Bu çalışmada Covid-19 geçirmiş annelerin kanında ona karşı antikor varsa bebeğine de bu antikorları geçirdiği tespit edilmiştir. Bu durum anne sütünün doğal bir özelliğidir. Bu antikorlar bebeği bir süre korur. Genellikle 4 ay ile 12 ay arasında sürebilir. Aslında bebekte kızamık, suçiçeği, hepatit gibi birçok hastalığın ilk 6 ayda çok daha nadir görülmesinin nedeni de anneden geçen bağışıklığı sağlayıcı bu antikorlardır.
Antikorlar Anne Rahminde Bebeğe Geçiyor
Eğer anne, Covid-19 geçirmemişse anne sütünün tam anlamıyla virüse karşı etkili olabilmesi mümkün değildir. Hâlbuki aşıyla direkt kişinin vücuduna zararsız bir şekilde, onun mikrobunun bir antijenini verilip, bağışıklık sisteminin Covid-19’a karşı antikor yapması sağlanırsa buradaki antikor aynı zamanda anne sütüne de direkt olarak geçer. Gebelikte fetüse anne kanından geçen birçok antikorlar vardır. Eğer anne gebeliğinde Covid-19 geçirdi ise, sadece anne sütüyle değil çocuğu anne rahminde taşırken de zaten bebeğe bu antikorlar geçer. Bir süre sonra o da azalır. Ancak doğum sonrası bebek anne sütü aldığı sürece Covid-19’a karşı oluşan antikorlar geçmeye devam eder. Tabii ki anne sütünden aldığı antikor, anne rahmindeyken geçirilen enfeksiyonun oluşturduğu antikor kadar yüksek düzeyde olmaz. Özellikle 3-4 günlükteki anne sütü, son derece değerlidir. Genel anlamda koruyuculuk içeren birçok bağışıklık maddesini içerir.
Covid-19 Aşıları Bebeğe Zarar Verir Mi?
Tüm dünyada özellikle anne ve anne adaylarının merak ettiği bir soru; “Korona virüs aşısı olmanın, bebeklerine zarar verip vermeyeceği sorusudur.” Son araştırmalar aşıların zarar vermediği gibi bebeklere de antikor aktarımı yoluyla koruma sağlayabileceğini gösteriyor. Harvard ve Massachusetts General Hastanesi’nin ortak bir çalışmasındaki araştırmada 84’ü hamile, 31’i emziren ve 16’sı hamile veya emzirmeyen kadınlardan oluşmaktaydı. Bu kadınlara iki doz Pfizer/BionTech ya da Moderna aşısı yapıldı. Aşıların etkinliği hamile ve emzirenler ile diğer kadınlar arasında aynı orandaydı.
Peki, Süt Yoluyla Koruma Ne Kadar Sürebilir?
Bu sorunun yanıtı belirsiz. Ortak görüş her gün emzirilen bebeklerin, sürekli antikorlu sütle beslenmeyenlere göre daha fazla korunacağı yönündedir. Yani düzenli alınan bir ilaç gibi etkili olacağı şeklinde yorumlanabilir. Genel anlamda enfeksiyonlardan korunmada anne sütünün anti-infektif ve immunmodülator etkisi öne çıkmaktadır. Anne sütü içeriğinde bulunan özellikle yüksek salgısal IgA ve diğer biyoaktif maddeler ile pasif doğal bağışıklık sağlanmaktadır. Covid-19 pandemisinin yaşandığı bu dönemde anne sütü ile beslenmenin sürdürülmesi ve desteklenmesi enfeksiyondan korunmak için gereklidir. Mevcut bilimsel verilere göre temas ya da enfeksiyon varlığında annenin maske takarak, gereken hijyen kurallarını sağlayarak emzirmeye, ya da sağarak anne sütü vermeye devam etmesi önerilmektedir.
Emzirme Anneleri Birçok Hastalıktan Koruyor
Emziren bir anne, enfeksiyon kapmış, kendisini koruyan ve aynı zamanda bebeğine de aktarılan proteinler üretir. Böylece bebeğini enfeksiyon kapmaktan korur. Aynı süreç hemen hemen tüm viral enfeksiyonlar için geçerlidir. Ayrıca antikorlar dışındaki bazı maddeler de anne sütünün antiviral özelliklerinde rol oynar. Anne sütünde de önemli immünolojik özelliklere sahip biyoaktif yapılar mevcuttur. Ayrıca emzirme, anneyi birçok hastalıktan korur ve sağlıklı stabil bir ruh halinde dengede kalmasını sağlar. Emzirme sırasında anne kanında artış gösteren oksitosin hormonunun erken depresyondan koruyucu etkisi olduğu bildirilmiş ve anne psikolojisini düzenleyici etkisi olduğu gözlemlenmiştir. Anne sütünün ve laktasyonun insan sağlığı üzerindeki koruyucu özellikleri düşünüldüğünde, salgın hastalıklar ve diğer olağanüstü durumlarda emzirmeye devam edilmesinin önemi yadsınamaz. Anne sütü, eşsiz besleyici özellikleri ve hastalıklardan koruyucu etkisinin yanı sıra, bebek için en sağlıklı, en doğal ve en düşük maliyetli besindir.
Sonuç olarak ister Covid-19 hastalığı geçirmiş olsun, isterse aşılanmış olsun, tüm annelerin bebeklerini gönül rahatlığı ile emzirmesinde herhangi bir sakınca olmadığı gibi, bu enfeksiyona karşı oldukça koruyucu olduğu unutulmamalıdır.