Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli mesajında şunları kaydetti:
“ 19 Mayıs 1919’da Türk milletinin makûs talihi muzaffer bir rotaya çevrilmiş, aziz vatanımızın üzerindeki ölü toprağı stratejik bir çıkışla savrulup atılmıştır.
İstanbul’dan Samsun kıyılarına doğru istiklal seferine çıkan Bandırma Vapuru inancı, iradeyi ve istikbal özlemlerini taşımış, böylelikle Milli Mücadele’nin sönmeyecek ateşi tutuşturulmuştur.
101 yıl önce Samsun’a atılan ilk adım; karanlığı dağıtan aydınlığın, yılgınlığı kovan ahlakın, yenilgiyi reddeden aklın, ümitsizliği bitiren kalbin, teslimiyeti elinin tersiyle iten cesaretin hayranlıkla yad edilen simgesidir.
“Milletin bağımsızlığının, yine milletin azim ve kararıyla kurtulacağına” inanan Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin muazzam irade gücünü harekete geçirerek müstevlilere karşı düşmesi imkânsız bir cephe açmıştır.
Daha da önemlisi 19 Mayıs 1919’da Türkiye Cumhuriyeti’nin harcı karılmış, temelleri kazılmıştır.
Tarihin hiçbir döneminde boyunduruk altına girmemiş aziz milletimiz, varlığına ve birliğine vurulmak istenen zincirleri kahramanca kırıp parçalamıştır.
Esaret prangaları sökülmüş, eğilmiş baş heyecanla kalkmıştır.
19 Mayıs; karamsarlığı buruşturup atan imanın, kuşatmayı yarıp bozan istikbal aşkının, zalim kuvveti yıkıp geçen millet ve vatan sevdasının şeref timsalidir.
Bu öyle bir timsaldir ki, ya istiklal ya ölüm dışında üçüncü bir seçeneği yok saymıştır.
İşgal altındaki vatan Samsun’dan itibaren canlanmış, merkez ve mihenk Samsun olmak üzere Türk milleti tam bağımsızlık onuruna muhkem ve muhteşem bir savunma dirayetiyle sahip çıkmıştır.
19 Mayıs Türk tarihinin müstesna bir anı, yankıları bugünlere kadar uzanan, tesiri ve ortaya çıkardığı neticeleri hala ufkumuzun yol haritasını çizen bir kader ve kavşak noktasıdır.
Aynı zamanda milli devletimizin müjdesidir.
Elbette Türkiye Cumhuriyeti köhne masalarda kurulmamıştır.
Türk vatanı kötürüm ve kömürleşmiş müzakerelerle kurtarılmamıştır.
Milli birlik ve bekamız, egemenlik ve tarihi haklarımız nehir gibi akan şehit kanlarının, nigehban ve nişane bir uyanış halinin bereketi ve eseridir.
Bahse konu bağımsızlığımız olduktan sonra nelerin göze alındığını, hangi mihnet ve müşkülatlara katlanıldığını 19 Mayıs diriliş ve yükseliş şuurunda görmek mümkündür.
Asırlarca biriktirdikleri kin ve nefretleriyle Türklüğe savaş açan, ölümcül darbeyi indirmek amacıyla her türlü imkanlarıyla topraklarımıza üşüşen muhasım odakların Türk milletine kefen biçemeyecekleri, bu konuda da asla muvaffak olamayacakları Samsun’da yakılan Milli Mücadele meşalesiyle tescil ve tevsik edilmiştir.
Türkiye, telkinlerin icbarıyla, tesadüflerin ikramıyla var olmamıştır.
Türk milleti, hükmü şahsiyetiyle hükümran vasfını şans eseri korumamıştır.
Teslim olmayan bir mizaç, taviz vermeyen bir meşrep, tasfiye ve tahribe kapalı duran bir müktesebat, ya yurdum ya da yokum diyen bir mazi ve mukadderat mirasıyla felaketler dizginlenmiş, feci akıbetler engellenmiştir.
Nitekim milli birlik ve dayanışma ruhuyla, kahramanlık ve fedakarlık ilhamıyla Milli Mücadele’nin şanlı ve şaheser sayfaları birer birer yazılmıştır.
Şunu özellikle hatırlatmak isterim ki, 19 Mayıs 1919’un destansı haysiyet ve hayatiyetinden sapmak sonu meçhul ve metruk akıbetlere neden olacaktır.
Türkiye üzerinde kirli oyun kurup işbirlikçi figüranları sahneye süren, kindar ve kifayetsiz muhterislerle senaryo hazırlayıp her fırsatta servis eden iç ve dış mahfillere en uyarıcı cevap 19 Mayıs 1919’un zamanlar üstü mesajında saklıdır.
Hiç kimse sipariş masa kurup ihanet ve işgal emellerini aklama ve temize çıkarma ayıbına ümit bağlamamalıdır.
Memleketi kırık dökük masalara sığdırmaya çalışanların acıklı sonlarından ibret almak isteyenler Mondros’tan Sevr’e kadar uzanan ihanet ve istila sürecinin nasıl yerle yeksan edildiğini unutmamaları ikazen tavsiyemizdir.
Milletvekili transfer borsası kurup korsan siyaset ticaretine bel bağlayanların Gazi Meclisi’mizin saygınlığına gölge düşürme çabaları Türkiye’nin ayak bağı ve ağır yüküdür.
Omuzunda Türk tarihinin sorumluluğu olan Türk milleti bu siyasi kalpazanlığın yamalarını 19 Mayıs coşkusuyla yırtacak, kurtuluşumuzun yegane kudreti olan iradesini ona buna peşkeş çektirmeyecektir.
İlk adımla ilk kurşunun emaneti milli vicdanlarda hala diridir.
Ne FETÖ, ne PKK, ne de bunların mihmandarlığına soyunan siyasi çürümüşler Türkiye’nin tarihi haklarına, bağımsızlık ve beka namusuna zarar veremeyeceklerdir.
Türk milleti zillete düşmeyecek, Milli Mücadele’nin tertemiz güzergâhından, kuruluş ve kurtuluşun yüksek ruh kökünden asla dönmeyecektir.
Bütün art niyetli kurgular, şirret kampanyalar, melun tuzaklar boşunadır.
Çünkü alayının hevesi ham armut gibi kursaklarda kalacaktır.
Cumhur İttifakı, 19 Mayıs 1919’un duruşuyla bezenmiş ve billurlaşmış, bu sayede de geleceğin güçlü ve lider ülke Türkiye’sinin mimarı ve mihrabı unvanına kavuşmuştur.
KOVİD-19 salgınından dolayı arzu ettiğimiz kutlamaları yapamasak da, 19 Mayıs’ın irade ve irfan kudreti milli gönüllerde hamd olsun ilk günkü kadar müessirdir.
Bu vesileyle geleceğimizin güvenceleri sevgili gençlerimizi muhabbetle selamlıyor, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramlarını gönülden tebrik ediyorum.
Türk gençliği büyük Türkiye’nin ana dinamiği, bağımsızlığımızın, birlik ve beraberliğimizin bileği bükülmez bekçileridir.
Genç dimağların özlemleri, beklentileri, hedefleri mutlaka desteklenip gerçekleşecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle 19 Mayıs 1919’un 101. yıldönümünde; büyük milletimizin bayramını içtenlikle kutluyor; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kurucu kahramanları, muhterem gazilerimizi, aziz şehitlerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyorum.
Ayrıca idrak edeceğimiz ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gece’mizin Türk milletine, Türk-İslam alemine nice manevi güzellik ve ihtişam getirmesini diliyor; aradığımız huzur ve esenliğe kavuşmamızı Allah’tan nasip etmesini, hastalıklardan ve görünür-görünmez belalardan kurtulmamıza yardımını yürekten niyaz ediyorum.
KOVİD-19 hastalığından dolayı hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, tedavi görenlere de şifa dileklerimi iletiyorum.“