Doğum sonrası yaşanan ruhsal durumlar hakkında açıklamada bulunan VM Medical Park Samsun Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Güngör Meydan, “Doğum sonrası depresyon tedavi edilmediği takdirde, aylarca hatta yıllarca sürebilir. Bu nedenle anneler duygularını yakın oldukları kişilerle paylaşmalı ve onlardan destek istemeliler. Mümkün olduğunca güvenli ortamlarda bebekleriyle birlikte yürüyüşe çıkmalı, güneşe ve temiz havaya maruz kalmalıdırlar. Günlük yaşamda ve bebek bakımında aşırı zorlanma yaşarlarsa vakit kaybetmeden psikiyatrik yardım almaları gerekir” dedi.
Doğum sonrasında kadınların yüzde 70-85’inde ruhsal belirti ve bozukluklar görülebiliyor. Yapılan araştırmaların hamilelik ve anne olma sürecinin duygudurum ve anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik durumlara daha açık bir dönem olduğunu gösterdiğini söyleyen VM Medical Park Samsun Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Güngör Meydan, “Ruhsal durum sorunları; gebelik ve doğumun biyolojik ve hormonal değişikliklerinin etkisi, bununla birlikte anne-aile açısından uyum gerektiren yeni ve karmaşık bir dönemin sonucu ve o dönemde hayatlarında var olan öznel stres faktörleri ile bağlantılı olabilir. Lohusalık hüznü doğumu izleyen 3. ya da 4. günde başlayıp, 2 gün ile 1-2 hafta arasında sürebilir ve kendiliğinden geçer. Uykuda düzensizlik, ağlama, huzursuzluk, duygularda ani değişiklikler, aşırı duyarlılık, keder ve sinirlilik gibi belirtilerle kendini gösterir” dedi.
UYUM SÜRECİNDEN EN ÇOK ANNE ETKİLENİR
Lohusalık hüznünün annenin bebeğe bakımını veya günlük yaşam işlevlerini bozmadığını dile getiren Uzm. Dr. Güngör Meydan, “Aileye bir bebek gelince ailedeki bütün bireyler o bebeğe fiziksel ve ruhsal alan açmak için bir uyum süreci yaşar, bu durumdan en çok etkilenen de anne olur. Yine annenin doğum kaygıları ve annelik tasarrufu ile ilgili kendinden yüksek beklentileri olması, kültüre özgü özellikler lohusalık hüznüne neden olabilir. Lohusalık hüznünün şiddetlenmesi ve sürede uzama, doğum sonu depresyon (Post partum depresyon) riskini arttırabilir” diye konuştu.
DOĞUMDAN SONRA İLK 6 HAFTA ÇOK ÖNEMLİ
Doğum sonrası depresyon hakkında da bilgi veren Uzm. Dr. Güngör Meydan, “Doğum sonrası depresyon genellikle doğumu izleyen ilk 6 hafta da başlar ve doğum sonrası 1 yıla kadar sürebilir.
Doğum sonu depresyonun belirtileri, uyku, iştah değişiklikleri, sık ağlama, kararsızlık, isteksizlik, süreğen üzüntü hali, değersizlik duygusu, enerji azlığı, umutsuzluk, karamsarlık, yerinde duramama ya da yavaşlık, huzursuzluk, karamsarlık, bebeğe ve yakın çevreye yönelik öfke ya da düşmanca duyguların olması, bebeğe zarar verme ya da onun için aşırı endişelenme, kendine bakım ve bebeğe bakımda azalma ve suçluluk duyguları olarak sıralanabilir. Anneler bu durumlarını yorgunluğa bağlayarak veya annelik görevlerini yerine getirememe nedeniyle kendilerini suçladıkları için gizleme eğiliminde olabilirler. Annenin özellikle ilk 6 haftadaki kontrollerinde ruh sağlığının da değerlendirilmesi önemlidir ve yakın çevresinin de psikolojik değişikliklere karşı uyanık olmaları gerekir” ifadelerini kullandı.
ANNELER DUYGULARINI YAKIN OLDUKLARI KİŞİLERLE PAYLAŞMALI
Doğum sonrası depresyonun tedavi edilmediği takdirde, aylarca hatta yıllarca sürebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Meydan, şu önerilerde bulundu: “Anneler duygularını yakın oldukları kişilerle paylaşmalı ve onlardan destek istemeliler. Mümkün olduğunca güvenli ortamlarda bebekle yürüyüşe çıkmak, güneşe ve temiz havaya maruz kalmak önemli. Deneyimlerinden faydalanacakları diğer annelerle konuşmak anneleri rahatlatacaktır. Günlük yaşamda ve bebek bakımında zorlanma oluyorsa beklenmeden psikiyatrik yardım alınmalıdır.”
DEPRESYONUN PSİKOSOSYAL NEDENLERİ
Uzm. Dr. Güngör Meydan, Doğum Sonrası depresyonun psikososyal nedenlerini de şöyle sıraladı:
"Gebeliği süresince, huzursuzluk ve endişe yaşama, yüksek riskli bir gebelik geçirme ya da plansız istenmeyen gebelik geçirme, annenin daha önce anksiyete, depresyon veya bipolar bozukluk gibi ruhsal hastalıklar geçirmiş olması, daha önce doğum yaptıysa doğumdan sonra annelik hüznü veya doğum sonrası depresyon geçirmiş olması, evlilik veya iş sorunlarının olması, aile içi ilişki sorunlarının olması, aile ve sosyal destek kaynaklarının yeterince olmaması, ekonomik zorluklar ve çocuğun cinsiyetine yönelik beklentinin oluşturduğu baskı.”
ERKEN DÖNEM TEDAVİSİ ÖNEMLİ
Doğum sonrası psikoz hakkında da bilgi veren Uzm. Dr. Meydan, "Doğumu izleyen ilk iki hafta içinde başlayabilir. Erken dönem tedavisi oldukça önemlidir. Uykusuzluk, gerginlik, sinirlilik, huzursuzluk, gün içinde sıkça dalgalanan bir ruh hali, kendini kötü bir olayın sorumlusu olarak görme, doğan çocuğun aslında kendi çocuğu olmadığı düşünceleri, bebekte bir sağlık sorunu olduğu, ona yeterince bakamayacağı gibi mantık dışı düşünceler ve algılar olaylara özel anlam yükleme ve kendisi ile ilişkilendirme, yargılamada bozulma, yerinde duramama görülebilir. Belirtiler fark edilince en kısa sürede psikiyatri uzmanına başvurmak, medikal tedavinin başlaması, gerekirse hastaneye yatış, anne ve bebeğin güvenliğini sağlama öncelikli olmalıdır” şeklinde konuştu.