Bakan Pekcan’dan AB’ye ticari işbirliği mesajı

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, "Tüm ülkeleri etkileyen pandemi, uluslararası işbirliğinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunmaktadır. Ekonomik toparlanma da yine uluslararası işbirliği ile sağlanacaktır. Önümüzdeki dönemde de Türkiye ile AB ticaretini, ekonomik ilişkilerini daha da derinleştirmek üzere gayret göstermeliyiz" dedi.

Ticaret Bakanı Pekcan, Avrupa Birliği (AB) büyükelçileri ile video konferans yöntemiyle görüştü. Korona virüs döneminde karşılaşılan zorlukların birliktelikle aşılacağını belirten Pekcan, bu dönemde Türkiye ile AB ilişkilerinin yakınlaşacağına inandığını söyledi. Virüsün insanlık tarihini yakın tarihteki en ciddi sınavlardan biriyle yüz yüze bıraktığını dile getiren Pekcan, pandemi sürecinde sağlık ve ekonomi alanlarında bir mücadele ile karşı karşıya bulunulduğunu kaydetti. Pekcan, ülkelerdeki işletmelerin, KOBİ’lerin ve esnafların pandemi süreci sonrasında faaliyetlerinin sağlıklı yürümesinin son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, "2020 yılında küresel ekonominin verileriyle ilgili uluslararası kuruluşlar tarafından çeşitli öngörüler yayınlanıyor. Ön görülen rakamlar ve tahmin aralıkları çok büyük. Uluslararası kuruluşlar tarafından da pandeminin ekonomik etkilerinin yeterince ölçülemediği, tahmin edilemediği görülmektedir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı, 30 Nisan’daki açıklamasında Avrupa ekonomisinin küçülmesinin yüzde 5 ile 12 arasında olacağını ön gördü. IMF, 6 Nisan’da küresel ekonominin yüzde 3 oranında küçüleceğini öngördü. Tüm ülkeleri etkileyen pandemi, uluslararası işbirliğinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunmaktadır. Ekonomik toparlanma da yine uluslararası işbirliği ile sağlanacaktır. Önümüzdeki dönemde de Türkiye ile AB ticaretini, ekonomik ilişkilerini daha da derinleştirmek üzere gayret göstermeliyiz. Türkiye, önemli coğrafi konumu, ekonomik alt yapısı, vasıflı iş gücü, Avrupa şirketlerinin dahil olduğu değer zincirlerini çeşitlendirmek ve güçlendirmek için önemli fırsatlar sunmaya devam edecektir. Bu anlayışla aramızdaki ortaklık deneyimini daha ileri noktalara taşıyabileceğimizi değerlendiriyorum. Sizlerin de bu sürece katkılarını temenni ediyorum" diye konuştu.

Türkiye’nin korona virüs ile mücadelenin hemen ilk günlerinde dış ticaretin sürdürülmesi için temassız ticaret mekanizmasını hayata geçirdiğine değinen Pekcan, bu surecin aynı zamanda alternatif lojistik yollarının önemini gösterdiğini dile getirdi. Pekcan, bundan sonraki süreçte demir yolu hatlarının daha fazla kullanılmasının gündemlerinde olacağını söyledi. Pekcan, korona virüs sürecinde konsoloslukların kısmi çalışması nedeniyle nakliyecilerin vizelerle ilgili sorun yaşadığını kaydederek, nakliyecilere daha uzun süreli vize verilmesinde destek talep ettiğini aktardı.

"TÜRKİYE’NİN DE MUAF TUTULAN ÜLKELER ARASINDA OLMASINI BEKLEDİK"

Pekcan, virüsle mücadelede sağlık personelinin korunması ve virüsün daha fazla yayılmasını önlemek amacıyla kişisel koruyucu ekipmanların ve ilgili tıbbi malzemelere duyulan ihtiyacın hayati hale geldiğini belirterek, "Yurt içinde yeterli tedariki sağlamak için kişisel koruyucu ekipmanlarda AB’nin ve Dünya Ticaret Örgütü üyelerinin de yaptığı üzere ihracat ön izni uygulamasına başladık. Ancak bu önlemler mevcut kritik durumun gerektirdiği ölçüde uygulanmaktadır ve gelişmelere göre de gözden geçirilmektedir. Nitekim geçtiğimiz günlerde solunum cihazları ve dezenfektanlarla ilgili ihracat ön izni kaldırılmış bulunmaktadır. AB de kişisel koruyucu ekipmanların AB dışına ihraç edilmesine ön izin şartını 15 Mart itibariyle getirdi ancak burada AB ülkelerine aday olan Batı Balkan ülkelerini muafiyet kapsamına aldı. Gümrük Birliği anlaşmamız çerçevesinde Türkiye’nin de muaf tutulan ülkeler arasında olmasını bekledik. Böylelikle Türkiye ile dayanışma için önemli bir mesaj verilmiş olacak" şeklinde konuştu.

"GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASINI GÜNCELLEYEREK İŞ DÜNYASININ TALEP VE İHTİYAÇLARINI KARŞILAMIŞ OLACAĞIZ"

Gümrük Birliği’ni güncellemenin öneminin bir kez daha altını çizmek istediğini ifade eden Pekcan, "İçinde bulunduğumuz süreç bizlere her iki tarafın endişelerini karşılıklı anlayış ruhu içinde ele alma ve Gümrük Birliği’nin bugünün gerçekleriyle uyumlu hale getirme fırsatı sunmaktadır. Bu süreç özelikle tarım, hizmetler ve kamu alanları gibi alanlarda bazı zorlukları barındırsa da bir bütün olarak baktığımızda güncellemenin her iki tarafın da menfaatine olduğunu değerlendiriyoruz ve sürece bağlılık gösteriyoruz. Salgın sürecinde ticarette payı giderek artan e-ticaret platformunun önemini bir kez daha beraber görmüş bulunmaktayız. Maalesef bizim Gümrük Birliği anlaşmamızda e-ticaret ve hizmetler sektörü bulunmamaktadır. Bu da büyük bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Gümrük Birliği anlaşmasını güncelleyerek iş dünyasının ve ekonominin taleplerini ve ihtiyaçlarını da karşılamış olacağız" dedi.

Türkiye’nin ticaret gündemindeki karşılıklı menfaatlerini ilgilendiren önemli konulardan birinin de Brexit süreci olduğunu dile getiren Pekcan, İngiltere ile müzakereleri tamamlamak ve gelecek yılın başından itibaren Serbest Ticaret Anlaşması’nı yürürlüğe koymanın Türkiye’nin en önemli önceliklerinden birisi olduğunu anlattı. Pekcan, bu amaçla İngiltere ile görüşmelerin sürdüğünü, bu ayın sonunda hem teknik hem de siyasi düzeyde görüşmeler yapmayı planladıklarını bildirdi.

"Son olarak AB’nin çelik önlemlerindeki koruma önlemlerine yönelik endişelerimizi bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim" diyen Pekcan, şunları kaydetti:

"Maalesef Türkiye, AB ile olan yakın ekonomik entegrasyonuna rağmen mevcut önlemlerden en çok etkilenen ülke konumundadır. Mevcut önlemin taraflar arasında ticareti en az etkileyecek korunma önlemlerinin alınmasını ön gören Serbest Ticaret Anlaşmamız ve Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla bağdaşmadığına inanıyoruz. Önlemin başlangıcından bu yana AB ile iyi niyetli işbirliği yürütmüş olmamıza rağmen 2019 Ekim ayı itibarıyla önlemin daha da kısıtlanmasından büyük rahatsızlık duyduk. Daha da kötüsü önlemlerin en çok Türkiye’nin ihracatını etkileyecek şekilde alınmış olmasıdır. Bu durum nedeniyle önlemleri Dünya Ticaret Örgütü’ne anlaşmazlıkların halli sürecine taşımak zorunda bırakıldık ve yakın zamanda da danışmalarımızı gerçekleştirdik. Bununla birlikte mevcut gözden geçirme sürecinde AB’deki çelik sektörünün Türk ihracatını önemli ölçüde etkileyecek ek kısıtlamalar talep ettiğini de görüyoruz. Ülke spesifik kotaya tabi ürünlerde Türkye’nin AB’ye ihracatı 2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde 27 azalmasına rağmen 2020 yılının ilk üç ayında önlem kapsamı ürünlerdeki Türkiye’nin AB’ye ihracatında azalma yüzde 46 olmuştur. Aynı dönemde Türkiye’nin AB’den çelik ithalatı 2019’da yüzde 5,6 artarken, 2020’nin ilk üç ayında 2019’un aynı dönemine göre Türkiye’nin AB’den çelik ithalatı yüzde 47 artmış durumdadır. Üstelik bu ithalatın çoğu da Türkiye’den ithalatın azalması yönünde kulis yapan Avrupa Birliği çelik üretici firmalardan yapılmaktadır."

(Abdullah Sarica - Erdinç Türkcan/İHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri