Dünyaca ünlü Konyaaltı sahili kıyısına yakın bir bölgede 20’nin üzerinde karavanda sosyal mesafe kuralına uygun bir hayat yaşanıyor. Araçlarını 3’er metre mesafe aralığında park eden vatandaşlar, apartman yaşamından uzak deniz manzaralı bir bölgede korona virüse karşı izole yaşam sürdürüyor.
Karavanlarına kapanan vatandaşlar, elektriği karavanlarının üzerlerindeki panellerinden elde ettikleri güneş enerjisiyle, suyu ise yakın bölgedeki çeşmelerden depolarına su doldurarak temin ediyorlar. En büyük sıkıntılarının tuvalet ihtiyacı ve su olduğunu söyleyen karavancılar, herhangi bir gider ve su bağlantıları olmadığı için çok sıkıntı yaşadıklarını dile getirdiler. Karavancılar, belediyeden karavan park talebinde bulundu.
“ŞEHİR HAYATINA GÖRE DAHA HUZURLU BİR HAYAT”
Korona virüs tedbirleri kapsamında alınan seyahat kısıtlaması öncesinde Ankara’dan Antalya’ya gelen Gözde Gürer, kısıtlamayla birlikte 2 aydır kentte kaldığını söyledi. Karavan hayatında bireysel izolasyonun ön planda olduğuna dikkat çeken Gürer, “Zaten karavanlarda sosyal mesafeye kuralına göre park ediliyor. Gün içerisinde çiçek ekerek, kitap okuyarak vakit geçiriyoruz. Şehir hayatına göre daha huzurlu bir hayat” dedi.
Ev yaşamına göre karavan hayatının bazı eksiklikleri olduğuna da değinen Gürer, “Limitli eşya kullanıyorsunuz. Kullandığınız elektrik ve su limitli. O yüzden evlerdeki gibi rahat değilsiniz. Az eşyayla yaşamak zor tabii. Güneş panelinden elektrik sağlıyorum. Suyu da depolarım var, onlarla çevreden tedarik ediyorum” ifadesini kullandı.
KARAVAN PARK TALEBİ
Ankara’dan 3 ay önce kente gelen İsmail Akdağ, tam zamanlı olarak karavanda yaşamını sürdürdüğünü ifade etti. “Karavanda bir evde yaşıyor gibiyiz” diyen Akdağ, en büyük sıkıntılarının tuvalet ve su olduğunu söyledi. Akdağ, “Devamlı dışarıdan su taşımak ve suyu çok idareli kullanmak zorundasınız.
Belediyeler bize karavan park alanı yapsalar. Sonuçta bizler bu karavanlara sigorta ve vergi ödeyen insanlarız. En azından belediyelerin karavancılara tahsis etmiş olduğu bir yer olsa da, karavancılar gidip sokak aralarında ya da boş arsalarda kalmasa. Bu alanda duş ve tuvalet yok. Bir gider yok. Biz bunları karşılamak için karavanlarımızı buradan kaldırıp başka yerlere giderek o ihtiyaçlarımızı gideriyoruz, ardından tekrar buraya geliyoruz. Sonuçta bunlar bizim için zorunlu bir ihtiyaç. Karavanların atık su deposu dolduğu zaman gidip boşaltıp tekrar geliyoruz.
Tuvaleti, duşu olmayan karavanlar da var. Örneğin benim karavanımda banyo var ancak tuvalet yok. Yakında akaryakıt istasyonu var, oraya gidiyoruz. Duşumuzu burada kendimiz halledebiliyoruz ama bir yandan su sıkıntısı oluyor. Avrupa’da karavan park alanlarında direkt senin giderlerini bağlıyorlar, su ve elektrik girişleri oluyor. Böylece standart ev moduna geçmiş oluyorsunuz” diye konuştu.
“BİRLİKTE İFTAR VE SAHUR YAPIYORUZ”
Güvenlik yönünden herhangi bir sıkıntılarının olmadığını da dile getiren Akdağ, “Burada tüm karavancılar hep birlikte olduğumuz için birbirimize göz kulak oluyoruz. Karşı karavanda bir tencere çorba kaynasa bize de bir tas geliyor. Akşamları karavanların önünde çayımızı, kahvemizi içiyoruz. Hatta birlikte iftar ve sahur yapıyoruz” dedi.