Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Necmi Namal, 14 Haziran Dünya Kan Bağışçıları Günü’ne özel açıklamalarda bulundu. Dr. Namal, kan gruplarını keşfeden 1930 Nobel ödülü sahibi Avusturyalı hekim Karl Landsteiner’in doğum günü olan 14 Haziran’ın, 2004 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Teşkilatları, Uluslararası Kan Transfüzyonu Cemiyeti (International Society of Blood Transfusion) ve Uluslararası Kan Bağışı Organizasyonları Federasyonu (International Federation of Blood Donor Organizations) tarafından Dünya Kan Bağışçıları Günü (World Blood Donor Day) olarak kabul edildiğini hatırlattı.
KAN BAĞIŞI DAHA DA ÖNEM KAZANDI
Necmi Namal, Dünya Kan Bağışçıları Günü’nün, topluma doğum, ameliyatlar, kazalar gibi durumlarda kana duyduğu ihtiyacı hatırlattığına vurgu yaparak, “Kan ve kan ürünleri her yıl çok sayıda hayatı kurtarır. Milyonlarca insan hayatını, kanlarını özgürce ve hiçbir karşılık beklemeksizin bağışlayan tanımadıkları insanlara borçludur. Amerika Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), Covid-19 hastalığından iyileşmiş bireylerin kanından elde edilecek immün plazma tedavisini önerdiğinden günümüzde kan bağışı ayrı bir önem daha kazanmıştır” dedi.
KAN BAĞIŞINDA YÜZDE 20’DEN YÜZDE 81’E ULAŞILDI
Günümüzde yapay zeka üzerindeki çalışmalar ilerlese de yapay kan üretiminin söz konusu olmadığını aktaran Namal, “Bu nedenle hastanelerde kan ve kan ürünlerine hala büyük bir gereksinim duyulmakta ancak maalesef toplumda kan bağışında bulunan kişi sayısı düşük kalmaktadır. Kan bağışı için kan merkezlerine başvurmak gerekir. Türk Kızılayı, 1957 yılında İstanbul ve Ankara’da ilk kan merkezlerini açarak, gönüllülük esasına dayanan bağışlar ile ülkenin kan ihtiyacını karşılamaya başlamıştır. İhtiyaçları karşılayabilme oranı başlangıçta yüzde 20’lerde iken günümüzde yüzde 81’lere yükselmiştir. Türk Kızılayı, kan hizmetleri faaliyetlerini 2005 yılından bu yana ’Güvenli Kan Temini Programı’ kapsamında, 18 Bölge Kan Merkezi ile Sağlık Bakanlığı himayesinde yürütmektedir ve kan bankacılığında sorumlu tek kuruluş olarak kabul görmektedir. Ülke kan bileşeni ihtiyacının 3 milyon ünite kan bağışı ile karşılanabileceği hesaplanmaktadır. Gönüllü kan bağışı ile karşılanamayan kısım, hastane kan merkezleri tarafından çoğunlukla replasman, kana kan, zorunlu yöntem ile karşılanmıştır ve karşılanmaktadır” ifadelerini kullandı.