Yurt dışında uzun yıllar ekoturizm alanında çalıştıktan sonra yurda dönen ve oğluyla el ele verip Düzce'nin Kersendüz köyünde ekmek üretimine başlayan Emine Yüksel, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) aldığı destekle işini büyütmenin mutluluğunu yaşıyor.
Yaklaşık 14 yıl yaşadığı Avusturya'da, bir köyde ekoturizm ve doğal ürünler üzerine çalışmalar yapan bir aileyle çalışan Yüksel, 2002'de yurda döndükten sonra farklı belediye ve valiliklerin ekoturizm projelerinin yürütücülüğünü üstlendi.
Turizm projeleri yürüttüğü sırada köylülerin geleneksel tatlarını deneyimleyen Yüksel, babaannesinin köyü olan Düzce'nin Cumayeri ilçesine bağlı Kersendüz köyüne yerleşmeye karar verdi.
Yüksel, burada babasından kalan ahırı tadilattan geçirerek, bir kısmını resim atölyesine bir kısmını da geleneksel taş fırına dönüştürdü.
Emine Yüksel, fırında babaannesinin tarifiyle siyez unundan yaptığı ekşi mayalı ekmeğin rağbet görmesi üzerine, daha geniş kitleye ulaşmak için gazetecilik eğitimini tamamlayan oğluyla proje hazırladı.
Projeyi KOSGEB'e sunan anne-oğul, aldıkları destekle köyde başladıkları geleneksel ekmek üretimini kent merkezinde daha büyük ve modern ortama taşıdı.
Burada ekmek üretimlerini sürdüren anne-oğul, köylerinin isimini verdikleri ekmekle talepleri karşılamaya çalışıyor.
Ekoturizm uzmanı Emine Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yurt dışında ekoturizm alanında birlikte çalıştığı ailenin, ekşi mayalı peynir ve ekmek üretimi ile markalaşma çalışmalarına dahil olduğunu söyledi.
Uzun yıllar doğal ürünlerin üretime nasıl geçtiği konusunda gözlemler yaptığını anlatan Yüksel, " Türkiye'ye yerleştiğimde oğlumla ekoturizm anlamında belediyelere danışmanlık ve proje yürütücülüğü yaparken yöresel ve geleneksel ürünlerle tanışma fırsat buldum. Bu anlamda neler yapabilir, diye yola çıktım. Doğduğum köye yerleştim. Burada babamdan kalma ahırı tadilattan geçirerek kurduğum taş fırında babaannemin tarifiyle ekşi mayalı ekmek yapmaya başladım. Küçük bir girişimdi fakat çevremden ilgi gördü. Aslında orayı resim atölyesi veya farklı amaçlı kullanabiliriz düşüncesiyle çıktığımız bu yolda ekmeğimiz ilgi görünce markalaştırmak istedik." diye konuştu.
Yüksel, ekmekleri tamamen doğal ürünlerden günlük taleplere göre ürettiklerini dile getirerek, "Köyde başlayan üretim serüvenimiz markalaşmaya gittiğinde bir isim vermek istedik. Oğlumla konuşurken köyümüz bize ilham kaynağı oldu. Kersendüz isminin anlamına baktığımızda ise 'kersen' eski hamur teknesi 'düz' ise kentimiz Düzce'yi anlatıyor. Yani biz marka tescil ismi ararken yaşadığım ve doğduğum köyün ismi zaten bizim işimize ilham kaynağı oldu. 2 yıl Ar-Ge çalışmalarımız devam etti, geldiğimiz aşama bizi mutlu etti." ifadelerini kullandı.
Ekşi mayalı ekmekle ilgili hazırladıkları projeyle KOSGEB'den destek almaya hak kazandıklarını dile getiren Yüksel, şöyle devam etti:
"Babaannemden kalan tarifle yaptığımız ekşi mayalı ekmeğe köylerde gördüğümüz geleneksel tatları ekledik. Projemizi hazırladık ve KOSGEB'e başvurduk. Projemiz çok beğenildi, hem hibe hem de kredi desteği aldık. Oğlumun araştırmaları sonucu siyez buğdayıyla ekmeğimiz yapılıyor. Hazır un kullanmıyoruz, buğdayı alıp kendimiz una çeviriyor ve o şekilde ekmeğimizi yapıyoruz. Bu işte oğlumun araştırmaları çok önemli; o gelişen teknolojiyi takip ederken, ben de geleneksel yöntemleri dahil ediyorum."
Yüksel, köyde başlayan üretimlerini yeni projelerle geliştirmek istediklerini sözlerine ekledi.
- "Ekmeği, en doğal şekliyle tüketiciye ulaştırmaya çalışıyoruz"
Emre Yüksel de üniversite eğitimi sırasında restoranlarda çalıştığını ve gıda sektörüne merakının buradan geldiğini söyledi.
Annesiyle ekoturizm projelerine dahil olduğu dönemlerde deneyim ve bilgi edindiğini anlatan Yüksel, eğitimini tamamladıktan sonra annesiyle birlikte bir şeyler üretmeye karar verdiklerini kaydetti.
Geleneksel ve doğal bir ürün elde etmek istediklerini aktaran Yüksel, şu ifadeleri kullandı:
"Siyez buğdayından ekmeğimizi üretiyoruz. Ekmeğin içine fındık, ceviz ve farklı doğal ürünler koyuyoruz. Siyez buğday tohumunu üretildiği yerden getiriyor, burada kendi değirmenimizde un haline getiriyoruz. Diğer yandan modern ve kimyasala maruz kalan buğday var ve bu her açıdan doğallığını yitiriyor. Bu buğdaylardan üretilen hazır unların içinde de çok katkı maddesi var. Doğallıklar bununla da bitmiyor. Mayamız ninelerimizden gelen ekşi maya ve yüzyıllardır aynı maya kullanılıyor. Günümüzdeki hazır mayalar laboratuvar ortamında geliştiriliyor ve katkı maddeleri içeriyor. Burada üretilen ekmeği, en doğal şekliyle tüketiciye ulaştırmaya çalışıyoruz."