Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, bütün antidemokratik müdahaleleri reddettiklerini belirterek, "Bütün darbecilerden hukuk çerçevesinde hesap sorulmasını, darbe ve darbe girişimlerinin mimarlarının yargı önünde hesap vermesini ve bu dönemlerde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesini istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Arslan, 12 Eylül 1980 darbesinin 40'ıncı yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, başta 12 Eylül 1980 darbesi olmak bütün darbeleri, muhtıraları ve antidemokratik müdahaleleri reddettiklerini, darbe dönemlerinde vatandaşların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesini istediklerini belirtti.
Konfederasyon olarak kuruldukları günden bu yana, 12 Eylül askeri darbesine, 28 Şubat postmodern darbesine, 27 Nisan e-bildirgesine, 27 Mayıs 1960 darbesine, 15 Temmuz hain darbe girişimine ve siyasi parti kapatmalarına karşı çıktıklarını ifade eden Arslan, her zaman demokrasiden ve özgürlüklerden yana olduklarını vurguladı.
Arslan, 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Türkiye'nin bir grup hainin başlattığı işgal girişimine sahne olduğunu, emir komuta zinciri dışında hareket eden, asker kıyafetine bürünmüş bir grup FETÖ'cü hainin, devlet yönetimini zorbalıkla ele geçirmeye çalıştığını belirtti.
Hak-İş'in bütün teşkilat mensuplarıyla olayın anlaşıldığı ilk andan itibaren meydanlara çıktığına ve emir-komuta zincirinin dışında hareket eden, namlusunu silahsız halka doğrultan FETÖ'cü hainlerin kullandığı tanklara, silahlara karşı göğsünü siper ettiğine ve bu uğurda şehit ve gaziler verdiğine değinen Arslan, şöyle devam etti:
"Milletimiz büyük bir demokrasi mücadelesi vererek, darbe geleneğine karşı bir ilki başarmış, hainlere karşı tek vücut olmuştur. Gecenin sonunda demokrasi galip gelmiş, halkımız demokrasiye olan inancını bir kere daha en açık haliyle ortaya koymuştur."
- "Alın teriyle ekmeğini kazanan çalışanlar darbelerin en büyük mağdurları"
Arslan, darbe ve kriz dönemlerinde kamu ve özel sektör dahil olmak üzere Türkiye'nin ekonomik anlamda dar boğaza girdiğini, milli gelir ve büyüme hızının düştüğünü, işsizlik oranlarında önemli bir artış yaşandığını vurgulayarak, alın teriyle ve el emeğiyle ekmeğini kazanan çalışanların darbelerin ve ekonomik krizlerin en büyük mağdurları olduğunu ifade etti.
12 Eylül 1980 darbesinde olduğu gibi 28 Şubat'ta da emek hareketinin büyük bir zarara uğradığını, önünün kesildiğini, baskı ile korku ve görevlendirmelerle sivil ve demokratik reflekslerin zayıflatıldığını aktaran Arslan şunları kaydetti:
"Darbeyle işçilerin örgütlenmesinin önüne büyük engeller konulmuş, işçilerin ekonomik ve sosyal kazanımlarına engel olunmuştur. Sendikalar, 1990'larda 12 Eylül travmasını atlatmış, sivil ve demokratik reflekslere yeniden dönmüşken, 28 Şubat’ta sendikaların demokratikleşme, sivilleşme ve güçlü, sivil ve bağımsız kurumlar haline gelme çabaları durdurularak eskiye çevrilmeye çalışılmıştır."