Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, EBA TV'nin niteliğinde de çok iddialı hale gelindiğini belirterek, "Televizyon kanalları için 10 stüdyo kurduk. 674 öğretmen, TRT personeli ve diğer uzmanlar olmak üzere binden fazla kişi neredeyse 7/24 çalışıyorlar. 3 bin 358 ders ve etkinlik çekimi yaptık. Bir dersin yapılma süreci yaklaşık 5 gün sürüyor." dedi.
Selçuk, "Uzaktan Eğitim Çalışmalarının ve Yeni Eğitim Öğretim Yılı Hazırlıklarının Değerlendirilmesi" toplantısındaki konuşmasında, Kovid-19 kapsamında tedbirleri almanın, dünyayı izleyerek çocukların eğitiminin kalitesini belirli bir düzeyde tutmak için önlemler almanın kritik bir durum olduğunu söyledi.
Kovid-19 salgını nedeniyle bu dönemde okullar açılmasında bir burukluk olduğunu ifade eden Selçuk, uzaktan eğitimin nasıl olacağı sorusuna verdikleri cevabın çok net olduğunu, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sağlık koşulları nedeniyle uzaktan eğitimin ayrı bir yeri bulunduğunu kaydetti.
Selçuk, başlangıçtan itibaren televizyon kanalları açtıklarını, kanalların içeriğinin okul kademelerine göre doldurulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada bunu yapabilen çok az sayıda ülke var. Türkiye bunu çok kısa sürede başardı. Artık niteliğinde de çok iddialı hale geldik. Televizyon kanalları için 10 stüdyo kurduk. 674 öğretmen, TRT personeli ve diğer uzmanlar olmak üzere binden fazla kişi neredeyse 7/24 çalışıyorlar. 3 bin 358 ders ve etkinlik çekimi yaptık. Bir dersin yapılma süreci yaklaşık 5 gün sürüyor. 20 dakikalık bir ders 5 günde hazırlanıyor. Hala da bu süreç derinleşerek, uzmanlığı artırarak sürüyor. Sadece televizyonla da yetindik mi? Hayır. Canlı platformlar kurduk. EBA Akademik Destek. Bu yapay zeka temelli eğitim içeriği olması bakımından dünyada bir kaç ülkede olan bir içerik. Öğrencinin ilgisi, seviyesi, durumuna göre bölüm tavsiyesinde bulunan bir zeka. Bir milyon öğrenci varsa, bir milyon ayrı deneme sınavı yapabilen bir sistem."
Bunu sadece öğrenciler için değil öğretmenlere yönelik de yaptıklarını dile getiren Selçuk, öğretmenlerin sürekli olarak eğitimin içinde olduğunu kaydetti.
Selçuk, canlı sınıflar yaptıklarını, dünyada bunu yapabilen ülkenin az olduğunun altını çizerek, uzaktan eğitimle ilgili araştırma yaptıklarını, eksiklikleri görme fırsatı bulduklarını söyledi.
Canlı sınıflarla ilgili altyapıda eksiklikler bulunduğunu, bunun sadece Türkiye için değil dünya için de yeni bir durum olduğunu ifade eden Selçuk, küçük sınıflar için canlı sınıf konusunu önemsediklerini anlattı.
Selçuk, "Canlı sınıfla ilgili imkanlarımızı başlangıca göre 10-12 kat artırıyoruz bu süreçte. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Öğretmen ve öğrenciler sınıfta olduğu gibi senkron yapma imkanına sahipler." dedi.
- İnternet kotaları iki katına çıkıyor
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, uzaktan eğitimi anlık olarak ölçtüklerini vurgulayarak, hangi sınıf düzeyinde kaç canlı sınıf bulunduğu, kaç öğretmeninin aktif olduğu, ilkokuldaki, orta öğretimdeki çocukların EBA'daki aktivitesinin, hangi şehrin ve okulun aktif olduğunun anlık olarak izlendiğini kaydetti.
Türkiye'de en çok ziyaret edilen onuncu site olan EBA'nın dünyada en çok ziyaret edilen eğitim sitesi içinde yer aldığını dile getiren Selçuk, dünyada ilk üçe girmenin önemli bir aşama olduğunu, bunu ileriye taşıyacaklarını anlattı.
Selçuk, erişimde fırsat adaleti olsun diye internet paketi olmayan çocuklara destek olunması için GSM operatörlerinden olumlu haberler geldiğini, çocukların eğitimle ilgili kotalarının iki katına çıkarılacağını, fırsat adaletine yönelik çalışmalarının devam edeceğini söyledi.
- "Yaz tatilini eğitim fırsatı olarak değerlendirdik"
Bakan Ziya Selçuk, yaz tatilini de eğitim fırsatı olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Televizyon kanallarımız hiç durmaksızın yaz programları, yaz okulları açtı. Tasarım beceri atölyeleri kurduk. Çocukların her konuda bir atölye imkanına kavuşuyor olması, önceden hazırlık yaparak bu atölyelere katılması önemli. Yabancı dille ilgili yazın özel bir program yaptık. 'Bütün yaz içerisinde bir yıl boyunca alınan derslerin tamamını bir yazda verebiliriz' dedik. A1 ve diğer seviyeleri de dikkate alarak uluslararası nitelikte bir içerik hazırladık. Bunu yaz boyunca sunduk." diye konuştu.
Geçen sene birinci sınıfa giden öğrencilerin okuma yazma süreçlerinin yarım kaldığını, bunu tamamlamak için "Okuyorum-Yazıyorum" adıyla bir program oluşturduklarını anlatan Selçuk, öğretmenler için de eğitim paketleri oluşturulduğunu, "Öğretmenler Odası" diye bir kuşak hazırladıklarını dile getirdi.
Selçuk, velilere yönelik de "Bizden Kuşağa" programını yaptıklarını belirterek, yaşanan bu süreçte birçok konuda uzmanlar, akademisyenler ve kurumların gönüllü katkıları olduğunu kaydetti.
Yine meslek tanıtımları yapıldığını, okuma kitapları ve yabancı dil ders paketleri, eğlenceli mobil uygulamaları çıkarıldığını anlatan Selçuk, "Sadece bunlar yeter mi? Hayır. Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklarımızın velilerinden çok ilginç talepler geldi. Velilerimiz özel eğitim okullarındaki imkanların farklı olduğundan ve evde bazı problemler yaşadıklarından söz ettiler. En fazla teşekkür aldığımız konu belki de bu 'Özelim Eğitimdeyim' mobil uygulaması. O kadar olumlu tepki aldık ki." şeklinde konuştu.
Selçuk, 5 ay içerisinde 38 ilden 190 bin civarında öğretmenle canlı platformla görüşme imkanı bulduğunu belirterek, "Bir Milli Eğitim Bakanının 190 bin civarında öğretmeniyle yüz yüze görüşüp de nasılsınız, iyi misiniz demesini bile çok önemsiyorum. 'Biz beraber yürüyoruz, beraber omuzluyoruz, siz bu çabayı gösterdikçe gözümüz arkada değil, hepinize müteşekkiriz' mesajını vermek, benim açımdan önemli." dedi.
- "496 bin öğretmenimize bilişim teknolojileri alanında eğitim verdik"
Yine binlerce öğrenciyle görüşme imkanı bulduğunu, velilerle toplandıklarını ifade eden Selçuk, şöyle konuştu:
"496 bin öğretmenimize bilişim teknolojileri alanında eğitim verdik. 395 bini de sertifikasını aldı. Dijital beceriye ihtiyaç duyulmadığı dönemde, dijital becerilerin kazanılmasının anlamı da havada kalıyordu. Şimdi günlük yaşamı sürdürmenin sıradan bir becerisine dönüştü. Öğretmenlerimiz ihtiyaç olduğu için bu işe doğrudan doğruya müdahil, talepkar oldular. Öğretmenlerden bize dijital beceri eğitimi için binlerce talep geliyor. Artık kişiye özel eğitim verebiliyoruz. Büyük kuruluşların, markaların gönüllü desteği oldu. Yüzbinlerce öğretmenimizin dijital becerileri eğitimini almasını, onbinlerce öğretmenimizin dünyanın her yerinde geçerli sertifikaları almalarını sağlıyoruz. 5 binden fazla lise öğrencimiz uluslararası geçerliliği olan sertifika aldı."
Selçuk, özellikle erişimde zorluk yaşayanlarla birlikte çocukların somut araç gerece de ihtiyacı olduğunu fark ederek ilk defa Türkiye'de hikaye temelli bir müfredat çalışması yapıldığını belirterek, bu kitapların 22 bin 700 ilk okuldaki 5 milyon 230 bin öğrenciye teslim edildiğini kaydetti.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Bugün elimizdeki en gerçekçi, en güçlü araç, 31 Ağustos için söylüyorum, uzaktan eğitim. Uzaktan eğitim iyiydi kötüydü meselesi değil, uzaktan eğitimi en iyi şekilde nasıl kullanırız, bizim derdimizin adı bu." dedi.
Bakan Selçuk, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde "Uzaktan Eğitim Çalışmalarının ve Yeni Eğitim Öğretim Yılı Hazırlıklarının Değerlendirilmesi" toplantısında yaptığı konuşmada, koronavirüs salgını sürecinde çocukların duygusal durumunu rehabilite etmek ve yaşanabilecek olası travmaların önüne geçmek için "psikoeğitsel etkinlikler kitapları" çıkardıklarını söyledi.
Gençler, öğretmen ve veliler için psikolojik destek rehberleri hazırladıklarını dile getiren Selçuk, bu dönemdeki psikolojik desteği çok önemsediklerini ifade etti. 81 ildeki rehberlik hizmetlerine gelen sorularda velilerin çocuklarıyla ilişkilerini nasıl yönetecekleri konusunun yoğunlaştığını anlatan Selçuk, soruların uzman kişilerce yanıtlandığını kaydetti. Diğer sorular konusunda da sanal robotlar kullandıklarının aktaran Bakan Selçuk, şöyle konuştu:
"Kamuda ilk kez sanal robotların kullanıldığı bir sistem kurduk Milli Eğitim Bakanlığına. Herkesin sorusunu anlık olarak yanıtlayan robotlar ki bunlar öğreniyorlar. Yapay zeka temelli, makine öğrenmesi temelli olduğu için de sürekli öğreniyorlar ve daha geniş cevaplar veriyorlar. Daha informel cevaplar vermeye başlıyorlar, daha kişisel ihtiyaçları dikkate alan cevaplar verebilmeye başladılar. Bu bizi çok mutlu ediyor. Dünyada da çok nadir bu çalışmalar, o açıdan da önemli."
- Yeni eğitim öğretim yılı hazırlıkları
Bakan Ziya Selçuk, yeni eğitim öğretim yılı için öğrencilere uyum konusunda paketler hazırladıklarını bildirdi. Avrupa ülkelerinin tamamına yakınında okulların açıldığını ya da 2 Eylül'de açılacağını anlatan Selçuk, "Hepsinde de bazı uyum çalışmaları var. Yani öğrencilere bu konuda nasıl eğitim verilir, öğretmenlere nasıl eğitim verilir, velilere nasıl rehberlik edilir. Bunlarla ilgili çok sayıda Anglosakson ülkelerde daha fazla olmak kaydıyla raporlar, dokümanlar var. Somut bir takım eylem planları var. Biz kendi kültürümüze, toplumumuza bakarak ihtiyaçlarımızı saptadık ve çocuklarımız için eğitim paketi hazırladık." dedi.
Çocuklar için birbirleriyle temas etmeden oynayabilecekleri oyunların tanıtıldığı bir kitap hazırladıklarını anlatan Selçuk, yüz yüze eğitimin başladığı ilk uyum haftasında hangi yaştaki çocukla nelerin yapılacağı, velilerin ve yöneticilerin ne tür tedbirleri alacağına yönelik de içerikler hazırlandığını kaydetti.
EBA kanallarının yeni hazırlık dönemi programlarının da çıktığını belirten Bakan Selçuk, "Mesela her gün sabah spor olmasını istiyoruz. Okulda her gün sabah beden eğitimi yok ama burada var. Bununla ilgili videolar hazırladık, bir video kütüphanesi oluşturduk." ifadelerini kullandı.
Uzaktan eğitime ilişkin tüm detaylara uzaktanegitim. meb.gov.tr internet adresinden ulaşılabileceğini ifade eden Selçuk, hazırlık dönemindeki yayınların videolarının çekildiğini, akış şemalarının çıkarıldığını bildirdi. Aylardır buna hazırlandıklarını dile getiren Selçuk, şunları söyledi:
"Şunun için hazırlanıyoruz: 31 Ağustos'ta yüz yüze eğitim başlamazsa senaryomuz var demiştim, onun gereğini de bir, iki ay önceden hazırladık. Diyelim ki başlasaydı onun gereğini de hazırlamıştık. O yüzden hiç tedirginlik yaşamıyoruz. Hiçbir eksik hissetmiyoruz. Sadece kaliteyi yükseltmeye çalışıyoruz. Bu anlamda canlı derslerin kapasitesini en az 10 kat artırdık. Neye göre? Marta göre en az 10 kat artırdık. Çok daha fazla artırıyoruz. Bu anlamda çok memnunuz. Destekleyici araçlarımız giderek artacak."
- Çocuklara somut çalışma kitabı da dağıtılacak
Bakan Ziya Selçuk çocuklara ilk kez ders kitabı dışında çalışma kitabı da somut olarak dağıtılacağını bildirdi. Bunun yeni bir uygulama olacağını anlatan Selçuk, "Öğrenciler, veliler ders kitabının dışında kitap ihtiyacı duyabiliyor. Bu eksikle ilgili bir araştırma yaptık Türkiye'de. Dedik ki 'Ders kitabının dışında neye ihtiyaç duyuyorsanız bununla ilgili size somut olarak bir öğrenci çalışma kitabı vereceğiz.' Bütün ilkokul öğrencilerimize bu kitaplar somut olarak kendilerine dağıtılmış olacak. Ders kitapları da geçen hafta itibarıyla çok büyük ölçüde dağıtıldı. Okullara gönderildi. Orada hiçbir sorunumuz yok çünkü kitapları 2 ay öncesinden bitirmiştik zaten." ifadelerini kullandı.
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile yaklaşık üç aydır çalıştıklarını da anlatan Bakan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Okulun temizliği konusunda hangi standartlar olmalı? Bu standart özel bir standart. Çünkü korona dönemi standardı. O yüzden neler yapabiliriz bunu uzmanlarla çok uzun süre çalışarak birlikte okulun her ortamı yani öğretmen odası, ıslak zeminleri, koridorları, bahçesi, kapıları, pencereleri, laboratuvarlar bunların hepsiyle ilgili standartlar çıkarıldı ve hijyen şartlarının geliştirilmesi, enfeksiyon önleme kılavuzunu da yayımladık. Bu kılavuz çok resmi ve standart bir kılavuz olduğu için bunun velinin, öğretmenin diline göre yeniden rehber haline getirilmesi lazım. Onun kitaplarını hazırladık ve öğretmenlere, yöneticilere, velilere rehberler hazırladık. Hazırlığını tamamlayan okullarımıza da 'Okulum Temiz' belgesi veriyoruz. Bu, standardımızı yükseltme gayretimizle ilgili."
Okul yöneticileriyle de görüşerek eksikleri tamamladıklarını dile getiren Selçuk, dezenfektan, sabun, maske gibi ihtiyaçların tamamının meslek liseleri, halk eğitim merkezleri ve BİLSEM'lerde üretildiğini belirterek, "Kendimiz ürettiğimiz için de tedarikte sorun yaşamıyoruz." dedi.
- "5 bin 200 EBA Destek Noktası kuruyoruz"
Bakan Ziya Selçuk, internete erişimde bulundukları bölgeler itibarıyla sorun yaşayan yaklaşık 1,5 milyon çocuk olduğunu kaydetti. Bu çocukların EBA'da görünmediğini belirten Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür durumu olan her bir çocuğumuza 17 kitaptan oluşan özel bir set veriyoruz. Bunu sadece onlara niye veriyoruz? Çünkü onların erişiminde sorun var. Bu 17 kitabı diğer büyük çoğunluğa vermiyoruz. Somut kitap olarak sadece köy okullarındaki, mezralardaki çocuklara veriyoruz. 5 bin 200 EBA Destek Noktası kuruyoruz. Kurmaya da başladık. Çok hızlı bir şekilde bu noktaları önümüzdeki haftadan itibaren her yerde görebilirsiniz Bu noktaları, erişimde zorluk çeken çocukların bulundukları bölgelere kuruyoruz. Onların taşımasını da üstleniyoruz, onların erişimi için Gezici EBA Destek Noktası da hazırlıyoruz. Okullarımızda, halk eğitim merkezlerimizde, BİLSEM'ler ve benzeri kuruluşlarda destek noktalarıyla isteyen her çocuk gelip bu destek noktasındaki özel hazırlanmış, güvenle oturabileceği bir ortamda isterse çalışabilir. Bu yoktu, bu yeni. 31 Ağustos ile başlayan bir şey."
Uzaktan eğitimin dijital kütüphanesini de oluşturduklarını kaydeden Selçuk, çocukları okumaya teşvik etmek için "Okuyan Balık" adıyla bir site kurduklarını ayrıca öğretmenler ve velilere yönelik podcast'ler hazırladıklarını söyledi.
- Uzaktan eğitim
Bakan Ziya Selçuk, koronavirüsün bütün dünyanın problemi olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bugün elimizdeki en gerçekçi, en güçlü araç, 31 Ağustos için söylüyorum, uzaktan eğitim. Uzaktan eğitim iyiydi kötüydü meselesi değil, uzaktan eğitimi en iyi şekilde nasıl kullanırız, bizim derdimizin adı bu. Biz uzaktan eğitime sahip çıkıyoruz ve 31 Ağustos itibarıyla bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yüz yüze eğitimin elbette çok daha işlevsel olduğunu biliyoruz. Ama şu anda mümkün değilse de uzaktan eğitimin hakkını sonuna kadar vermek istiyoruz. Avrupa'da ülkelerin tamamına yakını okulları açtı, açıyor ama bizim bu süreçte kendi ülkemize özgü, kendi riskimize özgü hesaplamalarımızı yapmamız lazım ki yapıyoruz. Bu çerçevede şu anda uzaktan eğitim çok daha kıymetli ve buna bütün velilerin sahip çıkması lazım."
Bakan Selçuk, çocukların ölçme değerlendirme açısından da uzaktan eğitimden gördükleri konularla ilgili sorumluluk sahibi olacaklarını belirterek, "O yüzden de uzaktan eğitim, altyapının daha zayıf olduğu mart ayındaki gibi algılanmıyor tarafımızca. Biz bugün uzaktan eğitimi çok daha güçlendirilmiş, niteliği uluslararası standartlara taşınmış bir yer olarak görüyoruz. Bu anlamda da öğrencilerimizin eksiğini gidermek için ne gerekiyorsa yapacağız." diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Halkımız şunu bilsin; biz hiçbir çocuğumuzu ya da öğretmenimizi riski artan bir karara imza atmayız. Bunun gereği neyse bunu yaparız. Bizim ödevimiz, ortaya çıkabilecek eksiklikleri tamamlamaktır. Bizim ödevimiz, öğretmenlerin ve çocukların sağlık içerisinde toplumda eğitimini almasıdır. 21 Eylül'de hangi sınıflar açılacak, bu spekülasyonlar hep yapılıyor. Ricam, sadece resmi kaynaklardan Milli Eğitim Bakanlığının sitesinde ne yazıyorsa odur. 21 Eylül'de belirli sınıflarda yüz yüze eğitimi başlatacağız. Şuanda bir değişiklik bununla ilgili yok." dedi.
Selçuk, "Uzaktan Eğitim Çalışmalarının ve Yeni Eğitim Öğretim Yılı Hazırlıklarının Değerlendirilmesi" toplantısındaki konuşmasının ardından soruları yanıtladı.
Özel okul temsilcilerinin KDV, velilerin de indirim talepleri olduğunun anımsatılması üzerine Selçuk, özel okullarla ilgili defalarca toplantı yapıldığını anlattı.
Okulların şartları, ücretleri gibi konularda birtakım çözümleme çalışmaları yapıldığını belirten Selçuk, şunları kaydetti:
"Temsilcilerle çok uzun soluklu çalışmalar gerçekleştirildi. Biz özel okulların, velilerin talepleri doğrultusunda tedbirler alması noktasında beklentilerimizi çok net olarak ifade ettik. Onların da geçen hafta bir deklarasyonu oldu. Bu talebe uyarak özel okullarda indirim yapma konusunda, her bir okulun şartı, ücreti farklı olduğu için, kirada olan ya da olmayan okullar, okula göre değişecek durum söz konusu. Her okulun bunu yapması konusunda bütün okul temsilcilerinin bir mutabakatı var. Bizimle ilgili başka husus; vergi ve benzeri konusunda velilerle ilgili bazı kolaylaştırmalar neler olabilir? Bu konuyla ilgili çalışıyoruz ve önümüzdeki hafta, bir hafta içerisinde belirli bir noktaya da gelmiş olacağız. Şu anda netleşmiş olan bir konu yok. Netleşmiş olan konu şu, velilerimizin taleplerini özel okullarımızın dikkate alacağını umuyorum. Almaları konusunda da kendileriyle her türlü irtibat içindeyiz."
EBA'nın mart ayında ilk başladığında 18 milyon öğrenciye hizmet verebilecek bir altyapıda olmadığını ifade eden Selçuk, "Bu, Almanya, Fransa, İngiltere'de de böyle. O yüzden de biz her öğrencimizi zorlayarak, örneğin devam şartı alarak, bu işin takibi noktasında birtakım iş ve işlemler yapamadık. Henüz altyapı hazır değildi. 2. konu, süreçte ölçme değerlendirme konusunda 'yüz yüze olmayan eğitimden muafsınız' dedik. Neden dedik? Çünkü yine bu altyapının hazır olmamasından dolayı çünkü yeni başladık ve bütün ülkeler gibi bir sürprizle karşılaştık. Şimdi gerek devam, gerek ölçme değerlendirme ve 'uzaktan eğitimde aldıkları içeriklerden sorumlu olacaksınız' gibi bazı belirlemeler, bu anlamda öğretmenlerimizin eğitim öğretim yapma işlerini kolaylaştıracak." değerlendirmesini yaptı.
Bakan Selçuk, yüz yüze eğitime geçişle ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Bilim Kurulu üyelerine sorular yöneltiliyor. Bu soruların cevabı soruluyor. Bizim de tavsiyesine uyduğumuz, kararlar aldığımız, Kuruldan ya da Sağlık Bakanlığından söz ediyoruz. Bu soruyu sorduğunuzda bunun çok net ve belirlenmiş bir cevabının aylar öncesinden olamayacağı ve o günkü koşullara bağlı olarak bunun, sürekli bir değerlendirmeye muhatap olması gerektiği söyleniyor. Böyle bir durumda 3-2 sene önce şunu net olarak söylüyorduk; 'Okullar, şu tarihte açılacak, ara tatil şu dönemde olacak' diyebiliyorduk ama şimdi bunun Milli Eğitim Bakanlığının tek başına karar alıp da söylemesi diğer kurum ve kuruluşlarla paydaşlarla iş birliği içinde alınabilecek bir karar olmasından dolayı mümkün değil. Ama prensipler belirlenmeli."
Bu konudaki yaklaşımlarını değerlendiren Selçuk, "Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak çocukların yüz yüze eğitim almasını tabii ki çok istiyoruz." dedi.
Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii ki bunun için hazırlık yaptık ve tüm altyapıyı oluşturduk. İzliyorsunuz. Salgının seyrine ilişkin rakamlar ve sayılar yayınlanıyor. Salgının seyrinin nasıl gittiğine ilişkin olarak da okulların ne zaman, nasıl, ne şekilde hangi sınıflarda açılacağının çok net olarak Kurulun tavsiyesi doğrultusunda yapılması söz konusudur. Şöyle düşünün; 'Kurul ve Sağlık Bakanlığı dese ki, 'Bizim şu andaki tablo budur. Okulların tamamının açılmasında sakınca yoktur.' Biz okulları elbette açarız. Kesinlikle 'şu olmaz' dese, bizim buna itiraz ederek, 'Biz bunu söylemenize rağmen tam tersini yapıyoruz' deme durumumuz söz konusu değil. Halkımız şunu bilsin; biz hiçbir çocuğumuzu ya da öğretmenimizi riski artan bir karara imza atmayız. Bunun gereği neyse bunu yaparız. Bizim ödevimiz, ortaya çıkabilecek eksiklikleri tamamlamaktır. Bizim ödevimiz, öğretmenlerin ve çocukların sağlık içerisinde toplumda eğitimini almasıdır. 21 Eylül'de hangi sınıflar açılacak, bu spekülasyonlar hep yapılıyor. Ricam, sadece resmi kaynaklardan Milli Eğitim Bakanlığının sitesinde ne yazıyorsa odur. 21 Eylül'de belirli sınıflarda yüz yüze eğitimi başlatacağız. Şu anda bir değişiklik bununla ilgili yok. Salgının seyriyle ilgili kurul herhafta toplandığı ve değerlendirme söz konusu olduğu için, bunu takip edip buna uygun olarak durumumuzu net olarak dikkate alacağız."
- "Belirli vakalar üzerinden zorlama yorumlar yaparak bir istismar zemini hazırlamak çok doğru değil kanaatindeyim"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir gazetecinin "Dünyanın birçok ülkesinde okullar bölgesel kararlarla açılırken, Türkiye de her kararı bölgesel ve il bazında verirken, neden eğitimde bütün olarak hareket ediyoruz? Örneğin köy okullarının günahı nedir?" şeklindeki sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Böyle bir şeye itiraz etmek gibi bir durum söz konusu değil. Hatırlarsanız, okulların şehir bazlı açılması diye bir senaryo ilan etmiştik. Burada önemli olan şey; Türkiye'deki genel duruma baktığımızda genel durumun bir baz alınacak şekilde belli düzeye gelmesi bekleniyor. Bu baz oluşunda bölgesel olarak tedbirler alınabilinir. Hiç itirazımız yok. Bunun hukuksal altyapısını çalıştık. Anayasal olarak fırsat eşitliği açısından acaba belli bölgeleri açıp belli bölgeleri açmadığımızda bunun hukuki zemini olur, bununla ilgili hukuksal çalışmalar yaptık. Bunun olmasıyla ilgili itirazımız yok. Hazırlığımız var. Sayın valilerin inisiyatifine bırakacak şekilde bir çalışma söz konusu olabilir ama bunun için de genel kaidenin biz baz oluşacak şekilde ülke sathında bir düzeye gelmesi gerekiyor. Burada Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulu bakış açısı çok önemli. Biz yarın bunu yapabiliriz. Öğretmen ve altyapımız hazır. Belli okullarda eksik ve ihtiyaçlar var. Onları da birkaç gün içinde toparlar yaparız. Buna yarın hazırız ve bununla ilgili seçenekler sıralandığında bu seçenekler hala hanemizde kayıtlı."
Bir sendikanın okullarda koronavirüsle ilgili araştırmasının hatırlatılması üzerine Selçuk, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Biz dedikodunun ötesinde veriye dayalı olarak elbette isim isim saptamalara sahibiz. Yani 957 bin öğretmenimiz içerisinde hangilerinin kronik rahatsızlığı vardır? Hangileri rapor almış ve korona riski söz konusudur? Hangileri 60 yaş ve üzerindedir? Bütün bunları isim isim biliyoruz ve risk grubunda olan bu öğretmenlerimizin okula gelmemesiyle ilgili zaten ilanımızı yapmıştık. Kamuda 4.5 milyon civarında çalışan personel var. Hepsi işinin başında mı? Başında. Siz şöyle haber duydunuz mu? 'Bankalarda ya da karayollarında çalışan personel arasında koronaya yakalanan oldu.' Bunun bu şekilde söylenmesi ilginç. Daha zekice açıklamalara ihtiyacımız var. Öğretmenler de bu işin sahibiler. Öğretmenin kimliği ve öğretmenlik algısı konusunda biz okulumuzdayız ve işimizin başındayız. 1 milyona yakın sağlık personeli var mı? Polisler var mı? Hepsi işinin başında. Belirli vakalar üzerinden zorlama yorumlar yaparak bir istismar zemini hazırlamak çok doğru değil kanaatindeyim."