Kadın cinayetlerinde suçluların yüzde 86.5’nin sabıkası yok

Türkiye 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliğinde, 153 ülke arasında 130. sırada yer alıyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı verilere göre 2019 yılında 474 kadının yaşam hakkının ihlal edildi. Raporda açıklanan 2020 verilerinde ise, haziran ayına kadar toplam 119 kadının yaşam haklarının ihlal edildiği kaydedildi. Yapılan araştırmalar ise cinayet işleyenlerin yüzde 86.5’inin sabıka kaydının olmadığına dikkat çekiyor. Konuyla alakalı Av. Semra Ilık, kadın cinayetlerinin önlenemeyen yükselişinin arkasında cinayet işleyenlere dair genel bir profil çıkarmanın güç olduğuna dikkat çekiyor.

ÇÖZÜM EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜ YAKALAMAK

Global değerlere bakıldığında kadınların, erkekler tarafından dışlandığına ve nefret söylemlerine maruz kaldığına dikkat çeken Av. Semra Ilık, “Bir kadının kısa etek giymesi, eşinden boşanmak istemesi, nişanlısından ayrılmak istemesi ya da evlilik düşüncesiyle biriyle görüşmek istemesi gibi nedenler kadın cinayeti, töre ve intihar sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra doğuda gerçekleşen kadın cinayetlerinin ve intiharlarının sebepleri de ayrıca üzücü. Sosyal ve ekonomik sıkıntılar, maddi zorluklarla geçen yaşam, sosyal yaşam alanlarında eşler tarafından getirilen kısıtlamalar da cinayetleri tetikliyor. Bu noktada ise çözüm net ve basittir, ekonomik özgürlüğü yakalamak.” dedi.

DİZİLERDEKİ ŞİDDET TOPLUMU BOZUYOR

Son dönemlerde dizilerde artan şiddet, cinsel taciz ve istismar olaylarının toplumu olumsuz etkilediğine dikkat çeken Ilık, “Baktığımız zaman sokaktaki gençler hatta çocuklar, dizilerden almış olduğu figür ve taklitlerle özenti bir hayata giriyorlar. Bunun sonucunda ileride sorumluluk alacak, evlenecek çocuklar aile içi sadakat ve düzeni oluşturarak bir birey değil de eli silah tutan bireyler haline geliyor. Bunun önüne geçmek için ise aile içi aldatma ve şiddet eğilimlerini artıran dizilerin acilen TV ekranlarından kaldırılıp yeni gelen senaryoların dikkatlice incelendikten sonra onay alması gerekiyor” dedi.

Ilık, “Aynı zamanda kıskançlık krizleri yaratıp aile içi şiddeti bahane ederek psikolojik rahatsızlıklar ve huzursuzlukları meydana getiren erkeklerin ciddi anlamda psikolog desteği alması gerekiyor. Bunun yanında evlilik öncesi danışmanlık hizmetinin verilmesi de gereklilik arz ediyor. Evlilik içinde çıkan şiddet ve uyuşmazlıkları önlemek ve boşanmaların önüne geçmek amacıyla evlilik öncesinde tarafların ciddi anlamda birbirlerini tanımaları oldukça önemli. Bu anlamda kadın cinayetlerinin sebepleri ve öldüren kişilerin genel özellikleri ortaya çıkarıldığında bu tür vakaların bir daha yaşanmaması için gerekli tedbirler alınıp eylemlerin önüne geçilebilir” diye konuştu.

İŞTE CİNAYETLERİN ÖNLENMESİ İÇİN ALINMASI GEREKEN 10 ÖNLEM:

1. Uzun vadeli bir yatırım olarak kültürel ve dini değerlerin birleştirici, hümanist ve kadına değer veren yönlerini ön plana çıkararak onları evrensel insani değerlerle harmanlamak ve uzun vadede eğitim aracılığıyla kadın ve erkek arasındaki “kültürel referans farklılığı açığı” nı ortadan kaldıracak zihniyet değişimi sağlanmalı.

2. Aile içinde ilk şiddet uygulandığında “Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet kayıt formu” polis tarafından doldurulurken, polisin şiddet riski ile ilgili vereceği kararın titizliği bu noktada oldukça önemli.

3. Uzaklaştırılan erkeğe yönelik rehabilitasyon programı uygulanmalı.

4. Kadına şiddet vakasına karışmış erkeğe öfke kontrol eğitimi verilmeli.

5. Cinayetlerin sıklıkla barışma ya da görüşme randevularında gerçekleşmesi nedeniyle bu görüşmeler, emniyet görevlileri tarafından kontrol edilen, denetlenen mekânlarda ve onların nezaretinde gerçekleştirilmeli.

6. Özellikle televizyonlarda kadın cinayetleriyle ilgili haberlerin verilmesi sunulması konusunda sıkı denetim getirilmeli. Bu yasakçı bir zihniyet olarak değil cinayetlerin sunuluş biçiminin adeta diğer “uyuyan hücreleri harekete geçirme etkisi” yaptığı düşünüldüğünden dolayıdır. Çünkü kadına yönelik cinayetlerin bir anda peş peşe gerçekleşmesi haber sunumunun adeta kelebek etkisi uyandırdığı sonucuna ulaşılmasına neden olmaktadır. 

7. Yapımcılar, dizi ve filmlerdeki şiddet sahneleri konusunda hassas davranmalı. 

8. Ailede arabuluculuk mekanizması devreye sokulmalı.

9. Boşanma sürecinin uzaması ve çocukların velayet sorununun mevcut şartlar altında tekrar gözden geçirilmesi yararlı olacaktır. Boşanma sürecinin hızlandırılması da daha iyi sonuçlar doğuracaktır.

10. KADES gibi uygulamaların bilinirliği yaygınlaştırılarak şiddete maruz kalan veya kalma riski içinde olan kadınların bu durumdan kurtulmaları sağlanabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri