Diyarbakır'daki bazı sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri ve çocuğu dağa kaçırılan aileler, bir yıldır evlatları için nöbet tutan Diyarbakır annelerinin çığlığına sessiz kalan HDP'ye tepki gösterdi.
HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde 3 Eylül 2019'da ailelerin başlattığı oturma eyleminde bir yıl geride kalırken, HDP'liler parti binası önündeki eylemi adeta görmezden geliyor. Binaya girip çıkan parti yöneticileri, oturma eylemindeki bazı ailelerin kendilerine yaptığı çağrıları da dikkate almıyor.
Aileler ve aralarında İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneğinin (MAZLUMDER) de yer aldığı bazı sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri, HDP'lilerin acilen ailelerle buluşarak onların haklı taleplerini dinlemesini istiyor.
- "Burası olmazsa Kandil yoktur"
Oğlu Yusuf için HDP il binası önünde oturma eylemi yapan baba Celil Begdaş, evladının geçen yıl ramazan ayında en son HDP il binasında görüldüğünü söyledi.
Çocuğunun montunu HDP il binasındaki bir odada bulduğunu belirten Begdaş, şöyle devam etti:
"Benim oğlum HDP il binasından gitti. Gençlik yapılanma odasından gitti. Arka kapıdan oğlumu götürdüler. Oğlum buradan gitmiş. Bir vekil, bir yönetici gelip demedi ki siz ne yapıyorsunuz burada? Geçerken laf atıyorlar, işlerine geliyor. HDP niye sessiz? HDP'nin işine geliyor. HDP siyaset yapmıyor ki siyaset yapsaydı bu halk bu durumlara gelmezdi. HDP'ye 80 tane milletvekili verdi bu halk. Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i herkes oy verdi. Bunlarınki siyaset değil ancak çocukları dağa götürmek."
Oturma eylemine Diyarbakır'dan katılan Begdaş, şöyle konuştu:
"Kandil'in şubesi burasıdır, kim ne derse desin. Kandil burasıdır. Burası olmazsa Kandil yoktur. Dağdaki adam gelip benim oğlumu götürmedi. Benim oğlumu HDP götürdü. Benim oğlumu götüren gençlik yapılanmasından E.Ü. Oğlumu kandırdılar ne vaat ettiler. Ne bu dünyada ne öbür dünyada HDP'nin yakasını bırakacağım. Oğlum gelinceye kadar da buradan gitmeyeceğim. Sonuna kadar mücadelemi vereceğim."
Van'dan 5 yıl önce dağa kaçırılan 15 yaşındaki oğlu Baran için eyleme katılan anne Solmaz Öğrünç, evladını 5 yıldır her yerde aradığını anlattı.
Evladını terör örgütünün elinden kurtarmak için Kandil'e kadar gittiğini ve bir sonuç alamadığını dile getiren Öğrünç, şunları söyledi:
"Benim evime geldiler. 'Ağlama abla senin gibi çok annelerin çocukları gitmiş, gurur duy oğlunla.' dediler. Dedim ki ben gurur duymuyorum. Ben onlara hırsız parti diyorum, onlar bizim evimizi yıktı, benim ciğerimi söktü, götürdü. Allah onları bildiği gibi etsin. HDP'nin vekilleri benim vekilim olsaydı, gelip beni savunsaydı, oğlumu alırdı. Benim partim değil ki onlar."
- "Topu taca atarak bu işin içinden çıkamazlar"
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi Başkanı Mahmut Aytekin, ailelerin çocuklarını istemesinin en doğal hakları olduğunu söyledi.
Tüm çocukların ailelerine iade edilmesi gerektiğini belirten Aytekin, HDP önündeki eylemin ifade ve toplanma özgürlüğü kapsamında olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"HDP'nin bu sorundan kaçmasına imkan yok. Bu sorun ile yüzleşmesi lazım. Burada ailelerin yanında yer alması lazım. Bu insanları görmezlikten gelerek süreci yürütemez. Mutlaka bu insanlar ile yüzleşmesi, ziyaret etmesi ve elinden geleni de yapması gerekiyor. Yani topu taca atarak bu işin içinden çıkamazlar. Sorumluluk almaları gerekir."
Diyarbakır İnanç Özgürlük Platformu Koordinatörü İbrahim Gökdemir ise annelerin HDP il binası önünde bir yıldır onurlu bir mücadele verdiklerini belirtti.
HDP'nin kültürel, sosyal, sportif faaliyetlerine katıldıktan sonra dağa kaçırılan çocukların Irak'ta, Suriye'de ABD namına savaştırıldığı ifade eden Gökdemir, evlatlarını arayan annelerin doğru adreste olduğunu söyledi.
HDP'nin hiçbir zaman hak, barış ve annelerin gözyaşları adına bir ses olmadığını belirten Gökdemir, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu anneler çocuklarını HDP'den istiyor. HDP, çocukları PKK'ya gönderme merkezi olduğu için PKK'ya karşı herhangi bir lafı olamaz çünkü PKK tarafından kurulup dayatılan bir partidir. Halkın içerisinde çıkan bir parti değildir. Onun için PKK'ya karşı bir lafı olamaz. PKK ne zaman izin verirse HDP o zaman konuşur."
- "HDP sessiz kalma stratejisi izliyor"
Diyarbekir Tanıtma ve Kalkındırma Derneği Başkanı Abdulkadir Arslanoğlu, terörle mücadelenin sosyal sacayağının fitilini Diyarbakır'da HDP önünde bir yıl önce otuma eylemi başlatan annelerin ateşlediğini söyledi.
Eli öpülesi annelerin yaptıkları eylemin çok değerli olduğunu belirten Arslanoğlu, terör örgütü PKK'nın hiç beklemediği bir yerden hiç beklemediği bir zamanda HDP önünde eylem başlatan annelerden muazzam darbe yediğini aktardı.
HDP'nin dikkate almadığı eylemin başta Diyarbakır halkı ve ardından bütün dünyadan muazzam destek gördüğüne işaret eden Arslanoğlu, "Bu güçlü destek karşısında HDP acziyetinin farkına vardı. Bir tepki ve bir reaksiyon vermesi durumunda çok ağır faturalar ödeyeceğini anladı. Annelerin başlattığı bu eyleme bu şekilde sessiz kalma gibi bir strateji geliştirdiler." dedi.
İnsan Hakları Cemiyeti (İHC) Başkanı Mehmet Karadağ, bir yıldır HDP il binası önünde oturma eylemi yapan ailelerin öncelikle insani açıdan değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
"Bu bir dramdır. Bunu bir insan hakkı olarak, öncelikle ailenin ve çocuk haklarının korunması bağlamında değerlendirmesi gerekir." diyen Karadağ, şunları kaydetti:
"Bu konuda insan haklarıyla ilgilenen kuruluşların kesinlikle sessiz kalmaması gerekir. Bütün yasal düzenlemelere ve uluslararası sözleşmelere rağmen halen çocuklar kandırılarak bir şekilde dağa götürülüyor ve çatışma alanına sürülüyorsa bu bir dramdır. Bu açıdan baktığımızda bu ailelerin yaptığı insani bir taleptir, bunun desteklenmesi gerekiyor."
Bu sorunun ortaya çıkmasında etkisi olan çevrelerin derin bir sessizliğe büründüğüne vurgu yapan Karadağ, şöyle konuştu:
"Şu an aileler diyorlar ki 'Evlatlarımız HDP'den gitmiş'. Böyle bir iddiaları var, soruşturulması gereken bir durum ama HDP'nin de bu konuda bir faaliyet yapması. HDP'nin en azından bir açıklama yapması, niyetlerini ortaya koyması gerekiyor. Geldiğimiz noktada hem HDP hem de birçok sivil toplum kuruluşu, bağlantılı örgütler bu konuda sessiz; sanki hiç böyle bir olay yokmuş gibi davranıyor."