Müslüman bir kadının sosyal medya hesabı TikTok’ta paylaşarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ( Doğu Türkistan) yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çektiği bir video TikTok tarafından kaldırıldı. Bir süre sonra TikTok, özür dilerek videonun yaklaşık 50 dakika sonra yeniden yüklendiğini açıkladı.
TikTok, insani bir denetim hatası nedeniyle 23 Kasım tarihli videonun kaldırıldığını belirterek, “Bu video gibi hiçbir şeyin içeriğinin engellenmemesi ve kaldırılmaması gerektiğini açığa kavuşturmak önemli. Hata için kullanıcıdan özür dileriz" ifadelerini kullandı.
Videosu kaldırılan 17 yaşındaki Feroza, “Bu, TikTok’un Uygur soykırımı konusunda beni susturmaya çalıştığı ilk şey değil. Sizden cevap almayı hak ediyorum. Ne saklamaya çalışıyorsun. Ben hiçbir cevap alamadım. TikTok özür dileyerek hesabımı geri verdi. Daha önce silinmiş başka bir hesabımdaki videonun alakasız bir hiciv videosu nedeniyle kaldırıldığına inanıyor muyum. Hayır” dedi.
Feroza, Uygurlar hakkında 3 bölümlük bir video yayınladıktan hemen sonra erişim engeli geldiğini belirtti.
ABD’de yaşayan 17 yaşındaki Feroza, TikTok’da yayınladığı videosunda ilk bakışta makyaj ile ilgili olduğu sanılan ve Doğu Türkistan’daki zulmü dile getiren bir video yayınlıyor. Videoda bir kirpik kıvırıcısının nasıl kullanıldığını uygulamalı olarak anlatan Feroza, bir süre sonra toplama kamplarında yaşananları dile getirerek “Şu anda kullandığınız telefonu kullanarak Çin’de neler olup bittiğini, toplama kamplarında masum Müslümanlara yapılanları, aileleri nasıl birbirlerinden ayırdıklarını, kaçırdıklarını, tecavüz ettiklerini, domuz eti yemeğe ve içki içmeye zorladıklarını, dinlerini değiştirmeye zorladıklarını, değiştirmezlerse ölümle tehdit edildiklerini görün. Bu bir holocost (Yahudi soykırımı) ancak kimse bunun hakkında konuşmuyor. Lütfen farkında olun ve yayın” şeklinde konuştu.
Videonun sonunda ise "Sonra kirpik kıvırıcınızı yeniden elinize alın” diyerek videosuna devam etti. Dünya gündemine oturan videosuyla Feroza, Müslüman Uygur Türklerine yapılan zulmü dile getirdi.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİN ZULMÜ SÜRÜYOR
Çin’in işgali altında 1 milyon 860 bin kilometrekare toprağı ile Türkiye’nin iki kat büyüklüğündeki Doğu Türkistan, Çin zulmü altında kalmaya devam ediyor. Çin devleti, resmi rakamlara göre 10 milyon, yerel halka göre 35 milyon Türk nüfusunu azınlığa düşürmek, 200 milyon Çinliyi bölgeye göç ettirme politikasını hız kesmeden uyguluyor. Çin Komünist Partisi, 2017 yılının başlarında Türkistan’da radikalizme karşı mücadele adı altında büyük bir operasyon gerçekleştirdi ve her aileden birer kişi tutuklayarak zorunlu eğitim kampına aldı. Doğu Türkistan’da tüm yetki Komünist Parti başkanlarında olduğu için mahalli hükümet bölgedeki Komünist Parti başkanlarından izin almadan hiçbir şey yapamıyor. Doğu Türkistan’da sözde Uygur Özerk bölgesi başkanının, Uygur Türkü olsa bile Komünist Parti başkanından izin olmadan hiçbir şeyi yapma yetkisi yok.
Doğu Türkistan’a Çinli göçmen yerleştirme uygulamasıyla bölgenin nüfusunun yüzde 50’sini Çinliler oluşturuyor. 16 ile 26 yaş arasındaki kız ve erkek gençler şehirlere göçe zorlanıyor, Çinlilerle evlenmeye teşvik ediliyor.
Komünist rejim dini inancı kabul etmediği için inançları ve ibadetleri radikalizm olarak tanımlayarak yasaklıyor. Din adamları zorunlu eğitim kamplarında ağır işkencelere tabi tutularak öldürülüyor.
2018 yılı içeresinde Doğu Türkistan din alimlerinden Muhammad Salih Damollam, Abdülhamit Damollam, Abdulahad Mahsum, Abdukerim Abduveli, Abdureşit Damolla gibi büyük alimler Çin’in zorunlu eğitim kamplarında işkence çektirilerek şehit edildi.
Çinli akraba projesi adı altında Müslüman evlerine Çinliler yerleştirerek ailelerin dini hayatı kontrol altına alınıyor. Ailelerin 10 ila 20 yıl öncesine kadarki geçmişi araştırılarak daha önceden dini faaliyette bulunanlar cezalandırıyor. Evlerde Kuran-ı Kerim ve hadis kitapları dahil dini içerikli materyalin bulundurulması yasaklandı. Bütün telefon konuşmaları kontrol altına alınırken yasaklara uymayanlar 10 ile 20 yıl arasında hapisle cezalandırılıyor.
Doğu Türkistan’da yaşayan inançlı Müslümanlar aşağılanıyor, Müslüman alimlere saygı gösterenler cezalandırıyor. Helal ve haram kavramının kullanılmasının yasaklandığı Çin’de çok sayıda cami eğlence yerine çevrildi. Doğu Türkistan’daki 26 bin camiden 3 bin 500’ü yıkıldı. 2017 Mart ayından itibaren her Uygur ailenin evinde birden fazla Çinli memur 15 günlük süreyle kalıp birlikte yaşamaya başladı. Bu kişiler aile fertleri hakkında, dini inanç, milli kültür ve komünist partisine bağlılıkları konusunda rapor hazırlıyor. Ailede inançlı ya da namaz kılan biri varsa veya Komünist Parti’yi sevmediği belirlenirse ertesi gün polis onu alıp zorunlu eğitim kampına götürüyor. 2017’den itibaren Uygur Türkçesi tamamen yasaklandı. Çin rejimine göre hassas konu içeren tüm kitaplar toplatıldı. Düğün ve çeşitli milli etkinliklerinin Çin geleneklerine göre yapılması zorunlu oldu. Uygur Türk kültürüne ait yapılar yok edildi. Tarih kitapları yanlış bilgilerle yeniden yazıldı.
ÇİN’İN MÜSLÜMAN KATLİAMLARI
Çin işgalindeki Kaşgar bölgesinde Barin köyü, işgale karşı ayaklandıkları bahanesiyle 5 Nisan 1999’da yerle bir edildi. Resmi olmayan rakamlara göre 3 bin kişi katledildi. 1997 yılında Gülca katliamında resmi rakamlara göre bin, resmi olmayan rakamlara göre 3 bin kişi katledildi. 5 Temmuz 2009’daki Urumçi katliamında 3 bin kişinin hayatını kaybettiğini açıklandı. Ancak tahmini rakamlara göre katliamın 10 binden fazla olduğu, kayıplarla birlikte bu rakamın 20 bine ulaştığı tahmin ediliyor. 2014 yılında Kaşgar bölgesine bağlı Yarkent ilçesinin İlişku köyü tamamen yakılıp yıkıldı. 3 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.