Yeni tip koronavirüs ( Kovid-19) pandemisiyle en ön safta mücadele ederken hastalığa yakalanan hemşire Müge Topaloğlu, iyileşir iyileşmez işine dönerek hastalara şifa olmaya devam ediyor.
Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesinde anjiyo hemşiresi olarak görev yapan Topaloğlu, pandemiyle birlikte gecesini gündüze katarak, canla başla hayat kurtarmak için mücadelede en ön cephede savaşan isimsiz kahramanlardan biri.
Kovid-19'un oluşturduğu tehlikeyi "Biz gerçekten ölüyoruz, siz gerçekten ölüyorsunuz." diye özetleyen Topaloğlu, bu süreçte hem sağlık personelinin hem de hastaların yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Topaloğlu, hastanenin pandemi hastanesi olduktan sonra herkesin pandemi servislerine çekilmeye başlandığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Kovid hepimiz için bilinmezlik sürecinden ibaretti. Bilmediğimiz bir yerde, bilmediğimiz bir hizmeti vermeye başladık. Süreç içerisinde en çok korktuğumuz şey ailemize bulaştırma riskiydi. Hepimiz evlerimize gittiğimizde 'Acaba birinin hayatını kurtarırken, birinin hayatına sebep olacak mıyız?' diye düşündük. Bu hepimizi çok geriyordu. Biliyorduk ki tepemizden tırnağımıza enfekteydik. O evdeki bütün malzemeleri ortak kullanıyorduk. Birinin hayatını kurtarırken sevdiğinin hayatına mal olmak arasındaki o çizgi hepimizi çok yıprattı. Bir kısmımız otellerde kaldı. Anne, babasında kronik hastalığı olan arkadaşlarımız vardı. Evlerini ayırmak zorunda kaldılar. Tek başına sağlık çalışanları olarak ailelerimizin desteğini alamadan geçirdiğimiz bir süreçti."
Müge Topaloğlu, bu süreçte kendisinin de Kovid-19'a maruz kaldığını, öksürükle başlayan semptomla birlikte acil servise başvurduğunu ve testinin pozitif çıktığını aktararak, şöyle devam etti:
"Testimi yaptırınca pozitifi duyduğumda çok şaşırdım, beklemiyordum. Korunma önlemlerini yeterince aldığımızı düşünüyorduk. Bir yerlerde eksik vardı. Pozitif dediklerinde ilaçlarımı getirdiler, tedavime devam ettim. 22 gün boyunca evde karantina sürecim sürdü. 10. günde gerçekten nefesimin kesiliyordu sanki ve camlara tırmanıyordum nefes almak için. Tekrar hastaneye gelip yardımcı olmalarını istedim ama seyrin normal olduğunu söylediler. Bu süreç hastalığın seyrinin normal bir süreciydi. Sürecim tamamlandıktan sonra tekrar görevimin başına geldim."
- "Bir hastamın değerlerinin nasıl değiştiğini görünce cihaz bozuk sandık"
Bir hastasının sabah iyiyken akşam değerlerinin giderek kötüleştiğini, hatta satürasyonu ölçen cihazın bozuk olduğunu düşündüklerini ama gördükleri değerlerin tamamen gerçek olduğunu anladıklarını ifade eden Topaloğlu, "Gözlerindeki o ölüm korkusunu ben unutamıyorum. Onun bakışlarında ben onu gördüm." dedi.
Topaloğlu, hastanın ölümle nasıl pençeleştiğini gördüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hastanın bilinci açık 'Ölecek miyim?' diye sürekli elimi tutarak bana soruyor ve sarılmaya çalışıyor. Elinden hiçbir şey gelmiyor, yeterince müdahale edemiyorsun. Anesteziyi beklemek zorundasın. Hasta tüm korkusunu bütün o süreçte yaşadığı zorluğunu bana hissettirdi. O an ben kendime söz verdim, bütün hastaların hayatına dokunmak zorundayım. Bir insan sonuçta elinize yapışıyor ve sizden hayat bekliyor. Hemşire, doktor arkadaşlarımız hep beraber hastayı toparladık, yoğun bakıma transfer ettik. Bir anda gözlerimizin önünde bütün değerleri yerle bir olmuştu. Hala görüyoruz ki insanlar dışarıda maske, mesafe ve tedbir kurallarına uymuyor. Bu kurallara uymazsak hem siz ölüyorsunuz hem biz ölüyoruz. 'Çocuklarımız annesiz, babasız kalmasın.' diyorsanız, hepimiz tedbir kurallarına uymalıyız. Bunu daha dikkatli, özenli yerine getirmeliyiz. Biz gerçekten ölüyoruz, siz gerçekten ölüyorsunuz."