İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 3 Kasım Salı günü, İstanbul Kağıthane'de toplanma alanlarına ilişkin tahliye planı tatbikatının ilk adımının gerçekleştirileceğini söyledi.
Soylu, Türkiye Afetlere Müdahale Planı (TAMP) Çalışma Grupları Değerlendirme Toplantısı'ndaki konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Afet ve Acil Durum Danışma Kurulu feshedilerek yerine, bakan yardımcılarının daha aktif bir şekilde görev almasıyla yaptırım gücü daha da arttırılan "Afet ve Acil Durum Kurulu" oluşturulduğunu hatırlattı.
Afet yönetimiyle ilgili çalışmaları, aralarındaki süreleri uzatmadan ve birbirlerini tamamlayacak şekilde sürdürmeye gayret ettiklerini, çok sayıda istişare toplantısı gerçekleştirdikilerini belirten Soylu, hem toplumun, bireylerin hem de kurumların afet reflekslerini oluşturmaya ve hızlandırmaya çalıştıklarını vurguladı.
Bakan Soylu, afetlere müdahale birimlerinin, koordinasyonları, teknik kapasite, gözlem ağları, gün geçtikçe büyüyen gönüllü kadrosu ve sürekli güncellenen planlarla daha etkin ve özgüveni daha yüksek bir afet yönetim kapasitesine kavuştuğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"17 Ağustos Marmara depreminde 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yeri ağır hasar almakla birlikte, 30 binden fazla işletme de zarar görmüştür. Ekonomik maliyetin 15 ila 19 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Gayrisafi yurt içi hasıla açısından bakıldığında ise bu zarar yüzde 6,6'lık bir orana tekabül ediyor. Bu depremden, dev sanayi kuruluşlarımız etkilendi. Türkiye'nin en büyük petrol rafinerisi Tüpraş'ta çıkan yangının, günlerce sürdüğüne hepimiz şahit olduk. Yol, baraj, köprü, içme suyu, kanalizasyon, doğal gaz ve iletişim şebekeleri gibi altyapı unsurları da büyük zarar gördü. Eğer bizim elimizde depremi 5 dakika önceden haber veren bir teknoloji olsa, depremden önce herkesi binalardan dışarı çıkarabilecek bir teknolojimiz olsa, biz yine de bu toplantıları yapmak, bu tedbirleri almak, binalarımızı güçlendirmek zorundayız. Çünkü depremin veya bir diğer afetin vereceği maddi zararları görmezden gelemeyiz. Yıkılmayan, zarar görmeyen şehirler, altyapılar, fabrikalar, binalar inşa etmek zorundayız."
- "Terör örgütü sadece akıllarını karıştırmamış, vicdanlarını da söküp almış"
Soylu, sadece 2011 Van depremi sonrasında yapılan harcamanın büyüklüğü düşünüldüğünde, bugün bu toplantıların öneminin daha iyi anlaşılacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Dün van depreminin yıl dönümüydü, birileri eski alışkanlıklarıyla yapılanları yine görmezden gelmeye ve göstermemeye çalıştı ama sonuçta inşa edilen konutlar, binalar yerli yerinde durmaktadır. 7,1'lik van depremi sonrasında toplam 25 bin 742 kalıcı konut tamamlanıp sahiplerine teslim edildi, getirilen kaynak suyu ile 2060 yılına kadar Van şehrinin su ihtiyacı karşılandı. Yeni baştan bir şehir inşa edildi. Travmalar yeni bir inşa ile ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Devlet gecenin bir yarısında milletin imdadına koştu. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan orada vatandaşımızın, depremzedelerin yaralarını sarmak için devletimizin bütün kurumlarıyla, tüm sivil toplum örgütleriyle ve altını çizerek söylüyorum, milletimizin bütünüyle beraber Van'da oldu. Ve depremin hemen ardından bölgeye toplam 76 bin 802 çadır, 336 bin battaniye, 3 bin 812 soba, 732 iş makinesi sevk edildi, toplam 8 bin 243 görevli, kurtarma ve rehabilitasyon çalışmalarında görev aldı. Van depreminin yaralarını sarmak için, yıkılan binaların yerine yeni ve modern yaşam alanları inşa etmek için, bahsettiğim tüm bu çalışmaları gerçekleştirmek için bugünkü güncel fiyatlarla toplam 11 milyar 127 milyon 855 bin Türk lirası harcandı. İş yerleri, okullar, camiler, konutlar, yollar her şey Van'da yerinden imar ve inşa edildi."
Bakan Soylu, "Dün Van depremi münasebetiyle maalesef Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizi istismar etmeye çalışan malum siyasi partinin yöneticileri Van depreminde devletin orayı sahipsiz bıraktığını ifade ediyorlar. Terör örgütü sadece akıllarını karıştırmamış, vicdanlarını da söküp almış. Ve şunu herkes bilmelidir, biz vatandaşımızı hiçbir meselede, hiçbir koşulda yalnız bırakmayız. Evet, bu rehabilitasyonu gerçekleştirdik, yaraları hızlı şekilde sardık ancak bu yıkımı her sefer yaşayamayız. Bundan beş kat büyük bütçelere sahip olsak da bunu kabullenmek akıl işi değildir. Her zaman söylüyoruz, önceden yaptığımız 1 liralık yatırım deprem sonrası yapılacak 7 liralık yatırımın karşılığıdır, hem giden canlar itibarıyla hem de ülkemizin gelişmesine verdiği zarar itibarıyla." diye konuştu.
Meksika'nın afet konusunda dönüşümle ilgili bir başarı hikayesi ortaya koyduğuna işaret eden Soylu, "1985 yılında Mexico City'de gerçekleşen 8,1 büyüklüğündeki depremde 30 binden fazla konut birimi tamamen yıkılıyor, 68 binin üzerinde bina hasar görüyor ve 10 binden fazla insan hayatını kaybediyor. Bu hadise bir milat kabul ediliyor, kentsel dönüşüm konusunda çok önemli kararlar alınıyor ve ciddi adımlar atılıyor. Sadece depremden etkilenen alanı değil, bütün kent merkezinin kentsel dönüşüm kapsamına alıyorlar ve bunu da büyük oranda gerçekleştiriyorlar. Bu dönüşümün tamamlanmasından çok kısa bir süre sonra, 2012'de 7,4 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşiyor. O depremde herhangi bir can kaybı yaşanmıyor ve sadece birkaç kişi yaralanıyor. Bu dönüşümü elbette ki akşamdan sabaha gerçekleştiremeyiz. Elbette ki kolay bir şey değil, bunun maddi boyutu var, mülkiyet haklarıyla ilgili meseleleri var. Tabii şunu da ifade etmem gerekir ki bugüne kadar bu alanda gerçekten çok büyük adımlar atıldı, özellikle İstanbul'da." değerlendirmesini yaptı.
- "3 Kasım'da Kağıthane'de toplanma alanlarına ilişkin bir tahliye plan tatbikatımız olacak"
Soylu, afet konusunda ciddi projelerin tamamlandığını, azımsanmayacak sayıda bina dönüşümünün gerçekleştiğini, özellikle kamu binaları, okullar ve hastaneler noktasında gereken tedbirlerin alındığını, ancak bu konuda işin henüz bitmediğini ve daha yapacak çok iş olduğunu dile getirdi.
Her iş yerinin, her fabrikanın ya da üretim tesisinin de kendi deprem yönetim sistemini oluşturması gerektiğine dikkati çeken Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Öyle ki bina yıkılmasa bile, içerideki makine ve ekipmanın zarar görmeyeceği, üretim ve tedarik zincirinin aksamayacağı bir hali mutlaka tesis etmemiz lazım. Afet konusunda zamanın aleyhimize işlediği çok net bir şekilde ortadadır. Az önce verdiğim Meksika örneğinde olduğu kadar şanslı olmayabiliriz. Orada dönüşümü tamamladılar ve peşinden deprem oldu. Böyle bir fırsatımız olmayabilir. Dolayısıyla her ne yapacaksak hep birlikte çabuk yapmalıyız. Dönüşümü de hazırlığı da kendimizi eğitmeyi de çabuk yapmalıyız. Bakın 2021 yılını 'afet eğitim yılı' ilan ettik, bütün hazırlıklarımızı yapıyoruz. 1 Ocak'tan itibaren bütün gücümüzle Türkiye'nin her noktasına sivil toplum kuruluşlarından ilkokullara kadar, sosyal medya mecrasından televizyonlara kadar, muhtarlarımızdan kaymakamlarımıza, kamu birimlerimize kadar her noktayı deprem konusunda tekrar eğitimi gözden geçireceğiz. Büyük bir eğitim seferberliği, bunu sağlayacağız. Tüm vatandaşlarımızın deprem bilincini, farkındalığını ve reflekslerini en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz. Keza tatbikatlarımız devam ediyor. Dün de ifade ettim, ülke genelinde 18 bin 642 adet acil durum toplanma alanımız mevcut ve inşallah önümüzdeki salı günü İstanbul Kağıthane'de toplanma alanlarına ilişkin bir tahliye plan tatbikatımız olacak. 3 Kasım'da bir tahliye plan tatbikatımız olacak. Tahliye plan tatbikatımız şu; Allah korusun deprem oldu, ne yapacağız?"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, depremde ilk 6 saatin önemli olduğuna vurgu yaparak, "İlk 6 saatte attığımız her doğru adım depremin oluşturduğu zararı azaltmaya yönelik adımlardır. Can kaybı, yaralanmalardan oluşacak durumlar, travmalar, bütün bunları azaltabilecek. Onun için bunu tekrar ifade ediyorum; bir, ambulansları ve sağlıkçıları enkaz alanına yetiştirmemiz lazım. İki, arama kurtarmacıları, üç, itfaiyeyi yetiştirmemiz lazım, çünkü gözden kaçmasın deprem yangınları kaçınılmazdır. Bizim böyle bir depremde yangın senaryomuzda var. Ve aynı zamanda iletişimin sağlanması... 3 Kasım Salı günü Kağıthane'de ilk tahliye plan tatbikatının ilk adımını gerçekleştiriyoruz. Tahliye plan grubumuzun başında İstanbul Jandarma Komutanlığımız var. Ve uzun bir çalışma yaptılar. Şu anda İstanbul'daki tüm toplanma merkezlerini tek tek gittiler tespit ettiler, tekrar teyit ettiler ve güncellediler. İki, aynı zamanda kişi başına standartlarımızda ne kadar metrekare düştüğünü tekrar kayıt altına aldılar. Ve kişi başına düşen metrekare alanını yükseltmek için gerekli çalışmaları ortaya koydular." şeklinde konuştu.
Vatandaşın depremde yapacağı ilk işin toplanma alanlarına gitmek olduğunun altını çizen Soylu, bunun zihinlerde bir kelepçe gibi yer alması gerektiğini söyledi. Soylu, vatandaşların yakın zamanda binalarına en yakın üç toplanma merkezini mahallelerine asılan levhalarla görebileceğine, sistemde kayıtlı cep telefonu bulunan kişilere de toplanma alanlarının mesaj yoluyla aktarılacağına değindi.
Soylu, konuya ilişkin 26 ana çalışma grubunun bulunduğunu, şu ana kadar Türkiye acil müdahale planı doğrultusunda 485 çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi.
Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından basına kapalı gerçekleşen toplantıda, Teknik Destek ve İkmal Çalışma Grubu, Ayni Bağış ve Depo Yönetimi Çalışma Grubu, KBRN Çalışma Grubu ve İletişim Çalışma Grubu temsilcileri sunum yaptı.
İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu'nun da katıldığı toplantıda, AFAD İstanbul İl Müdürü Gökhan Yılmaz da sunum eşliğinde bir konuşma yaptı.