Ankara'da En Çok Duyacağınız Ankara Şivesi Kelimeleri! La Gardaş, La Bebe Bah Hele! İşte En iyi Ankara sözleri!
Türkiye’nin başkenti doğal güzellikleri, modern mimarisi ve günümüze kadar korumayı başardı ve her zaman ilgi çekiyor. Ankara hakkındaki bir şey var ki; her şeyden daha çok dikkat çekiyor. İşte, Ankara'da en çok duyacağınız Ankara şivesi kelimeleri
15
Ankara şivesi veya Ankara ağzı, Türkiye'nin başkenti olan Ankara'da konuşulan özgün ve karakteristik bir ağızdır. Her bölgenin kendine özgü bir şive veya ağız yapısı olduğu gibi, Ankara'da da kendi özellikleri bulunur. Ankara şivesi, diğer şehirlerden farklı ses tonları, kelime kullanımı ve gramer yapısı gibi özelliklerle kendini gösterir.
Ankara şivesinin bazı özellikleri şunlardır!
Ses Tonu ve Vurgu: Ankara ağzında genellikle daha hızlı ve sert bir konuşma tonu kullanılır. Bazı kelimelerde vurgu farklılıkları görülebilir.
Kelime Kullanımı: Ankara şivesinde, diğer şehirlerden farklı kelime kullanımları ve telaffuzlar gözlemlenebilir. Bazı kelimelerde farklı anlamlar veya vurgular olabilir.
Ekler ve Gruplar: Dilbilgisel açıdan da bazı farklılıklar görülebilir. Çekim ekleri ve dil yapısı diğer bölgelerden farklılık gösterebilir.
Yemek Adları ve Söyleyiş: Özellikle yemek adlarının söyleyişinde veya bazı günlük ifadelerde kendine özgü kullanımlar gözlemlenebilir.
Kelime İçi Değişimler: Bazı kelimelerin içindeki harfler veya heceler değişebilir, bu da Ankara şivesinin belirgin özelliklerinden biridir.
Ankara şivesi, şehirde doğmuş ve büyümüş kişiler arasında daha belirgin bir şekilde görülse de, zaman içinde modern iletişim ve göç gibi faktörler nedeniyle bazı değişiklikler yaşanabilir. Şive ve ağız yapısı, kültürel zenginliğin bir yansıması olarak dilin dinamik bir bileşeni olarak kabul edilir.
Ankara'da En Çok Duyacağınız Ankara Şivesi Kelimeleri!
Alışkın olmayanların yadırgayacağı, alışkın olanların ise duyunca özlemle benimseyeceği Ankara şivesi, farklı kelime ve anlamları ile her zaman ilgiyi üzerine çekiyor. Özellikle la gadaş, la bebe, bah hele kelimelerinin sıklıkla kullanıldığı Ankara’da la kelimesi dillerden düşmeyen bir ön ek gibi görülüyor. Söyleniş biçimleri ile de sempatik olan Ankara şivesinin anlamları da bir hayli merak ediliyor.
" La Gardaş” Genellikle Ankara şivesinin en sık kullandığı kelime olan “la gardaş”, birçok cümleye ön ek olabiliyor. La gardaş kelimesi sıklıkla “la gardaş hayır mı?” cümlesi ile birleştiriyor.
Ankaralıların çok sık kullandığı bu cümle, “ne oldu neyin var, haberler kötü mü?” gibi manaları aynı anda taşıyor. Cümlenin başında yer alan gardaş kelimesi kardeşi ifade ederken; la kelimesi ise argoda yer alan “lan” manasını taşıyor. "La Bebe” mal la!" Ankaralıların sıklıkla kullandığı bebe kelimesi, hemen hemen her cümlelerinde yer alıyor.
Özellikle “la bebe” şeklinde kullanılan bu kalıp; akran manasını çağrıştıran bir anlam içeriyor. Öte yandan bu kalıp “la bebe mal la!” şeklinde bir cümle ile kullanıldığında; söylenen kişinin kafasının çok çalışmadığını anlatıyor. "Bah Hele Bah!”!" Ankara şivesinin vazgeçilmez bir kalıbı olan “bah hele bah” birçok cümle ile birlikte kullanılabiliyor.
Bah kelimesi bak manasına gelirken, hele sözcüğü buraya gibi bir anlamı karşılıyor. Bu kalıp ise sıklıkla “bah hele bah! Atarlı giderli gonuşma bana!” cümlesine ön ek oluyor. Bu cümle de buraya ya da bana bak, benimle düzgün konuş tarzı bir manaya geliyor.
La gardaş Hayır mı?: "Ne oldu?" veya "Yanlış mı?" gibi bir soru sormak istediğinizde kullanılır.
Beni bebebelikte muhatap etmeyin: Bir başkasının kendisini ciddiye almadığını düşünen birisi için "Beni ciddiye alın" anlamında kullanılır.
Olm biz Çankaya bebesi miyiz la: Kendi yaşam tarzı ve çevresi hakkında bir yorumda bulunanların sıkça başvurduğu bir ifade.
La gardaş başını yesin: "Beni rahatsız etme" ya da "Beni sıkma" anlamına gelir.
Sen mevzuya ayıkıyon mu?: "Olayın farkında mısın?" ya da "Ne olup bittiğini biliyor musun?" şeklinde kullanılır.
Gardaş Angarayı goşturuyon la: "Çok iyi iş çıkarıyorsun" ya da "Senin sayende işler yolunda" şeklinde bir övgü ifadesidir.
Bah hele bah! Atarlı giderli gonuşma bana: Ortamın gerginleştiğini ya da birisinin hoşuna gitmeyen bir konuşma yaptığını ifade eder.
La bebe mal la: Birinin saçma sapan konuştuğunu ya da mantıklı düşünmediğini belirtmek için kullanılır.
25
Ankara'da En Çok Duyacağınız Ankara Şivesi Kelimeleri! La Gardaş, La Bebe Bah Hele! Ankara şivesinde sıklıkla yer alan “la gardaş, la bebe, bah hele” kelimeleri dışında da pek çok farklı söylem bulunuyor.
İşte Ankara’da en çok duyacağınız Ankara şivesi kelimeleri:
GIDI: Çam kozalağı
EYSERİ: Çivi
GÖZER: Eleğin seyrek olanı
YILGU: Sarı çalının olgunlaşmış meyvesi
KARAGAVUK: Baharda toplanıp yenen bir ot.
MUSMUL: İslami usul üzere kesilen hayvan
MINDAR: Besmele çekilmeden kesilen hayvan
RAHMET :Yağmur
MAYIS: Taze sığır dışkısı
SAYİR: Dilenci
DEDECİ: Dilenci
YALAMUK: Çam ve köknar ağacının kabuk ve gövde arasında yenilebilecek ince şekerli kabuk
MİNTAN: Gömlek
İŞLİK: Gömlek
ÇEVRE: Mendil
GAKIRDAK: İçinde az ve ince kıyıma olan don yağ
PANTUL: Pantlon
DEYNEK: Genellikle dayanmak veya çobanlıkta kullanılan ince sopa
GADAK: Küçük ince çivi
MIH: At,eşek ve öküz nallamada kullanılan özel başlı çivi
BÖYREK: Böbrek
YÜREK: Kalp
FİSTAN: Kadınların giydiği eteği uzun elbise
MEH: ahacık işte, al, tut anlamına söylenir.
İHİ: İşte, ahacık anlamına kullanılırdı
KÜLLÜK: Ocak külünün döküldüğü yer, tuvalet tarafı
Türkiye'nin başkenti Ankara, sadece politik ve idari yapısıyla değil, kendine özgü lehçesiyle de dikkat çekiyor. Her bölgenin kendine has bir şivesi veya lehçesi varken, Ankara'nın kendine özgü dil özellikleri, özellikle genç nesil tarafından kullanılan kelimeler ve ifadelerle daha da renkleniyor. Ankara'nın benzersiz sözcükleri ve ifadeleri, şehirde yaşayanlar için ayrı bir anlam taşıyor. İşte Başkentin Dilinden Özgün İfadeler…
HAMURPİŞİRME: El yapımı makarna,erişte
PİLAF: Pilav
GAVURGA: Az ıslatılmış buğdayın kavrulup çerez niyetine yenmesi
AADA: (Akıda)Üzüm pekmezinden yapılan çokokrem gibi gıda.
GUSULHANE: Eskiden her odada bulunan banyo yapılmak için kullanılan büyük dolap.
SERGEN: Odaların duvarlarının üst kısımlarındaki uzunca raf.
ÇİÇEKLİK: Eskiden vitrin yerine kullanılan süslü, önü açık birkaç katlı ,süslü raf.
TEMEK: Ahırlardan dışarı gübre atmak için bırakılan büyükçe delik.
HANAY: Eve girişte odalar arasındaki geniş boşluk.
ZEVLE: Boyunduruktan öküzün çıkmaması için deliklere sokulan sopa.
EPSİT: Öküz ve at arabasında tekerin topu ve çemberi arasındaki düz, sağlam çubuklar.
ÇEKELÜZ: Sincap
YANGABUZ: Yaramaz,şımarık
35
Ankaralıların günlük hayatta sıkça kullandığı, başkentin kültürüne özgü söylemlerdir. Hem esprili hem de anlamlı olan bu ifadeler, Ankara'nın dinamik ve renkli yapısını yansıtan birer özelliktir.
CILLAMA: Bağırma, cırıl cırıl etme
ECCÜK: Azıcık
GAYLI: Gayri
FERFENİ:kış geceleri gençlerin toplanması
TUFRAN: Turfan
BİZEEL: Azıcık ZİNİ: Sini içine yemek dolu tabaklar konulan büyük tepsi
CİMDÜK: Çimdik
APALAMAK: Dizler ve eller üzerinde dört ayaklı yürümek
ÇOTURA: Ağaçtan içi oyularak yapılan emzikli su kabı.
SEĞEK: Ağaç oyma şeklinde yapılan büyük su taşıma kabı.
MUSLUK: Bir metre veya daha fazla büyüklükteki tomruğun oyulup üzerine büyük kapak yapılan su kabı. Musluklardan evde su tasını daldırıp doldurarak su içilirdi. Bazı yol kenarlarına gelip geçenin içmesi için sebil niyetine konan musluklar olurdu. Çoşkunların musurat suyu ile doldurdukları muslukları vardı.
DUZGABAA: Günlük kullanılacak, yemeklere konulacak tuzun konulduğu su kabağından yapılma tuzluk. Bu tuzlukların ağıda kabından olanları da olurdu.
OKKA: Eskiden kilogram yerine kulanılan ağırlık ölçüsü.
HOKKA: Üzerinde mürekkep ve divit konacak yerleri olan yazı takımı.
ACANS: Haber. Haberleri dinlemek.
AKRAN: Aynı yaşlarda olanlar. ALATİRİK: Pilli el feneri.