Açıklamada şu ifadeler yer aldı :Türkiye’de meşru iktidarı devirmeye dönük “iyi”, “gelecek” ve ”deva” rumuzlu Pensilvanya ve Okyanus ötesi projelerinin bir parçası olan Ali Babacan, tezgâhını ortaya çıkaran MHP Lideri Devlet Bahçeli’den 20 yıl öncesinin ve 57. Hükümet döneminin ekonomi politikalarının hesabını sormaya kalkmıştır.
Hem ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak görev aldığı 58, 59 ve 60., hem de başbakan yardımcısı olduğu 61 ve 62. hükümetler; 57. hükümetin popülist politikalara tevessül etmeden aldığı esaslı ve hayati tedbirler sayesinde ekonomi gemisini yürütebilmiştir.
O dönemde hükümetin ortakları ve özellikle MHP, bir sonraki seçimlerde karşılaşabileceği olumsuzlukları göze almış; milletin zorunlu ihtiyaç ve çıkarlarını düşünerek ülkeyi ekonomik krizden çıkaracak önemli kararları hayata geçirmiştir.
Bu sayededir ki sonraki hükümetler; Türk ekonomisinin rayına oturması ve güçlenmesine yönelik adımlarında, yollarına kazasız belasız devam edebilmişlerdir.
Hakikat böyleyken Babacan’ın sahip olduğu nimetleri inkâr eden hayırsız evlat gibi hareket ederek popülizme yeltenmesi, erken havlu atmadır.
Siyaset ringine bizzat çıkıp herkese meydan okumak, müsabaka başlayınca hep belden aşağıya yumruk atıp faul sayılan bölgelere çalışmak, acemi boksörlerin işidir.
Siyasette millete neler vadettiğini izah etmek yerine yalan, iftira ve inkâra tenezzül ederek yumruk yerine dillerini kullanıp onu her yere sokanlar, millet tarafından ringden indirilerek müsabakadan men edilir.
Ali Babacan’ın, bunca yıl başka aktörlerin gölgesinde ve sayesinde politikada yer aldıktan sonra yeni demokrasi ringinde şimdiden çuvallamasının arkasındaki Devlet Bahçeli faktörü ayan beyan ortadadır.
Türkiye’de bugüne kadar birçok kirli tezgâhın dağıtılmasında, “memleket” ve “millet” gibi kutsallar istismar edilerek kurulan çirkin “kumar masalarının” tekmelenmesinde, bilge bir taktisyen ve bitirici darbeler vuran bir siyaset ustası olan MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin payı inkâr edilemez.
Ali Babacan gibi bugün başka kulvarlara savrularak aslından uzaklaşan kaypak politikacıların, ekmek yedikleri ve yetiştikleri kapıya nankörlük etmesi de işin bir başka manidar tarafıdır.
Ali Babacan örneğinde olduğu üzere; eriştikleri siyasi kariyeri borçlu oldukları kapıya minnet ve şükran duymayanların, millete de hesapsız nankörlükler edeceği gün gibi aşikârdır.
Sayın Genel Başkanımız, işte bu hakikati görerek erken davranmıştır.
Sayın Devlet Bahçeli; vaktiyle bulundukları sorumlu mevkileri bugün Ali Babacan gibi yok farz eden yeni tüy sıklet boksörlerin gardını çabuk düşürmüş, bunların demokrasi maskesi arkasındaki gerçek yüzlerini kamuoyuna göstermiştir.
Sayın Devlet Bahçeli, 2023’e giden yolda erkenden kurulan gizli şer ittifaklarını vaktinde deşifre etmiş, maskeleri düşürmüştür.
Sayın Devlet Bahçeli, şimdiden şer ittifakında kendileriyle birlikte yer alacaklara rüşvet vereceğini açıktan beyan eden CHP’nin kirli ticaretini ifşa etmiştir.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, milletin büyük ve ağır emaneti olan milletvekili gömleğini panayıra düşürüp bir Pensilvanya dolarına pazarlamaya kalkan ahlak ve değer düşkünü simsar rolünü üslenen CHP’yi cürmümeşhut hâlinde yakalamıştır.
Siyasetin de ırzı, namusu vardır ve Sayın Genel Başkanımız; ilelebet korunması gereken bu değerlere ilişilmesine karşı çıkmıştır.
Türkiye’nin geleceğini ipotek altına almaya, yeniden çok aktörlü oyunlar sahnelemeye ve demokrasi gemimizi karanlık sulara sürüklemeye dönük kirli hesapları gün yüzüne çıkarmıştır.
Sayın Genel Başkanımızın ve MHP’nin son günlerde sık sık hedefe konması bundandır.
Sayın Devlet Bahçeli; eşek arılarının FETÖ mamulü kovanına çomak sokunca, hep bir ağızdan hiddetle vızıldayan mahlûkat, topyekûn saldırıya geçmiştir.
Sadece Devle Bahçeli ve partimiz değil, bütün Türkiye yeni bir planlı saldırı altındadır.
Cumhur ittifakı marifetiyle ülkede sağlanmış olan huzur ve istikrar hedeftedir.
Bir yandan CHP ve yancıları iktidara ve MHP’ye temelsiz isnat ve iftiralarla hücum ederken, diğer yandan da fiilî müttefikleri HDP’nin silahlı kanadı PKK, alçakça saldırılarını sürdürmektedir.
Şer ittifakını; bırakınız korona virüs felaketini, ramazanın kutsallığı ve barış iklimi bile durdurmamakta, hayırda yarışanlar dahi saldırıya uğramaktadır.
Şer ittifakının hedefinde Türkiye’nin istikrarı, huzuru ve bütünlüğü vardır.
Türkiye’de meşruiyet ve millî irade; müdahaleciliğin, vesayetçiliğin, darbeci ve Jakoben zihniyetin tasallutu altındadır.
Geleneklerinde ve genlerinde antidemokratik eğilimler taşıyan bütün şer odakları, halkın vicdanına raptedilmiş sandık namusunu kirletmek için ortaklaşa hayâsız fiiller peşindedir.
Lakin şer ittifakının göz ardı ettiği en önemli husus, millet iradesidir.
Demokrasimizin garantörü bizzat millettir.
Millî iradeyi yansıtan sandığın namusuna hem el hem de dil uzatanların, meşruiyet dışı emellerine ulaşmak için eyleme geçenlerin hesabını, günü geldiğinde bizzat millet görecektir.
Zilletçiler; ölesiye korktukları Cumhur İttifakından, günü geldiğinde bir demokrasi dayağı daha yiyeceklerdir.
Yanlış ve kirli hesabın sandıktan döndüğü, demokrasi tarihimize geçmiş bir yığın tecrübeyle sabittir.