona virüse karşı koruyucu etkisi iddiası da Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul görmemiştir, T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün de görüşü bu yöndedir. Lütfen böyle iddialara inanıp rahat davranmayın, önlemlerinizi gevşetmeyin. Tuzlu su ile gargara yapmak ağız-boğaz temizliği için faydalıdır, farenjitin (Boğaz iltihabının) iyileşmesine de katkı sağlar ama ağızı boğazı virüsten temizlemez, virüsü öldürmez.
Hastalardan uzak durun. Yakınınız hasta ise ve hastaneye yatması gerek görülmeyip evde tedavi ediliyorsa eldiven, maske, gözlük ve önlükle yaklaşın ama çok yakın durmayın. Hastanın bulunduğu odadaki yüzeyleri sık sık dezenfekte edin. Hastanızın odası iyi havalanan bir oda olsun, tabak- kaşık vs. yanı sıra mümkünse banyo ve tuvaleti ayrılsın.
Çamaşırlarını 60-90 derece arasında deterjanla yıkayın. Ziyaretçi kabul etmeyin. Yanına bir kişi girip çıksın, tüm ev halkı odasına girmesin. Hastaları iyileşinceye kadar evden dışarı çıkarmayın.
Sağlıklı kişiler maske takmalı. Ancak maske ağız ve burunu tamamen kapatmalı ki mikroplu öksürük-hapşırık kökenli damlacıklar bu engeli aşamasın.
Grip benzeri öksürük, hapşırık, burun akıntısı belirtileri olan kişiler de maske takmalı ki virüs yakınlarına ve diğer hastalara geçmesin.
Üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan kişiler bu durumu ciddiye alıp doktora başvurmalı.
Çok zorunlu olmadıkça hastalığın görüldüğü ülkelere, hatta o ülkelere komşu olan coğrafyalara seyahatler ertelenmeli.
Havaalanlarındaki kontroller sıkı tutulmalı, yalnız havaalanları değil kara ve deniz taşımacılığı istasyonları da bu önlemlere katılmalı.
Sosyal medyada yer alan “Çin’in Wuhan Eyalet Hastanesi Başhekimi Dedi Ki”; “Dünyaca Ünlü Alman Profesör Uyarıyor”, “Falan Hoca Filan Ev Yapımı İlaçla Korona Virüs’e Savaş Açtı” gibi başlıklara inanıp kendinizi kandırmayın.